Nl перевод на турецкий
19,962 параллельный перевод
Watson is, at this very moment, having a chat with someone with a passing familiarity with arms dealers.
Watson tam şu anda, silah satıcıları ile bir zamanlar yakınlığı olan birisiyle muhabbet ediyor.
Hearts beating.
"Titriyor, çınlıyor..."
We've seen their crazy anytime - anywhere dancing.
Onların çılgınlıklarını, danslarını falan gördük.
- We're part of a dwindling few who believe that.
- Biz buna inanan küçük bir azınlığın parçasıyız.
'But their were others and their screams.' '.. are still echoing in my ears.'
'Ama onların ve diğerlerinin çığlıkları...''... hala kulaklaımda çınlıyordu.'
Let me just get through this without losing my self-respect.
Bari şunu saygınlığımı kaybetmeden atlatayım.
No anger.
- Kızgınlık olmaz.
You mean, non-douchebags without bloated egos who don't feel entitled to absolutely everything in existence and can carry on some semblance of an intelligent conversation beyond that of professional sports and / or video games?
Yani şu öküz, şişik egolu ve nefes alan her canlıyı aldatma eğiliminde olmayan, üstüne üstlük profesyonel spor ve video oyunları konulu muhabbetin ötesinde entellektüel diyaloğa yatkınlık gösteren adamlardan mı bahsediyorsun?
Yeah, to, um, to... new beginnings and clear skies ahead.
Evet, senin şeyine olsun, şey yeni başlangıçlarına ve önündeki aydınlık günlere.
♪ I got sunshine ♪ ♪ on a cloudy day ♪
Hava bulutlu olsa da aydınlık içimi kaplıyor.
I shall restore its majesty.
Yeniden eski saygınlığına getireceğim.
I was just telling Miss Biggetywitch how our proximity shall doubtless prove mutually beneficial.
Ben de az evvel Bayan Biggetywitch'e yakınlığımızın karşılıklı yarar sağladığından bahsediyordum.
And he's also streaming his kills remotely, which means he's technically sophisticated.
Ayrıca cinayetlerini yayınlıyor, yani teknik açıdan becerikli.
A renewal of our former intimacy.
Önceki yakınlığımızı tekrar kazanmak.
"Sociopathic tendencies."
Sosyopat yatkınlık. "
- You're quoting Office Space.
- "Ofis Çılgınlığı" ndan alıntı yapıyorsun. - Evet!
Crazy.
Çılgınlık.
This is nuts. I can't do this.
Bu çılgınlık bunu yapamam.
- This is insane.
- Çılgınlık bu.
Yash, this is crazy.
Yash, bu çılgınlık.
"It's martyrdom... it's craze."
"Şehitlik... çılgınlığımız."
Grant, Grant, this is insane.
Grant, Grant. Bu çılgınlık.
Look, I'm me, the Doctor, and even I think this is insane.
Bak, ben Doktor'um ve ben bile bunun çılgınlık olduğunu düşünüyorum. - O bile!
There's dark and there's light.
Karanlık ve aydınlık var.
And you are light.
Sen aydınlıksın.
I will find enlightenment.
Aydınlığı bulacağım.
Your people are running wild, - and I'm... - ( indistinct noise )
Senin halkın taşkınlık yapıyordu ve ben...
Even if he does get better, he's gonna go right back out there and keep acting crazy.
İyileşse bile dışarı çıkıp çılgınlık yapmaya devam edecek.
But this year has been... just crazy.
Fakat geçen yıllar gerçekten çılgınlıktı.
After I left in a fit of rage, what did you do?
Peki, ben oradan kızgınlıkla gittikten sonra, sen ne yaptın?
We're in the minority that weren't bumped off this case.
Bu davadan atılmamayı başaran azınlığın içerisinde yer alıyoruz.
- If he was grooming her.
- Belki de ona yakınlık göstermişti.
I must confess to feeling curiously flattered.
İtiraf etmeliyim ki şaşkınlık ve merak içindeyim.
Apparently they post about all things underground. Someone using the handle "Rimona"
Görünüşe göre illegal şeyleri yayınlıyorlar.
There's still time for you to stop this madness.
Zaman sizin için hala var Bu çılgınlığı durdurun.
It's a "you don't do sports" thing.
Bu "Spor yapmayınl" gibi bir şey.
But the respect you earned... didn't come from making latkes, did it, Red?
Ama kazandığın saygınlık krep yapmaktan gelmedi değil mi, Red?
It's way too fuckin'bright.
Aşırı aydınlık.
Source of Light within us, we pray that you bring healing energy to these vessels, our bodies.
İçimizdeki Aydınlık Kaynağı,... şifa veren kuvveti bu damarlara bedenlere vermen için dua ediyoruz.
So that we may ascend The Ladder of Enlightenment together.
Böylece Aydınlık Merdiveni'ne hep birlikte tırmanabiliriz.
When I told him about the work that you are doing, you should have seen The Light dancing in his eyes.
Ona, yapmakta olduğunuz işten bahsettiğimde gözlerinin içinde dans eden Aydınlık'ı görmeliydiniz.
Soon we will be more than reflections of Light.
Yakında, Aydınlık'ın yansımasından daha fazlası olacağız.
Any previous religious affiliation?
Daha önce herhangi bir dini yakınlığın oldu mu?
So that someday we may be free of these earthly forms and live as Light together in The Garden.
Böylece bir gün bu dünyevi suretlerimizden sıyrılır ve Bahçe'de, Aydınlık olarak hep beraber yaşayabiliriz.
Help me see the path of Light, of right.
Aydınlık olan, doğru olan yolu görmeme yardım et.
It's too bright.
Fazla aydınlık.
She won't be down long.
Baygınlığı çok sürmez.
Is it, like, super bright in here?
Burası çok mu aydınlık sanki?
We summon the healing Light.
Şifa veren Aydınlık'ı çağırıyoruz.
We will be The Light.
Aydınlık'ın kendisi olacağız.
No dark!
Ne karanlık var ne de aydınlık!