Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ N ] / No bullshit

No bullshit перевод на турецкий

818 параллельный перевод
No bullshit!
Saçmalamayı kes!
No bullshit.
Palavra atılmamasından.
- No bullshit.
- Boşversene.
Hey, come on, no bullshit, friends.
Hey, haydi pislik yapmayın, arkadaşlar.
That's no bullshit.
Bu saçmalık değil.
I want the money, all of it, and no bullshit.
Parayı istiyorum, hepsini ve saçmalık yok.
- No bullshit.
- Bu iş ciddi.
No bullshit, or he's dead.
Numara yaparsanız ölür. "
This is no bullshit tip.
Bu saçma bir tüyo değil.
No, no bullshit. A full fucking ride, man!
Saçmalık değil, siktirip gidiyorum dostum!
No bullshit this time.
Bu sefer saçmalık yok.
No bullshit.
Saçmalama.
Look, kid. This is no bullshit.
Bak çocuk, sana yalan söylemiyorum.
No bullshit.
Bana numara yapma.
You want some fast results and no bullshit.
Hemen sonuç istiyorsunuz, efendim. Lafla işiniz yok.
- No bullshit, open it.
- Saçmalamayı kes, aç şunu.
I don't want no bullshit about papers and licenses and that kind of stuff.
Belgeydi, ehliyetti filan isteme.
- No bullshit!
— Taşak geçmiyorum.
Real smart, no bullshit.
Gerçekten zekidir.
But, no bullshit, Nadia's amazing.
Ama ciddiyim, Nadia inanılmaz.
I no bullshit you.
Kızacak bir şey yok.
Okay, no bullshit!
Tamam. Açık konuş!
No bullshit!
Yalan yok!
You ain't gonna tell me I'm your daddy or no shit like that now... because I don't wanna hear no bullshit.
Bir dakika. Senin babacığın falan olduğumu söyleme çünkü saçmalık duymak istemiyorum.
That is, no bullshit, hands down, the goddamned thing I ever saw.
Saçma olmadığı açık. Bu, hayatımda gördüğüm en tuhaf şey.
I don't wanna get Bob Hughes on no bullshit possession beef, and that's all we'll get him on unless we catch him cold, on his way home from a score.
Bob Hughes'u b.ktan bir uyuşturucu bulundurma suçundan tutuklamak istemiyorum. Onu suçüstü yakalamazsak olacak olan bu. Bir işten yeni döndü, sen de biliyorsun.
This is no time for bullshit.
Bu saçmalıklar için zaman yok.
Who do you think you are pulling that no testifying bullshit on me?
Sen kendini ne sanıyorsun da,'ifade vermem'diye saçmalıyorsun?
No, man, it's a lot of bullshit, man, I'm just a comic.
Hayır ahbap, bolca saçmalık. Ben sadece komedyenim.
No more bullshit!
Hepsi bu, başka saçmalık yok!
No, no. Bullshit!
Hayır, hayır.
Right on the line. No more of that lammed to Mexico bullshit.
Meksika'ya kaçmış gibi palavralara gerek yok.
No, let's leave Henry out of this and keep the bullshit for your customers.
Hayır. Henry'i bu işe karıştırma ve saçmalıklarını müşterilere sakla.
No, that's bullshit.
Hayır, bu saçma.
Stop the bullshit, there are no houses!
Saçmalamayı kes, burda hiç ev yok!
He called himself the Bat without Wings I did see him killing the boxers No more bullshit about him anymore
Kendisine Kanatsız Yarasa dedi katledişini kendi gözlerimle gördüm daha fazla saçmalama artık!
This is no joke, it's bullshit.
Bu hiç komik değil beyler.
Shaolin kungfu No. 1, Bullshit!
Shaolin kung fu'su saçmalık!
This is no place for human rights bullshit.
İnsan hakları saçmalıklarının sırası değil.
I thought you said no more bullshit.
Saçmalık yok demiştin.
There's no time for this bullshit!
Bu saçmalık için vaktimiz yok!
- ( Layne ) No time for bullshit.
- Saçmalığa zaman yok. Kapıyı aç.
No more bullshit, you could not find it?
Eminim sende nemalanırsın... Saçmalamayı kes, Onu bulamadın değil mi?
- H-Helping her with some math. - No, bullshit.
- Matematiğine yardım ediyorum.
No more of this bullshit, man.
Artık bu pislik yok, abi.
No, the bullshit, levinsky.
- Hayır, boktan konuşmanı istiyorum Levinsky.
No, it's just some bullshit at work.
Seni duydum. Hayır, sadece işle ilgili bir saçmalık.
Glass or no glass, I tell you it's a bunch of bullshit.
Cam olmadan veya cam ile, bu sadece saçmalık.
No, hey, that's bullshit, Terry.
Saçma.
You little, slanty-eyed, me-no-speaky-American, own every fruit and vegetable stand in New York, bullshit, Reverend Sun Myung Moon, Summer Olympic'88, Korean, kick-boxing son of a bitch.
Seni bodur çekik gözlü "ben sizin dilinizi bilmemek" diyen New York'taki bütün manav tezgahlarının sahibi pislik Papaz Sun Yung Moon 88 Yaz Olimpiyatları Kore Kick boksçusu, hergele.
- I didn't make no drugstore in years. - Bullshit!
- Yıllardır eczane soymuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]