Noose перевод на турецкий
763 параллельный перевод
...... I'll place the noose around your neck myself! "
O ilmiği boğazına bizzat ben geçireceğim!
Well, anyways, it's out there, where there ain't no noose awaiting'for you, eh?
Ne fark eder ki en azından boynuna geçmeye hazır bir ilmeğin olmadığı yere, ha?
Well, if you don't... I'll tell that little filly there's a wide-open noose waiting'for you in every river town.
Eğer yapmazsan o küçük fıstığa nehir kıyısı boyunca her kasabada boynuna geçmeye hazır bir ilmek olduğunu söylerim.
After a futile battle in the courts Sam Vettori, former gang leader today presented a pitiful figure as the hangman's noose was placed around his neck. "
Mahkemede verdiği boşa savaştan sonra eski mafya lideri, Sam Vettori bugün, boynuna ip geçirildiği sırada, acınası bir görüntü sergiledi. "
They'll have to build a special noose to get that swelled head of his through.
O koca kafasını sığdırmak için özel bir ip yapmaları gerekiyor.
Geoffrey's escaped, noose practically around his neck.
Geoffrey kaçmış, hemen hemen herkes onu arıyor.
But I escaped the noose.
Ama ben kaçtım.
As long as you don't see a rope with a noose at one end, it ain't for us.
Ucunda ilmik sallanan bir ip yoksa bizim için değil demektir.
It also serves as a noose.
Ayni zamanda ilmik yerine geçer.
He got his neck in a noose and now he says, "We certainly must."
Boynunda bir ilmik var, o ise "buna mecburuz" diyor.
I saw a hangman's noose that Jacqueline had hanging, waiting.
Odasında asılmaya hazır bir darağacı gördüm.
Perhaps our friend can weave all the loose ends into a noose.
Belki dostumuz bazı eksik noktaları da tamamlayabilir.
I'll not put my neck into a noose.
Başımı belaya sokmayacağım.
You certainly stuck your head in a noose that time.
Bu kez iyice battın hem de burnuna kadar.
The way he wears it, you'd think it was a noose around his neck.
Bağlayış şekline bakarsanız, sanırsınız ki boğazında ilmik var.
A man can't win a lawful fight without gettin'his neck in a noose for it.
Bir kişi yargılanmadan hakkında meşru müdafa kararı verilemez.
I built that gallows. I tied the noose.
Darağacını ellerimle kurup ilmiği de boynuna ben geçirmeliydim.
For the scum that he is, the hangman's noose will be better
Onun pisliğini temizlemek için cellatın ilmeği daha iyi olacaktır.
Walked right into town and stuck my head in the noose.
Doğruca kasabaya gittim ve ilmiği boynuma geçirdim.
Well, when I had that noose around my neck out there I sort of give myself up for dead.
Dışarıda ip boynumdayken kendimi öldü saydım.
They get together for a split and put their necks right into a noose.
Bölüşmek için toplanıyorlar ve boyunlarını yağIı ilmeğe sokuyorlar.
You put your head in the noose.
Boynuna ilmeği geçirdin.
You'd look better to me with a noose around your neck.
İpin boynuna geçtiğini görmek isterdim.
Shall I tell you, too, who placed the noose around her pretty, white young neck?
Onun o güzel, gencecik beyaz boynuna ilmeği kimin geçirdiğini de söyleyeyim mi sana?
Just make yourself a noose... like this.
Önce bunun gibi bir ilmik... yapacaksın.
I made a noose with my shoelace. The nail fell.
- Ayakkabı bağcığından kement yaptım...
I've been asked to put my head into a noose while my enemies conspire!
Düşmanlarım dolap çevirirken benden kendi kuyumu kazmam isteniyor!
The noose makes the tongues of poets and kings look the same as a robber's.
Ve bundan para kazanıyorsun. Darağacından sonra, kralın da, şairin de gideceği yer ; hırsızınki gibi mezardır!
Unless it's to arrest me or put a noose round my neck.
Ancak beni tutuklarsan veya darağacında görebilirsin.
The hangman's noose Runs from Issy to Vanvre
Cellâdın ipi, lssy'den Vanvre'a kadar uzanır,
No one steals the hangman's noose.
Hırsız bile çalmadı.
If I stick around long enough, sooner or later you've got to put your head in a noose.
Seninle yeterince takilirsam... mutlaka basinin belaya girdigini görürüm.
Look, I don't intend to advertise this, but if you ever try to slip the noose around the neck of one of my clients, that's something else.
Bak, bunu reklam etme niyetinde değilim, fakat olur da benim müvekkillerimden birinin boynuna ilmik geçirecek olursan, durum değişir.
When it turns into a noose, I'd rather have my freedom.
Ama ilk fırsatta, yine özgürlüğümü tercih ederim.
Day after day I sat there listening while he drew the noose tighter and tighter about Sasha's neck.
Günlerce orada oturup, dinledim, bu sırada o Sasha'nın boynuna ilmiği geçirmiş sıktıkça sıkıyordu.
Freedom or the hangman's noose?
Özgürlük ya da celladın ipi?
I personally would like to put the noose about their neck, but the law forbids it.
İImiği boyunlarına şahsen ben geçirmek isterdim, ama kanun bunu yasaklıyor.
It's my head in the noose if anything gets unstuck.
Ama işler kötü giderse ipin ucundaki benim başım.
The noose slipped.
Kement çıktı.
Sean's having noose trouble.
Sean kementle sorun yaşıyor.
I've freed myself from the noose
Boynumdaki ilmikten kurtuldum
He must hang by the noose, For no hand will cut loose
Darağacında asılacak, ipi kesecek el olmayacak...
A NOOSE FOR HERRIOT!
HERRIOT DARAĞACINA!
He was walking about with a noose round his neck and didn't know.
Boynunda bir iple dolaşıyor ve bunu bilmiyordu.
The chain of command is often a noose.
- Komuta zinciri bir ilmik gibidir.
I left Owney's head halfway in the noose when I walked out of that courtroom.
O mahkemeden dışarı çıkarken Owney'in kafasının yarısını ilmikte bıraktım.
Now I want you to stand up there and put your head in that noose.
Oraya çıkıp, halatını boynuna geçirmeni istiyorum senden.
23 gates and only Gate 9 sporting a noose.
23 kapı var ve sadece 9 no'lu kapıda ip asılmış.
They'll find out about that noose.
O ipi öğrenecekler.
At the moment they're putting the noose around his neck, he says, "Scusi. Mille regrette." Up he goes.
Tam ilmiği boynuna geçirecekleri an, birden "Özür dilerim, çok pişmanım." deyip gidiverdi.
I hardly think he'll stick his own neck squarely in the noose.
Boynunu kendi eliyle ilmiğe sokacağını hiç sanmam.