Not that i recall перевод на турецкий
166 параллельный перевод
- Not that I recall.
- Hatırladığım kadarıyla yoktu.
Not that I recall.
Hatırlayamadım.
- Not that I recall.
- Hatırladığım kadarıyla hayır.
Not that I recall.
Pek hatırlayamadım.
Not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla yoktu.
Well, not that I recall.
Well, hatırladığım kadarıyla hayır.
- Not that I recall. - Well, they do.
- Hatırladığım kadarıyla kimse söylemedi.
Not that I recall, no.
Hatırlayabildiğim yok, hayır.
Not that I recall.
Hatırlamıyorum.
Not that I recall.
Hayır, hatırlamıyorum.
Nah, not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla hayır.
Not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla değil.
Not that I recall
Hayır, olsaydı hatırlardım.
- Uh, not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla hayır.
No, not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla hayır.
Or break? Not that I recall.
- Hatırladığım kadarıyla hayır.
Not that I recall.
Hatırladığım yok.
- Not that I recall.
- Hatırlamıyorum.
- Not that I recall.
- Bildiğim yok.
Not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla hayır.
No, not that I recall.
Hayır, hiç hatırlamıyorum.
Uh, not that I recall.
Hatırladığım kadarıyla olmadı.
- Not that I recall, no.
Hatırlamıyorum, hayır.
Uh, not that I recall.
Ah pek de anımsamıyorum.
Not that I recall, but we were pretty trashed those days.
Peki ya Cennet Bahçeleri?
Not that i recall.
Hayır, anımsayamadım.
Not that I can recall.
Hatırlayabildiğim hiçbirşey yok.
As I recall, when you were a little younger, you were not exactly a monk about that sort of thing.
Hatırladığım kadarıyla, azıcık daha gençken sen de bu konularda bir aziz sayılmazdın.
I do not recall the company name but I didn't sell it to no one else, that you can be sure of.
Şirketin adını hatırlamıyorum ama başka hiç kimseye satmadığımdan emin olabilirsiniz.
Not that I can recall.
Hatırladığım kadarıyla hayır.
To the best of my recollection... the brief conversations I have had with Mr. Adams... and they have been brief... I don't even recall ever asking him, or my having told me... that he did not do it.
Yanlış hatırlamıyorsam Bay Adams'la yaptığım kısa görüşmelerde ki hep kısa olmuşlardır ona hiç sorduğumu ya da onun bana yapmadığını söylediğini hatırlamıyorum.
Uh, no, not that I can recall.
- Hatırladığım kadarıyla yok.
And whereas you, through some process of extrasensory recall... might imagine that you were some - I don't know - some 17th-century Dutch girl... living in a windmill in old Amsterdam... one day you'll realize that you've had not just one or two past or future existences... but that you were, and are, everybody and everything that has ever been... or will ever be.
Ve mesela sen, algı dışı bir anımsama ile kendini, bir zamanlar - diyelim ki -... 17. yüzyılda, Amsterdam'da, eski bir değirmende yaşayan bir... Hollandalı kız olarak hayal ederken... bir gün farkedeceksin ki, sadece bir ya da iki geçmiş ya da gelecek... varlığa sahip değilsin, sen aslında varolmuş ve varolacak herkessin... ya da her şeysin.
No, not that I can recall.
Hayır, hatırlayabildiğim kadarıyla duymadım.
Not that I can recall.
Hatırladığım kadarıyla hiç gülmedi.
- But not that scruffy, as I last recall.
Ama son çağırdığım kadar pislik değil.
Look, I don't know how well you recall the last 30 seconds, but your life is in my hands regardless of whether or not you hold that gun.
Son 30 saniyeyi ne kadar iyi hatırlıyorsun bilmiyorum ama silahlı olsan da olmasan da, yaşamın benim ellerimde.
You know, I am so sorry that you had to come all this way, but as I said to you before, you may recall, Pacha is not here.
Bu kadar yolu geldiğiniz için üzgünüm fakat daha önce de dediğim gibi sonra tekrar gelin, Pacha burada değil.
You may recall, Tony, that I have very good and valid reasons why I should not present myself in the State of New Jersey.
Hatırlarsın Tony, New Jersey eyaletinde bulunmamak için çok iyi ve geçerli sebeplerim var.
Unpleasant mood, that's not what I recall, To tell the truth, I don't like it at all.
Hoş olmayan bir ruh hali, hatırlamak istemiyorum. Gerçeği söylemek gerekirse, çok da hoşuma gitmiyor.
Not that I mind the company, but I don't recall inviting you.
Arkadaşa itirazım yok da, sizi davet ettiğimi hatırlamıyorum.
I seem to recall times not long ago that were not so different.
Bundan çok farklı olmayan olayları, hatırlıyorum da, çok zaman geçmedi.
Not that I don't appreciate you giving the matter the benefit of your thought. But recall, my dear boy, our respective functions in this enterprise.
Fikrini benimle paylaştığın için seni takdir etmediğimi sanma ama sana buradaki işlevlerimizi hatırlatayım sevgili oğlum.
Er, not that I can recall.
Hatırladığım kadarıyla olmadı.
When I informed him that I was leaving in July I recall that his response was that now I would no longer have an excuse for not going out with him.
Kendisine temmuzda ayrılacağımı haber verdiğimde verdiği yanıtın, artık onunla çıkmamam için bir sebep kalmadığı olduğunu hatırlıyorum.
Not that I recall, no.
Sevilen biriycJi.
No. I, I don't know, not that I can recall.
Bilmiyorum, hatırladığım kadarıyla ulaşmadı.
I seem to recall your saying that about only one case once before, but, if you remember, they were not good days for you,
Daha öncekiler gibi sadece bir dava demeni hatırlattı bu bana, ama, eğer hatırlarsan, o günler senin için pek iyi değildi,
- Not that I can recall.
- Hatırladığım kadarıyla, hayır.
I do not recall even if we found an agreement, that day.
Gerçekten, o gün bir anlaşmaya vardık mı hatırlamıyorum.
I do not recall that the senator asked for your political advice.
Senatör'ün senden siyasi tavsiye istediğini hatırlamıyorum.
not that i know of 367
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19
not that i'm aware of 114
not that much 88
not that way 143
not that guy 21
not that bad 52
not that i can think of 48
not that many 24
not that 758
not that long ago 19