Not worse перевод на турецкий
1,160 параллельный перевод
Mine is 3 feet 9 inches, Made from iron of the western district It is not worse than yours
benim ki 3 ayak 9 parmak, Batı bölgesinin demirinden yapılma senin ki kadar can almadı
I want to make things better for once, not worse.
Bir kez de iyi bir şey yapmak istiyorum.
A prince is just as bad, if not worse.
Prens de onun gibi bir şey daha fena değil.
It's not worse, pricks and cunts, they're equal.
Daha kötü değil, çük ve amcık, eşit.
You may be burned to death Or skinned alive or worse But when they torture you You will not feel the need to run
Deriniz yüzülebilir veya yanarak ölebilirsiniz ancak size işkence ettiklerinde kaçma isteği duymayacaksınız
I truly did not think it could get any worse.
Daha kötü olacağını hiç sanmıyordum.
And when I'm not going around with you, it's worse.
Seninle olmazsam, durum daha da kötülesiyor.
I'm not a teacher anymore if I get involved with those guys I'm gonna make it worse they're not my responsibility anymore you have no idea what you're talking about don't bring your nose into this
Artık öğretmen değilim işte. Çocukların olayına karışırsam, işler daha da kötüye gidecek. Onlar artık benim sorumluluğumda değiller.
It is worse to be incapable of loving then to not be loved.
Çünkü birini sevememek sevilmemekten daha kötü.
- Not knowing is worse.
- Bilmemek daha kötü.
We're not making things worse by being here?
Burada olmamız işleri kötüleştirmiyor mu?
As his behaviour gets worse, his grades go through the roof.
Davranışı bozuldukça not ortalaması artmış.
- Won't you feel worse not sending it?
- Yollamazsan daha kötü hissetmez misin?
The assassination of Chinese Ambassador Wu could not have come at a worse time for U.S. - China relations.
Çin Büyükelçisi Wu'nun suikastı ABD-Çin ilişkilerini hiç de olmadığı kadar kötüleştirdi.
But you need not make it worse!
Ama olduğundan daha da kötü yapmanıza gerek yok.
Do not let them escape... or you will suffer a fate far worse... than that which hath been inflicted upon me.
Sakın bu defa elinizden kaçmalarına izin vermeyin yoksa bendeki laneti üzerinize çekmek için elimden geleni yaparım.
Yeah, we're making it worse No we're not.
Kapa çeneni... sağol.
Not just continue. Get worse.
Sadece sürmeyecek, kötüleşecek.
Would you not hurt yourself? You'd hurt yourself worse
Bak bunlar sevdiğim kuşlar.
It's most important not to make things worse.
Şimdi önemli olan, daha da kötüleştirmemek.
The fact it was an old camera... the kind you only normally see in books about old movies, somehow made it worse not better.
Aslında, onu iyi değil de kötü yapan şey normalde sadece eski filmler hakkındaki kitaplarda görülebilecek türden olmasıydı.
The timing could not have been worse.
Zamanlaması daha kötü olamazdı.
So, you'll marry her for betteror worse so long as she's not vain?
Yani, gösterişçi olmadığı sürece iyilikte ve kötülükte onunla evlenirdiniz.
If he's not there, things'll get even worse.
Eğer orada olmazsa durumlar daha kötüye gidebilir.
Maybe your not asking about him is worse than my attacking.
Belki de bana onu sormaman sana saldırmamdan daha iyidir. - Değil.
- lt's not gonna get any worse!
- Daha da kötüleşmeyecek!
Overdose is worse than we thought. He's not breathing.
Aşırı doz sandığımızdan fazlaymış.
I'm not sure what's worse, the hunger pains, or the frelling allergies!
Hangisi daha kötü bilemiyorum, açlık sancılarım mı yoksa lanet alerji mi!
We've been chased across the Quadrant by far worse than whatever's out there- - the Vidiians, Species 8472, the Borg- - but I guess if somebody's hiding down on Deck 15, they may not be aware of it.
Bu çeyreği, başından sonuna geçerken dışarıda bir sürü tehlike vardı- - Vidianlar, Tür 8472, Borg- - ama sanırım birileri Güverte 15'de saklanırken olanların farkına varamadı.
Said it was a worse sin not to trust God.
Tanrı'ya güvenmemenin en kötü günah olduğunu söylerdi.
So I'm not that big on homicide... but I could do worse.
Ama daha kötüsünü yapabilirim!
Things could not be worse.
Her şey daha kötü olamazdı.
You only make it worse by not talking.
Konuşmayarak daha kötü yapıyorsun.
Look, Kev, different does not necessarily mean worse.
Bak, Kev, farklı demek illa daha kötü demek değildir.
I'm not used to getting kicked out of a man's bed, but it could have been worse.
Bir erkeğin yatağından atılmaya alışık değilim, ama daha kötü de olabilirdi.
Drunk, stinking and abusive he proceeded to disturb not only mine... oh my god, this gets worse.
Şarhos, kokmuş ve küçük düşürücü bir şekilde, herkesi rahatsız etti... ve daha da kötüleşiyor.
Imagine... if you had suddenly learned that the people and the places... and the moments most important to you were not gone, not dead... but worse, had never been.
Düşünsenize... hayatınızdaki en önemli kişilerin, yerlerin ve anıların... yok olmadığını, ölmediğini, ama daha kötüsü aslında hiç varolmadığını... birdenbire öğrenseydiniz ne olurdu?
Had you not come, I'd be dead or worse.
Yetişmeseydiniz ölecektim ya da daha kötüsü olacaktı.
This state, especially when I'm not playing, gets worse.
Bu durum özellikle çalmadığım sıralar daha beter oluyordu.
well, I mean my family... and try not to make him worse.
Artık ondan uzak dur.
To install air-conditioning not only would be illegal but it would be antiesthetic, which is worse, you know?
Klima koymak yasa dışı olmakla kalmaz gayri estetik olur.
No, but it's not making things any worse.
Hayır ama daha kötü duruma da getirmez.
I was cut, torn up, my face disfigured and burning with pain not knowing if it would end or just get worse till I died.
Kesildim, parçalandım, yüzümün şekli bozuldu, her saniye acı içinde yandım sona erecek mi yoksa ölene dek daha da kötüleşecek mi bilmeden.
I don't know which is worse, waking up in a dress not knowin'where l've been, or hearing your self-involved ranting.
Hangisi daha kötü bilmiyorum. Elbiseyle uyanmak mı, nerede olduğunu bilmemek mi, senin bencilce zırvalarını dinlemek mi?
- And your control over your powers seems to be getting worse, not better.
- Güçlerin üzerindeki kontrolün iyiye değil, kötüye gidiyor gibi görünüyor.
I'm not sure what's worse.
Bilmiyorum daha kötüsü ne olabilir - birleri beni ve bizimkileri öldürmek istiyor, ya da bizi sadece...
But not angry at myself, it's actually worse than that.
Ama kendime değil. Daha da beteri.
It could've been worse. We're not getting off cheap.
Çok daha kötü olabilirdi.
Stop killing... stop it's worse, not better.
Öldürmeyi kesin... durun her şey daha kötü olur, iyi değil.
- It could not have been worse.
- Daha kötü olamazdı.
Or, worse yet, an 8 and 11... which is not only dangerous, but uncomfortable.
Daha da kötüsü, dokuza beş varmış gibi de tutabilirim.
worse 583
worse than that 69
worse still 28
not worth it 37
not work 17
not working 52
not war 23
not without you 77
not words 19
not without a fight 24
worse than that 69
worse still 28
not worth it 37
not work 17
not working 52
not war 23
not without you 77
not words 19
not without a fight 24
not we 32
not with me 172
not well 227
not without a warrant 22
not with 22
not weird 17
not without me 32
not what i expected 31
not with you 126
not with that attitude 26
not with me 172
not well 227
not without a warrant 22
not with 22
not weird 17
not without me 32
not what i expected 31
not with you 126
not with that attitude 26