Notebooks перевод на турецкий
383 параллельный перевод
I came away without my notebooks.
Notlarımı orada unutmuşum.
- He went to get some notebooks.
- Defterleri almaya gitti.
Now he'll serve a good purpose... and tomorrow when the last bit of him is dissected, demonstrated... and entered in the students'notebooks, then at last there's an end to him.
Artık iyi bir amaca hizmet edecek yarın son parçası da kesilip incelendikten ve öğrencilerin notları arasına girdikten sonra sonu gelmiş olacak.
All I'll need will be my camera and notebooks.
Kameram ve not defterimin hepsine ihtiyacım olacak.
Open your notebooks.
Defterlerinizi açın.
Take out your notebooks.
Defterlerinizi çıkarın.
You can start copying all 35 sentences in your notebooks now.
Tahtadaki 35 cümleyi defterinize geçirin.
And enter in these notebooks... each and every imperfection against the Holy Rule.
ve bu deftere not edeceksiniz... Kutsal Kural'a karşı her türlü kötülüğü yazacaksınız.
Must we write it in our notebooks?
Defterimize yazmalı mıyız?
From now on, in addition to writing in your notebooks... you will once a week... proclaim before your sisters your external faults against the Rule.
Şu andan itibaren, defterlerinize yazmanın yanı sıra... haftada bir kez... Kural'a karşı yanlışlarınızı, rahibelerinizin önünde beyan edeceksiniz.
We start practicing as children on sheets torn from notebooks, graduating to polished specimens forged by expert adult hands.
Not defterlerinden yırtılan sayfalarda alıştırma yapan çocuklar olarak başladık... uzman ellerde özenle hazırlanmış cilalı numuneler olarak sınıf atladık.
Here... your school notebooks.
Bunları al, okul defterlerin.
There I am, with bikes wheeling round Picking up notebooks from the ground
# Bisikletler etrafımdan geçerken Defterlerini topluyordum yerden #
Fräulein, would you be good enough to get some pencils and some notebooks... and we'll soon find out who's speaking the truth.
Hanımefendi, birkaç kalem ve defter getirebilir misiniz? Böylece, kimin doğru söylediğini hemen öğreniriz.
I want a document... that will let me leave China whenever I want to go... with any materials, notebooks or photographs... that I may wish to take.
Gitmek istediğimde Çin'den ayrılmama izin veren bir yazı isterim bu izin, yanıma alacağım notlar ve resimleri de kapsayacak.
The memoranda, the notebooks.
Defterler.
You've got your textbooks and your notebooks!
Defterlerini ve kitaplarını buldun!
" In notebooks, on schooldesks and treetrunks...
"Okulda defterime, sırama, ağaçlara yazarım adını..."
Take out your notebooks...
Çıkarın bakalım defterlerinizi.
- The notebooks.
- Defterler.
The notebooks, good.
Defterler, güzel.
- How many notebooks were there?
- Kaç defter vardı?
We followed the notebooks religiously.
Kitabı harfi harfine takip ettik.
- I took one of his notebooks from the lab.
- Lab.'dan not defterini aldım.
But get the rest of his notebooks and start going through them.
Fakat not defterini alıp gözden geçirmeye başlayabiliriz.
Get your pencils and notebooks, children.
kalemleriniz defteriniz çıkarın, çocuklar
Don't you have pencils and notebooks?
Defteriniz kitabınız yok mu?
Since you don't have pencils and notebooks... then let's go ouside, children.
Madem kitabınız defteriniz yok öyle ise hep birlikte dışarıya çıkalım, çocuklar.
These are your books... and notebooks.
İşte kitaplarınız, defterleriniz.
But I sit behind glass lenses, filling up notebooks and triplicate forms, trying to capture the wolves within the pages of my journal.
Buna karşın, ben objektiflerin arkasından bakıyor, not tutuyor, form dolduruyor ve günlüğümün sayfaları arasından kurtları anlamaya çalışıyorum.
- Notebooks?
- Not defterlerini?
You're forgetting your notebooks.
- Kitabını unutma.
The contingency that outside your subject notebooks does not extend is depicted in the eternal presence.
Konuyu acil olaylar dışında ebedi varlığı not defterinde tasvir edemezsiniz.
Take out your notebooks for an algebra problem.
Defterlerinizi çıkartın. Cebir problemi çözeceğiz.
My books, my notebooks, everything.
Kitaplarımı, defterlerimi, her şeyi.
Sending these white guys around with their notebooks is gonna get you nowhere.
Ellerinde defterlerle dolaşan bu beyazlarla bir yere varamazsın.
It's got your cheeseballs, your apple juice... notebooks, pens and... 'Who's On First? 'video that you Like.
İçinde peynirli cipsin, elma suyun defterlerin, kalemlerin ve çok sevdiğin "İIk kaledeki kim?" in filmi var.
Kate needs a swimsuit, I need notebooks, pens and underwear.
Evet. Kate'in bir mayoya, benim de defter, kalem ve iç çamaşırına ihtiyacım var.
The manuscript was in three notebooks.
Müsvedde üç defterden oluşuyor.
- As for notebooks two and three?
Ya 2. ve 3. defterler?
- And the notebooks?
Ya defterler?
The notebooks don't mesh with any disinformation artist, con man or intelligence peddler we know.
Defterler, bildiğimiz hiçbir yanlış bilgi verme ustasıyla ya da dolandırıcı veya bilgi sızdıran biriyle uyuşmuyor.
The trouble is, a lot of highly paid favourite sons are in danger of having their rice bowls broken and going hungry, all on account of these goddamn notebooks.
Sorun şu, birçok mirasyedi zenginin önündeki pirinç kapları, kırılma tehlikesi ile karşı karşıya bunun tek nedeni de bu lanet defterler!
If the Sovs get the list, we might as well have published the notebooks, just as Barley promised Dante.
Sovyetler listeyi ele geçirirse en az Barley'nin Dante'ye söz verdiği kadar pazara çıkmış olacağız yani
Pay no mind to my notebooks and pencils, and visit Saturn's rings on ( hey!
Defterlerimi ve kalemlerimi fırlatıp atasım, Hızlı trenle Satürn'ün halkalarında gezesim geliyor!
I think whoever broke into the lab was looking for David's research notebooks on genetic engineering.
Sanırım laboratuvara her kim girdiyse amacı David'in genetik mühendisliğiyle ilgili araştırma defterini bulmakmış. - Kim olduğunu biliyorsun.
All the notebooks look the same, except for Laura's.
Laura'nınki hariç tüm kitaplar birbirinin aynı.
Well. If I don't see you later, would you go to my house, find my notebooks... and destroy them?
Eğer seni tekrar göremezsem... evime gidip, defterimi bulup onu... yok eder misin?
This month chalk and notebooks. And the new boiler.
Bu ay, tebeşir ve defterler ve yeni buhar kazanı çalındı.
Mama, have you seen my notebooks from school?
Anne okul defterlerimi gördün mü?
Djura, hand out the notebooks.
Djura defterini çıkar!