Oaf перевод на турецкий
280 параллельный перевод
You clumsy oaf!
Seni aptal beceriksiz!
The oaf!
En iyisi gideyim.
A great hulky oaf who never even reached the eighth grade.
Sekizinci sınıfa bile gelemeyen iri yarı sersemin tekiyle.
I hope you can afford to pay me... for what you owe me, you great clumsy oaf!
Umarım bana borcunu ödeyebilirsin... seni koca sersem!
I refuse to demean myself by fighting with a drunken oaf.
Sarhoş bir budalayla dövüşerek kendimi alçaltmayı reddediyorum.
Clumsy oaf!
Beceriksiz sersem!
That oaf insulted us.
Bu yarma bize hakaret etti.
I dealt gently with this oaf. If others would speak, let it be now!
Başka sözü olan varsa, konuşsa iyi eder.
He'll guzzle it down, that oaf.
- O sersem, hepsini içmişti zaten.
To me, who hasn't had a lover for 25 years. The oaf.
25 yıldır yanlarında çalışıyormuş.
Impudent oaf!
Küstah hödük!
You stupid oaf, get out of here!
Seni beceriksiz salak, çık dışarı!
Let go, you big oaf.
Hadi git. Seni koca budala.
An old druid, a cunning little one and a fat oaf?
Bir yaşlı Rahip, kurnaz küçük biri ve şişko bir sakar?
And all for you and your measly furs, you ill-mannered, unlettered oaf.
Sırf sen ve o adi postların için. Seni terbiyesiz, kaba adam.
This tired, sickening man, this country oaf crude in speech and manner?
Bu bitkin, mide bulandırıcı köylü, bu konuşması ve hareketleri kaba saba adam mı?
But it bothers me to see such a charming girl with such an oaf.
Ama eğri oturup doğru söylemem gerekirse sizin gibi harika bir kızın, Gilles gibi bir hödükle olması beni rahatsız ediyor.
Oaf!
Ah!
It's a deadly nightshade, you oaf.
"Güzelavrat otu", sersem!
Firstly, to buy a dress for the ball, you oaf.
Öncelikle balo için elbise alacak, sersem.
The engagement ball, you oaf.
Nişan töreni, seni sersem.
Then even an unpolished oaf like you must be familiar with the duel scene.
Senin gibi bir hödük bile oyundaki düello sahnesini biliyordur.
Now running already, you slow oaf!
Kımılda, seni aptal!
- With just a little bit oaf twist.
- Birazcık karıştırırsın. - Öyle mi?
There's not much oaf turnover at this hour of the morning.
Bu saatte fazla müşteri olmaz.
Answer me, ya son oaf bitch!
Cevap ver, orospu çocuğu!
- Who's this oaf?
- Bu salak kim?
Oaf or not, he serves the king.
Salak veya değil, krala hizmet ediyor.
- The sheriff and oaf?
- Şerifle salak mı?
No, the oaf.
Hayır, salaktı.
You whimpering snotty-nosed cretinous oaf!
Seni mızmız sümüklü geri zekalı hödük!
Get in there, you big furry oaf!
Atlasana pire torbası!
- Is he an oaf?
O İngiliz mi?
Get up, Francine, you big oaf!
Kalk, Francine, seni koca ayı!
Linda, you gormless oaf, do something!
Linda, seni akılsız. Bir şeyler yap!
- Do it, you oaf, he's there!
Gebertsene, seni budala, adam orada!
Getting a clumsy oaf to pose as a hero
O salak meleğe benzeyemezdi zaten
Look through the window, you oaf!
Pencereden bak, seni ahmak!
Oh, you oaf, you move much too slowly.
Seni sersem, çok yavaş hareket ediyorsun.
Hey, look out, you big, clumsy oaf!
Dikkat etsene, sakar budala!
Clumsy oaf. Stupid, dumb, useless, selfish beast!
Falkon, seni salak, işe yaramaz, kendini beğenmiş aptal!
My subjects will see to your punishment for this. And a grievous punishment it will be, impertinent oaf!
Bu yaptıkların için muhafızlarım seni cezalandıracaklardır ve bu çok kötü bir ceza olacak, seni terbiyesiz herif!
You, too, Falkon, you great, clumsy oaf!
Sen de, Falkon, kabiliyetsiz eşek!
I called you a clumsy oaf.
Sana bundan sonra hantal hırbo diyeceğim.
You oaf!
Allah'ın öküzü!
"There's a man there, you oaf!", "
"Arkanda bir adam var, öküz!"
Quiet, oaf!
Sessiz ol, sersem!
Oaf again?
Yine mi sersem?
Big oaf!
- Lanet
You oaf, you idiot, you filthy, awful wreck!
Seni salak.
- Yes, clumsy oaf.
- Evet, işe yaramaz herif seni!