Obsessing перевод на турецкий
470 параллельный перевод
It's obsessing me!
Bir türlü aklımdan çıkmıyor.
He's obsessing.
Rahat bırak. Sam, adam takıntı yapmış.
I keep obsessing about the device.
Aygıta kafam takıldı.
Yeah, but how many people do you think run around obsessing over how great and how happy things are?
Evet, ama sence kaç kişi mutlu, mükemmel şeyleri... takıntı yapıp şen şakrak dolaşıyor?
She's dead and you're still obsessing.
O öldü, ama senin saplantın geçmedi.
The whole town's obsessing on this Krueger character.
Bu Krueger karakteri, tüm kasabaya musallat olmuş durumda.
Oh, yeah,'cause, you know, I'm obsessing on this woman.
Evet çünkü takıntı oldu bende. - Neden?
Isn't it beneath you as a thinker to allow your lead character to waste so much energy obsessing over a psychotic woman that you fantasize as powerfully sexual and inspired when she was pitifully sick.
Bir düşünce adamı olarak baş karakterinin, acınacak derecede hasta olan ama cinsel açıdan güçlü ve canlı olduğunu hayal ettiğin psikozlu bir kadın için bu kadar çaba harcamasına izin vermek seni alçaltmıyor mu?
- You're obsessing on him.
- Onu saplantı haline getiriyorsun. - Hayır, değil.
I'm not gonna sit around obsessing about it.
Oturup buna takılmayacağım.
You're obsessing.
Baba, saplantı haline getiriyorsun.
You've only been obsessing about it for a week.
Bir haftadır bunu aklından bile çıkartamıyorsun.
- I just happen to be obsessing about it right now.
- Ben sadece şu an için saplantıIıyım.
I'm not mooning, I'm obsessing. There's a difference.
Peşinden koşmuyorum, saplantılıyım, ikisinin arasında fark var.
I'm just obsessing.
Kafama takıldı.
- Will you stop it. - You're obsessing.
Saplantı haline getiriyorsun.
WE HAVE GOT TO STOP OBSESSING ABOUT THIS. YOU'RE RIGHT.
Bunu bir saplantı haline getirmeye son vermeliyiz.
Or obsessing over an ancient Bajoran city... is that a side effect, too?
Ya da antik bir Bajoran şehriyle kafayı bozmak. O da mı yan etki?
While I was busy obsessing about an eyelash, your instincts... took us in the right direction.
Ben kirpiğe kafayı takmışken sizin iç güdüleriniz doğru yolu gösterdi.
Stop obsessing.
Saplantı haline getirme.
Oh, I know, I'm obsessing.
Takıntı yaptığımın farkındayım.
This is about you obsessing over a silly title.
Bu daha çok senin aptal bir unvan takıntın.
But I've been obsessing about it and would love not to talk about it.
Bütün gün bunu kafaya taktım ve konuşmazsak sevinirim.
Like every woman consumed with a relationship problem... I needed a project to keep my mind from obsessing... and my hands from dialing his number.
İlişki problemleriyle boğuşan her kadın gibi aklımı takıntımdan uzak tutacak ve onu aramamı engelleyecek bir şeylere ihtiyacım vardı.
No obsessing.
Saplantılı davranmak yok.
You know what? At least I don't sit around obsessing... that no one's going to come to my tuneral, because I have relationships that last longer than a week.
En azından cenazeme kimse gelmeyecek gibi takıntım yok.
But I really don't need to have some psycho obsessing about me right now.
Fakat benimle ilgili sapık bir takıntı istemiyorum.
I'm not obsessing.
Takıntılı değilim.
- You're obsessing.
- Takıntı yapıyorsun.
My dad called four times this morning... obsessing about this cypress tree that he crashed into last night.
Babam bugün 4 kez aradı... ... kafasına arabayla çarptığı ağacı takmış.
- Which you are obviously still obsessing about.
Görünüşe göre hâlâ bu konuya takmış durumdasın.
Jeong-seok... Stop obsessing.
Jeong-seok beni meşgul edip durma.
In the last day or two, I've been walking around obsessing obsessing, over the idea that I have forgotten how to kiss.
Son bir iki gündür, öpüşmeyi unutmuş olabileceğim düşüncesiyle etrafta takıntılı, takıntılı dolaşıyorum.
Are you obsessing now?
Takıntı mı yapıyorsun?
You know, when a person is confronted with some deeply troubling issue that they're not ready to face yet they usually avoid the problem by obsessing about something else- - something completely trivial.
Kişi hazır olmadığı bir anda bir sorunla karşılaşırsa.. ... başka. bir şeyi takıntı hâline getirerek ondan kaçıyor. Önemsiz bir şeyi.
Am I obsessing?
Saplantılı mıyım?
Mr. Saldeman spent like 2 weeks in physics obsessing about it last semester.
Bay Saldeman geçen sömestr 2 haftasını fizik takıntısıyla geçirdi.
Women sit around obsessing about what went wrong. Men just say "all righty" and move on.
Kadınlar neyin ters gittiğini tekrar tekrar düşünüyor ama erkekler "hay hay" deyip hayatlarına devam ediyor.
I can guarantee that Trey isn't sitting around with his friends, obsessing about what went wrong.
Trey'in neyin ters gittiğini saplantı haline getirmediğinden eminim.
And we wouldn't be spending our entire night obsessing about them.
Bütün gecemizi burada oturup onları saplantı haline getirerek geçirmezdik.
Turns out, I was not only capable of obsessing about relationships with men, I was capable of obsessing about relationships with women.
Anlaşılan sadece erkeklerle olan ilişkilerini değil, kadınlarla olan ilişkilerini de saplantı haline getirebilecek biriydim.
- I'm obsessing again, aren't I?
Yine saplantı yapıyorum değil mi? Bir parça.
And he's psychotically obsessing over every little detail.
Ve psikozlu biçimde her ayrıntıyı kafasına takmış.
You can't even talk to this woman without obsessing over her?
Cinsel takıntı duymadan bu kadınla konuşamıyor musunuz?
I mean, look at me obsessing about being with someone.
İlla biriyle olacağım diye kendimi nasıI sıkıntıya soktuğuma bak.
Not to be Miss Psycho Pep Squad, but we must stop obsessing about what we did and start trying to make things better for Buffy.
Ortalığı batıran kız olmak istemiyorum ama bence artık ne yaptığımıza kitlenip kalmaktan vazgeçip Buffy için her şeyi iyileştirmeye çalışmalıyız.
Piper, remember when you told me to tell you when you're obsessing?
Piper, takıntılı davranmaya başladığında seni uyarmamı istediğini hatırlıyor musun?
I'm not obsessing.
Takıntılı davranmıyorum.
All right, all right, stop obsessing.
Tamam, tamam, takıntı yapmayı bırak.
Why are you obsessing on this funeral thing?
- Neden bu cenaze işine bu kadar taktın, Richard?
We'll spend a month obsessing about Terry Schiavo, but dare we show a body of a fallen soldier?
Ve acısını Bay Holt'tan çıkarmaya çalışıyor.