Oddly перевод на турецкий
815 параллельный перевод
Oddly enough, I did.
İşin tuhafı, kazandım.
I'm oddly enough I suppose.
Bir hayli çirkinim sanırım.
Hyoscine affects certain people very oddly.
İnsanlarda farklı etkiler uyandırdığını gördüm.
I said it so fast and oddly that... everyone looked at me and... Charbonnier leaned over to see me better.
Bunu o kadar hızlı ve garip bir şekilde söyledim ki herkes bana bakıyordu ve ve Charbonnier de beni daha iyi görebilmek için öne doğru uzanmıştı.
Oddly enough, when he had learned to understand their language the natives told him he could have saved his leg.
İşin tuhafı, onların dilini öğrenince... yerliler bacağını kurtarabileceğini söylemişler.
- Yes, Professor Oddly.
- Buyrun Profesör Oddly.
No, I trust you have more control of yourself than Professor Oddly.
Hayır. Nefsinize Profesör Oddly'den daha hakim olacağınıza inanıyorum.
- Well, that was Professor Oddly.
- Kendisi Profesör Oddly'dir.
We're all bachelors with the exception of Professor Oddly, who is a widower.
Bizler bekarız, Profesör Oddly hariç, kendisi duldur.
- Stay there, Professor Oddly.
- Orada kalın Profesör Oddly.
Professor Oddly, please stand up.
Profesör Oddly, lütfen ayağa kalkın.
Thank you, Oddly, but I really...
Teşekkürler Oddly, ancak ben...
Come out of the garden, will you, Oddly?
Bırak şimdi bahçeyi Oddly. - Jerome.
I'm much obliged to you, Oddly, but I... Please, please, Bertram. Think of me as an elder brother or father, anxious to send you off properly.
Seni usulüne uygun yolcu etmek isteyen bir abi, baba olarak düşün beni.
Robinson, what did you make of what Oddly was saying?
Robinson, Oddly'nin söylediklerinden ne çıkardın?
Peagram, what's the number of Oddly's bungalow?
Peagram, Oddly'nin oda numarası ne?
I'm sorry, Oddly, but I've got to talk this out.
Özür dilerim Oddly, ancak bunu konuşmalıyım.
I'm afraid I'm a lot bolder than you are, Oddly.
Korkarım ben senden daha cüretkarım Oddly.
Listen to that. Oddly, I don't know my tenses anymore.
Şuna bak Oddly, artık hangi zaman kipiyle konuştuğumu bile bilmiyorum.
Put it in the wastebasket, please, Oddly.
Çöpe at lütfen Oddly.
- Oddly enough, I'm prepared to take it.
- Ben de kabul etmeye hazırım.
Did you ever hear the fundamental law of physics, known oddly enough as Curie's Law
Fiziğin temel kuralını duydunuz mu, işin tuhaf yanı Curie yasası olarak bilinir.
Oddly enough he's telling you the truth.
Öyle garip ki, doğruyu söylüyor.
The children are oddly quiet these days.
Çocukların bu günlerde sessiz olmaları çok garip.
You're oddly quiet.
Hiç sesiniz çıkmıyor.
Recommended by Mlle Garance, oddly.
Garip bir şekilde, Matmazel Garance tavsiye etti.
Oddly enough they weren't there an hour ago.
- İşin tuhafı, bir saat önce orada değillerdi.
Professor Oddly, you will be the maiden.
Profesör Oddly, siz genç kız olacaksınız.
- But, Professor Frisbee, I... - Oddly.
- Profesör Frisbee, ben...
If you'll just stand over there, Oddly, please!
- Orada dur lütfen Oddly.
Oddly, that was quite adequate for the recording, but I feel the air of reality is somewhat strained here.
Oddly, bu, kayıt için fena değil ama gerçeklik duygusu eksik gibi geliyor.
I know that, Oddly, but I...
- Biliyorum Oddly ama...
No, Oddly, I was just explaining, and I repeat, gentlemen,
- Hayır Oddly, yeni başlamıştım. Sana da anlatırım.
I don't remember, Oddly, I didn't notice.
- Hatırlamıyorum Oddly, dikkat etmedim.
- That was Professor Oddly.
- O, Profesör Oddly.
Well, I mean, we're all bachelors here, Miss Honey, except maybe Professor Oddly...
- Neden olmasın ki? - Burada bekar erkekler var, Bayan Honey.
I'm very much obliged to you, Oddly, - but I feel that this...
- Çok minnettarım Oddly, ama bu konuda...
What did you make out of what Oddly was saying?
- Oddly'nin söylediklerinden ne anladın? - Kendisine sorsana.
Oddly, I'm sorry, but I've got to talk this thing out.
Oddly, özür dilerim ama bir şey konuşmam gerekiyor.
Oddly, do you think that would ruin everything?
Oddly, sence bu her şeyi mahveder mi?
If this marriage should have been delayed, that is, should be delayed,
Bu evliliğin ertelenmesi gerekiyorsa... Bu evlilik ertelenecekse Sence... Beni dinle Oddly.
I mean, could... Listen to me, Oddly, I'm all mixed up.
Kafam karmakarışık.
- Are they?
- Oddly.
- No, thanks. Professor Oddly, you may have some jam or apple butter.
Bay Oddly. reçel veya tereyağı istemez misiniz?
It seemed to me that the streets were oddly empty.
Sokaklar bana acayip şekilde boş göründü.
Oddly?
Oddly?
Strawberry jam, Professor Oddly.
Çilek reçeli Profesör Oddly.
You speak his name oddly.
Onun ismini tuhaf bir şekilde söylüyorsunuz.
- Professor.
- Yalnızca Profesör Oddly hariç.
Well, it's lovely, Oddly.
- Bu çok hoş Oddly.
Oddly!
Oddly?