Of death перевод на турецкий
23,066 параллельный перевод
Any idea time of death?
Ölüm zamanına ait bir fikir var mı?
Do you have a time of death?
Ölüm saati belli mi?
Cause of death is major blood loss.
- Aşırı kan kaybından ölmüş.
Looks like the fire burned away most of the blood, but there should be enough liver left to run a tox screen. Oh, you're thinking he could have been drinking at time of death?
40 başlarıydı görünüşe göre yangın kanın çoğunu yakmıs fakat toksin taraması için yeterince ciğer parçası kalmış olmalı yani diyorsun ki ölürken içkili miydi?
Cause of death was blunt-force trauma to the skull.
Ölüm sebebi kafatasına sert bir cisimle vurulma.
He was blind drunk at a pub during our time of death window.
Bizim ölüm aralığımızda kendisi bir barda son derece sarhoşmuş.
What about time of death?
Peki ya, ölüm saati?
Of the Lord of Death?
Ölümün Efendisi'nden mi?
Although our victim sustained a gunshot wound, cause of death was ventricular fibrillation- - cardiac arrest- - as a result of hypothermia within the last 24 hours.
Mermi yarasından mustarip olmasına rağmen kurbanımızın ölüm nedeni ventiküler fibrolasyon. 24 saatlik hipodermi sonucu kalp durması.
Roughly translates to "The kiss of death" "
Çevirisi aşağı yukarı "Ölüm Öpücüğü" demek.
Besides, it proved our theory, didn't it - - that this whole "kiss of death" curse is transmittable?
Ayrıca bu teorimizi kanıtladı değil mi? Tüm bu "Ölüm Öpücüğü" laneti kişiden kişiye geçebiliyor.
As for the cause of death, well... that should appear obvious.
Ölüm sebebine gelince nasıl öldükleri apaçık ortada.
Cause of death?
Ölüm sebebi ne?
What were you thinking, showing Willa - her own scrapbook of death?
Willa'ya kendi ölüm ilanını gösterirken ne düşünüyordun?
Since when does the Savior answer to the king of Death?
Kurtarıcı ne zamandan beri Ölüm Kralı için çalışıyor?
Well, Graff may have been involved in the death of our court clerk, Hai Sun, but I'm finding it difficult to believe that he would help Dwight shoot up a courtroom. What did he get out of that?
Graff mahkeme kâtibi Hai Sun'ın cinayetine karışmış olabilir ama Dwight'ın mahkeme salonunu kurşunlamasına yardım ettiğine inanmakta güçlük çekiyorum.
More could be the death of you.
Daha fazlası ölümünüze neden olabilir.
This has nothing to do with, uh, equal pay. We need to speak to you about the death of... I guess those corporate fat cats at the Sherborne must be getting scared since they sent these FBI agents to come and arrest me.
bunun maaş eşitliğiyle bi alakası yok senle onun ölümü hakkında konuşmalıyız su sharbonedaki şişman kediler beni tutuklamak için fbı yolladıklarına göre sanırım korkmaya başladılar seni tutuklamak için burda değiliz hayır ben bu hükümet zorbalarından korkmuyorum ve siz de korkmamalısınız çünkü aradaki maaş farkı bittiği zaman,
WASHINGTON, D.C. - 28 APRIL, 1945 TWO DAYS BEFORE THE DEATH OF HITLER
WASHINGTON, D.C. - 28 NİSAN, 1945 HİTLER'İN ÖLÜMÜNDEN İKİ GÜN ÖNCE
What I have in mind, if you are the man for the job, is the death of Hitler, the securing of their Nazi A-bombs, and a swift conclusion to this worldwide horseshit.
İstediğim şeyse, eğer yapabilirsen, Hitler'i öldürmek, nazi atom bombalarını ele geçirmek ve bu dünya çapındaki saçmalığa bir son vermek.
The last time you departed on this tour, it was cruelly cut short by the death of your dear father.
Bu geziye son çıktığınızda sevgili babanızın ölümüyle acı bir şekilde yarıda kesilmişti.
Death threats were sent to all the leaders of the major political parties, telling them that, if our tour were to go to Gibraltar, our safety can't be guaranteed.
Tüm büyük siyasi partilerin liderlerine ölüm tehditleri yapıldı. Gezimiz sırasında Cebelitarık'a gidersek güvenliğimizin garantide olmayacağını söylemişler.
I experienced the moments of languor known to those who feel death approaching.
Ölümü yaklaşanların bilinen azgınlık anlarını yaşadım.
As painful as the death of my grandson is, I do wish to look to the future.
Torunumun ölümü acı olduğu kadar, geleceğe bakmayı da diliyorum.
In point of fact, De Clerq's death had everything to do with you.
Aslını sorarsan, De Clerq'in ölümüyle ilgili her şey seninle ilgili.
The goblet is empty, suffering experienced, salvation brought to the world, death fought off, sin overpowered, the gate of life open, freedom regained.
Kadeh boş,... ızdırapla tecrübelenildi,... kurtuluşumuz dünyaya geldi,... ölüm savuşturuldu,... günahın hakkından gelindi,... yaşam kapısı açıldı,... özgürlük yeniden kazandı.
This is the paschal paradox of the cross which represents our salvation, the passage from death to life.
Kurtuluşumuzu gösteren haçın paskal paradoksu,... bizim kurtuluşumuzu simgeliyor,... ölümden yaşama geçişimizi.
The goblet is empty, suffering experienced. Salvation of the world, death fought off, sin overpowered, the gate of life is open, freedom regained.
Kadeh boş, ızdırapla tecrübelenildi,... kurtuluşumuz dünyaya geldi,... ölüm savuşturuldu,... günahın hakkından gelindi,... yaşam kapısı açıldı,... özgürlük yeniden kazandı.
You have pangs of conscience, you're going through her death.
Eşinin ölümünden sonra vicdan azabı çektiğini biliyorum.
No life left in them, yet pain of his death remained.
Hiç hayat yoktu, sadece ölümün acısı vardı.
Is it possible that in the shadow of the Albizzi murders and your own father's death
Peki şu mümkün mü? Albizzi cinayetinin gölgesinde babanın ölümü de katınca biraz başka biri oldu.
Did you have anything to do with the death of my father?
Babamın ölümüyle alakan var mı?
After you lied to me about your father's death, your affair with the slave girl, the deaths of Rinaldo and Ormanno Albizzi...
Babanın ölümü hakkında bana yalanın kölenle maceran... Rinaldo ve Ormanno Albizzi'nin ölümleri...
Jim and Madoka were saddened to learn of Brian's death, and are more than willing to cooperate with your investigation.
Jim ve Madoka, Brian'ın ölümünü duyunca çok üzüldü. Ve soruşturmanıza yardım etmeyi canı gönülden istiyorlar.
We're conducting a murder investigation into the death of Brian Johnson, and we'd like to ask you some questions about the accident that killed your son.
Brian Johnson'un ölümüyle ilgili bir cinayet soruşturması yürütüyoruz. Oğlunuzun ölümüyle sonuçlanan kazayla ilgili sorularımız olacak.
No. This monstrosity has rained destruction and death on the citizens of Ryloth.
Bu ucube şey Ryloth'un şehirlerinin üzerine yıkım ve ölüm bıraktı.
Arbiter is responsible for the death of Jack, and if you pass this bill, more children will be hurt and killed.
Jack'in ölümünden Arbiter şirketi sorumludur ve eğer siz bu tasarıyı geçirirseniz daha fazla çocuk zarar görebilir ya da ölebilir.
What? Like I was behind the biggest hack in the world, which also led to the death of my...
Dünyadaki en büyük saldırının arkasında ben varım ve bu aynı zamanda patronumun ölümüne...
Do you believe in Jesus Christ, his only son, our Lord, who was born of the virgin Mary, suffered death and was buried, rose again from the dead, and is now seated at the right hand of the Father?
Yüce İsa'ya, O'nun tek oğluna Bakire Meryem'den doğan Efendimize ölüp gömülen ve tekrar ölümden dönen Tanrı'nın sağ eline inanıyor musun?
And she wasn't having any of it, so he lost his shit, and he fucking stabbed her to death.
Kadın da istemedi ve Radley kendini kaybederek onu öldürene kadar bıçakladı.
Don't think my sister and the rest of her terribly self-righteous gaggle of do-gooder friends would want to share their home with Lord Death and the Wicked Witch.
Kız kardeşimin ve fena halde kendini beğenmiş ve başarısız toplumsal reformcu arkadaş güruhunun, kasabalarını Ölüm Lordu ve Kötü Cadı'yla paylaşmak isteyeceklerini sanmıyorum.
You want to redeem the God of Death. I can help him.
- Ona yardım edebilirim.
Please, it's a matter of life and death.
Ölüm kalım meselesi.
"A Death of Fresh Air." The world has been waiting for the final book of the trilogy for almost, what, 10 years?
Tüm dünya üçlemenin son kitabını neredeyse 10 yıldır falan bekliyor.
You know, I'm wondering if, uh, the reality of Mark's death has actually sunk in yet.
Mark'ın ölümünü henüz idrak edip etmediğini merak ediyorum.
A disruption of that routine may be more difficult for him than Mark's death.
Böyle bir rutindeki aksaklık ona Mark'ın ölümünden daha zor gelebilir.
In my present of 2006, he's a prisoner on Death Row.
2006 yılındayken idam olmayı bekliyordu.
Who stands to inherit in the event of Charles's death?
Charles'ın ölümü halinde miras kime kalıyor?
We'll examine the scene of Charles's death.
Charle'ın ölümünü inceleyeceğiz.
As you know, it's common for such accounts to become memorials in the event of their user's death.
Bildiğin gibi, bu tür hesaplar kullanıcılarının ölümü halinde onların anıtları haline gelir.
I was with a friend at the time of Charles's death.
Charles'ın öldüğü zaman bir arkadaşla birlikteydim.
death 1004
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death experience 79
death situation 19
death experiences 28
deaths 27
death row 19
death penalty 21
death threats 22
death experience 79
death situation 19
death experiences 28