Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ O ] / On the farm

On the farm перевод на турецкий

827 параллельный перевод
For wherever the sun rises and sets in the city's turmoil or under the open sky on the farm life is much the same :
Güneşin doğup battığı bir şehir karmaşasında veya... açık gökyüzü altında bir çiftlikte... yaşam hemen hemen aynıdır :
Defendant number two, Mrs. Sally Humphries who, according to testimony during the hours of this crime was on the farm of her fiancé.
İki numaralı davalı Bayan Sally Humphries ki, tanıklara göre suçun işlendiği sırada nişanlısının çiftliğindeydi.
My father and mother wanted me to stay and work on the farm.
Annem ve babam kalıp çiftlikte çalışmamı istediler.
Boys like you, country boys, grow up on the farm, And the land gives them strength and happiness.
Senin gibi çocuklar, köylü çocukları, çiftlikte büyür ve toprak onlara güç ve mutluluk verir.
- She needs help on the farm.
- Tarlada yardıma ihtiyacı var.
Dad was by himself on the farm and had grown very old.
Babamsa bir başına çiftlikteydi ve yaşı da epey ilerlemişti.
Learned it on the farm.
Tarlada çalışırken öğrendim.
"Susanna Foster, are you mad to let a great, strong girl like that go... when you need someone yourself on the farm?"
"Susanna Foster, tarlada birine ihtiyaç varken böylesine harika ve güçlü bir kızı deli misin de gönderiyorsun" dedim.
You have seen all the bulls on the farm except these two.
Bu ikisi dışında, çiftlikteki tüm boğaları gördünüz.
It's gonna be cold on the farm.
Çiftlik soğuk olacaktır.
Down on the farm
O çiftlikte
We'd need all the trucks on the farm.
Çiftlikteki bütün traktörler gerekecek.
- The last payment on the farm.
- Çiftliğin son ödemesi.
On the farm, which produced all of them.
Çiftlikte ihtiyaçlarım üretiliyordu.
We could use her on the farm.
Bu ineği çiftlikte kullanabiliriz.
Snowball set himself to solve the problem of power on the farm.
Kartopu kendisini çiftliğin enerji sorununu gidermeye adamıştı.
I saw the look in his eyes when I kept away from all the godliness here on the farm.
Gözlerindeki bakışı gördüm. Çiftlikteki tüm bu sofuluklardan kurtulabilsem.
You'll find plenty of both of'em on the farm.
Çiftlikte ikisinden de bolca bulacaksın.
Now, I want you to think back to when you were five years old... just a little girl on the farm, a very little girl... playing around the house in the backyard.
Şimdi, beş yaşınıza geri dönmenizi istiyorum. Çiftlikte küçük bir kızsın. Arka bahçede, evin çevresinde oynayan çok küçük bir kız.
Has sister Barbara, age 24, living on the farm with him. "
Barbara adında 24 yaşında bir kız kardeşi varmış. Onunla beraber çiftlikte yaşıyormuş.
Who would help you on the farm?
Çiftlikte sana kim yardım eder sonra?
Except maybe a watermelon when I was a boy on the farm.
Çocukluğumda çiftlikte karpuz çalmamı saymazsak.
Mother's back on the farm.
Annem çiftlikte.
There's a farm payroll on the 7th. Frank's got three men already.
7'sinde çiftçilere ödeme var.
The stern-faced officers waiting for the kill... and up above a defiant gangster from a simple farm on the flats of Indiana... about to be killed on the highest mountain peak in the United States.
Bir tarafta, her yanı sarmış polisler... Diğer tarafta, Indiana'da yetişmiş ve şu an... Amerika'nın en yüksek dağının zirvesinde ölümü bekleyen asi bir gangster!
You know, they're figuring on taking Ada and me to the poor farm.
Ada'yla beni fakir çiftliğine götürmeyi düşünüyorlar.
I guess it'll be a whole lot better on the poor farm.
Fakir çiftliği çok daha iyi olur herhalde.
" Get off the highway and relax on a farm.
Ana yoldan ayrıl ve bir çiftlikte dinlen.
All we'd like to do now is spend the rest of our days here on this farm.
Artık sadece kalan günlerimizi çiftliğimizde geçirmek istiyoruz.
The road to Montigny for 2km, a small bridge, the stream on the left up to a large farm. Got it.
Montigny yolunda 2 km, küçük bir köprü, soldaki dereden büyük bir çiftliğe.
He grew up on the dirt roads in the gully washes of a farm.
Bir çiftliğin toprak yollarında büyümüştü.
And they might be hiding in that patch of woods on the other side of that farm.
Ve şu çiftliğin öbür tarafındaki ağaçlıkta saklanıyor olabilirler.
Once striving and fruitfull the farm and it's owner Mr Jermans had fallen on evil days.
Bir zamanlar, bereketli çiftliği ile uğraşan Bay Jermans... zor günler geçiriyordu.
Tell them on there is an animal farm to the world!
Onlara artık dünyada bir Hayvan Çiftliği olduğunu duyur.
Sorry. Is there here on your farm a tree in the middle of a field, totally isolated?
Affedersiniz, çiftliğinizde tarlanın ortasında tek başına olan bir ağaç var mı?
She spent the last two summers on your farm in Nova Scotia.
Son iki yazını, senin çiftliğinde geçirdi.
I've been on the point of giving up my career just so I could set up an experimental farm somewhere where I could raise vegetables organically, nature's way.
Organik ve doğal olarak yetişecek bitkiler üretebileceğim, deneysel bir çiftlik için neredeyse kariyerimden vazgeçiyordum.
I don't want to hear... what your grandpappy thought on the old farm in Oklahoma.
Dedenin Oklahoma'da bir eski çiftlikte ne düşündüğünü duymak istemiyorum.
And out on the highway I found out he was an ex-convict, from the Honor Farm, a knifer.
Otoyolda onun sabıkalı biri olduğunu öğrendim. Onur Çiftliğndenmiş, bir bıçakçı.
Your Honour, my bank will honour the offer on the security of his farm.
Sayın yargıç, bankam çiftlik garantisinde teklifi kabul ediyor.
I got a job on a farm, but for the work, to drive a truck it was necessary.
Bir çiftlikte iş buldum. Ama kamyon kullanmam gerekiyordu.
The dead woman had never worked on a farm,
Ölü kadın hiç çiftlikte çalışmamıştı.
The card is on Butlers farm.
Harita Butlers çiftliğinde.
Then the farm's on fire and we all hang on.
O zaman çiftliği yakarız ve herkesi asarız.
We have a beautiful farm there. On the left.
Biz buradayız, küçük bir çiftlik solda da Sinistra.
The story goes that the old lady died calling for help... in the nursery upstairs... while the companion fooled around with a farm hand on the verandah.
Rivayete göre, yaşlı hanım üst kattaki çocuk odasında... yardım çığlıkları ata ata ölürken... refakatçi kız verandada bir ırgatla oynaşmaktaymış.
I quit in March, and I've... been working on the research farm.
Eğitim çiftliğinde çalışıyordum.
And we'll keep on with your pay here at the farm, just like you were topping onions all the while.
Ayrıca, çiftlikte soğan toplamak için aldığınız parayı da almaya devam edeceksiniz.
Sgt. Andrew Martin, the farm boy from Indiana... is the first man to set foot on the moon.
Indiana'dan gelen çiftçi çocuk, Çavuş Andrew Martin,... Ay'a ayak basan ilk insan oldu.
When the war ends, I can farm and manage on my own.
Savaş bitince, çiftçilik yapabilirim. o zaman kendi başımın çaresine bakabilirim.
Could you show me on the map where your farm is?
Çiftliğin yerini haritada gösterebilirmisin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]