Ona перевод на турецкий
323,643 параллельный перевод
I gave her a locket!
Ona madalyon vermiştim!
What, that he couldn't get it up unless I wore his helmet and called him Dark Side?
Neyi, eğer miğferini giyip ona karanlık taraf demezsem şeyini kaldıramadığını mı?
Oh, you want to explain to her why she's crying?
Ona neden ağladığını açıklamak ister misin?
You can't treat her different just'cause she's... a woman.
Ona farklı davranamazsınız, sırf kadın diye.
How could Meemaw give it to him instead of me?
Nine neden ona verdi?
How could anyone give anything to him instead of me?
Neden bana değil ona versin?
I mean, look where you met her, look how you met her, and if that doesn't convince you, look at her.
Onunla nerede ve nasıl tanıştığına baksana bunlar seni ikna etmezse ona bak.
We gotta prove to him that she's a hooker.
- Kızın fahişe olduğunu ona ispatlayacağız.
I'm not paying her.
- Ona para ödemiyorum.
Okay? As soon as you sit down, I'll text her that I have to cancel, at which point she will undoubtedly get up - and walk out of the bar.
Sen yanına oturduğunda ona işim çıktı yazacağım o sırada hiç düşünmeden yerinden kalkıp bardan çıkacak.
- I know. Please don't hate me for saying this, but... are you sure he's worth it?
Bunu söyleyeceğim için benden nefret etme ama ona değeceğinden emin misin?
Why's she still talking to him, what is he saying?
Kız neden hâlâ onunla konuşuyor, ona ne anlatıyor?
They got to him for sure.
Ölü saydı. Ona gittiler görünüşe göre.
- I love Krystal.
- Ona aşığım.
Let me try and get close to her.
Denememe ve ona yaklaşmama izin ver.
We will need her.
Ona ihtiyacımız olacak.
They could put anything in that.
Ona istedikleri şeyi koyabilirler.
He did this to her. Mud.
Bunu ona o yaptı.
I need that.
Ona ihtiyacım var.
We've all got questions for him.
Hepimizin ona sormak istedikleri var.
If that egg is the last chance to save his people, then we have to help him protect it.
Eğer o yumurta insanlarını kurtarması için son şansıysa o zaman onu koruması için ona yardım etmeliyiz.
Is there a spot for him on financial services?
Finansal hizmetlerde ona yer var mı?
What about Lisa Williams?
Ne olmuş ona?
But people just respected him, respected his, uh...
Fakat ona saygı duyulurdu, onun...
At some point, she told me about this guy who used to come around to check on her.
Ona göz kulak olan bir adamdan bahsetti.
If you get to the Oval, Will, you're gonna need the Speaker more than she needs you.
Oval Ofis'e çıkarsan Sözcü'ye, senin ona olduğundan daha çok ihtiyacın olacak.
Hard to find anybody who distrusts or dislikes him.
Ona güvenmeyen, onu sevmeyen birini bulmak zor.
It will happen, as it does for all of us.
Hepimize olduğu gibi ona da olacak.
So I'm trying to help her.
Ben de ona yardım etmeye çalışıyorum.
We don't wanna hit him too hard. There's a risk of kicking him while he's down.
Ona fazla yüklenip düşmüşken bir tekme daha vurmayacağız.
I owe her more than I can possibly fathom.
Ona hayal edemeyeceğim kadar borçluyum.
Tell him that I'm okay.
Ona iyi olduğumu söyle.
You trust her?
Ona güveniyor musun?
You'll tell her how you manipulated the American mood, hmm?
Amerikan halkının ruh hâlini nasıl yönlendirdiğini ona anlatacaksın.
Give him what he wants.
Ona istediğini ver.
You couldn't give him one line?
- Ona bir cümle veremez miydin?
The message sent today wasn't just for him.
Bugün gönderilen mesaj sadece ona değildi.
Well, I've been trying to reach him all day.
Bütün gün ona ulaşmaya çalıştım.
I'll let him know.
Ona söylerim.
If we give him what he wants...
Ona istediğini verirsek...
I gave him my word, Francis.
Ona söz verdim Francis.
He's not needed.
Ona ihtiyaç yok.
Someone looking like him paid the rent.
Ona benzeyen biri kirayı ödedi.
Romero's gonna have to find a place for him to land, and... where that is matters to me.
Romero'nun ona bir yer bulması gerekecek. Neresi olduğu benim için önemli.
Do you call him anything for short?
Ona kısaca nasıl hitap ediyorsun?
What about her?
Ne olmuş ona?
I guarantee you her lawyers tell her to plead the Fifth now, across the board. Most importantly, where it concerns you.
Avukatları, özellikle sana dair konularda ona konuşmama hakkını kullandıracaklar.
Do you trust him?
Ona güveniyor musun?
We'll make him an offer.
Ona bir teklifte bulunuruz.
It'll remind him of his best course of action.
Ona izleyeceği en iyi yolu hatırlatacak.
He offered evidence, but to answer your question,
Kanıtları ona sundu.