One to the head перевод на турецкий
677 параллельный перевод
He's spitting up blood now. He takes one to the head.
Artık kan tükürüyor.
One isn't obliged to wear it on the head like a Flemish hat.
Kimse haleyi bir Flaman şapkası gibi başına geçirmek zorunda değil.
I'm taking him out to see monuments. Might hit him on the head with one.
Heykellerden biriyle kafasına vurmam gerekse bile onu müzelere götürürüm.
She's a born painter and might be an important one, but she must eat and also prefers a roof over her head to being out in the rain and snow.
Doğuştan yetenekli bir ressamdır ve bir gün meşhur olabilir, ama karnını doyurması gerekiyor ve karda yağmurda açıkta kalmamak için bir çatı altında olmak istiyor.
On the first one, tense your muscles from head to toe pull your bellies in hard, yell as loud as you can.
Ilkinde, bastan ayak ucuna kadar bütün kaslarïnï sïk karnïnï içine çek, olabildigince bagïr.
The victim, kneeling, laid his head upon the block... fitted his neck into the small, hollowed-out space... designed to receive it, whereupon the ax descended... severing the head from the torso with one blow... or in unlucky cases, two.
Mahkum, diz çöküp başını kütüğe koyar... boynunu, özel olarak tasarlanmış... bu küçük oyuğa yerleştirir, balta buraya iner... ve kafayı gövdeden tek hamlede, bazı şanssız durumlarda... iki hamlede ayırır.
Now listen, go to the room at the head of the stairs, the one with the two glass panels in the door.
Dinle şimdi, merdivenlerin başındaki odaya, kapıda iki cam panel bulunan odaya git.
Don't try to hit me in the back of the head or I'll run this crate up into one of those hotel lobbies.
Kafama vurmaya kalkma. Yoksa şu külüstürü otel lobilerinden birinin içine sürerim.
One thousand head to take down to the old Mississippi.
Yaşlı Missisipi'ye bin at ulaştı.
The main thing is not to lose one's head, wouldn't you say?
En önemlisi, hayatta kalabilmek, haksız mıyım?
So I'll have one less hot-head to handle when the shooting starts.
Dans başlayınca öfkeli birinin icabına bakmak için.
Because I know a wound to the head will hurt more than one in the tail.
Çünkü kafadaki bir yaranın kıçımdakinden daha çok acıtacağını biliyorum.
And one was in the water, his trousers rolled up, measuring the skeleton preparing to take off the head and the bill.
Paçalarını katlayan bir kişi iskeleti ölçmek için suya girmişti. Başını ve burnunu kesmeye hazırlanıyordu.
I still have a scat on the side of my head to remind me of one of yours.
Yüzümün kenarında hâlâ senin hatalarından birini hatırlatan bir yara izi var.
It'd be great to blast apart Moriyama, Iwabuchi and the head honcho himself in one fell swoop.
Bir patlama harika olurdu Moriyama, Iwabuchi ve başkanın kendisi tek bir hamlede.
Well, Mr. Breckenridge, to pull the 1,000 head of cattle, you need two good point riders, four swing riders, and one man on the tail.
Pekala, bay. Breckenridge'İn götürülecek 1,000 baş sığırı var, Sürüyü idare edebilecek ve koruyacak gözüpek yedi adama,
I can give you the exact dates. Now, it's very difficult to keep all that in one's head so...
Tarihleri kaydettim.
I've got 20 head to one of any other brand on the Mesa Verde.
Mesa Verde'de farklı damgalı 20 baş hayvanım var. Ama ben yakınmıyorum.
It's impossible to cut the head off a moving person in one shot
Hareket hâlinde olan bir insanın kafasını tek bir darbede kesmek imkânsızdır.
But, Your Majesty, the extradition of a criminal is a courtesy due from one crowned head to another.
Ama ekselansları, Bir suçlunun iadesi... bir krallığın diğerine göstermesi gereken saygının ifadesidir.
The bow would've been enough and if I know my etiquette you were entitled to a slight nod of the head from me.
Baş ile selamlamak yeterli olurdu. Resmi görgü kurallarını bildiğim kadarıyla, başını hafifçe öne eğerek, beni selamlamaya hakkın var.
.. but what's to prevent me to get a bullet in the back of my head about one second after I point him to Pardee?
.. ama Pardee'yi bulduğumuzda ensemden bir kurşunla vurulmamı ne engelleyecek?
Touch one hair on his head and you'll answer to Teddy Roosevelt and the United States government!
Saçının bir tek kılına dokunursanız Teddy Roosvelt'e ve Amerikan hükümetine hesap verirsiniz...
The one thing you've got to get into that head of yours is that nobody helps you in this life.
Kafana sokman gereken şu : Bu hayatta kimse insana yardım etmez.
Thy husband is thy lord, thy life... thy keeper, thy head, thy sovereign... one that cares for thee... and for thy maintenance commits his body... to painful labor both by sea and land... to watch the night in storms, the day in cold... while thou liest warm at home, secure and safe.
Kocan senin etendin, hayatın, hamindir, Senin başın, senin hükümdarındır, seni kollayan, koruyan kişidir, senin için karada, denizde her türlü eziyete katlanır. Sen sıcak yuvanda, sağIık ve güven içinde, döşeğinde yatarken, Fırtınalı gecede uyumaz, ayazda nöbet tutar.
That one that you so cleverly spotted, the head on the wall over there, and the one you're about to trip over.
Çok zekice anladığınız gibi, Gerçekten bir kaç tane var. orada duvarda bir baş, ve bir tane de üzerine basmakta olduğunuz.
If I went to one of those fancy restaurants, I'd probably tip the head waiter, the waiter, the busboy, and a hundred bucks goes flying down the drain.
O pahalı restoranlardan birine gitseydim baş garsona, garsona, komiye verdiğim bahşişlerle bir yüzlük uçup gidecekti.
He might just take it into his head one day to pick you up for carrying the wrong kind of drugs.
Kafasına koyarsa, bir gün gelir sizi yanlış tür ilaç bulundurmaktan alır.
In one minute, I'm gonna pinch off your head... and mail it back to the home office.
Bir dakika içerisinde, kafanı koparır çalıştığın ofise geri postalarım.
Mr. Oliver Cavendish of Leicester, who claims to be able to recite the entire bible in one second, whilst being struck on the head with a large ax.
Leicester'den Oliver Cavendish büyük bir baltayla kafasına vurulurken İncil'in tamamını ezbere okuyabildiğini iddia ediyordu.
I want the one with a wooden head... that we fasten to a stick and just run off!
Üzerine binilir ve dörtnal...
Have to hammer it in your head that you not only have one grandson, but there is the farm, too.
Büyükbabanın kafasına sokması lazım, başı belaya girecek sadece torunu değil bir de güzel çiftliği var.
Hello. When Ken is in a really deep sleep like this one, the only way to wake him up is to saw his head off.
Ken böyle derin bir uykudayken onu uyandırmanın tek yolu kafasını kesmektir.
And he finds out he isn't the only one to have turned his head.
Sadece başını çevirmek de değil.
The second one, when he got his head to it, just a touch and it flew in.
İkinci olanı kafasına taktığı zaman, topa dokunuyor ve tamam.
This is a.44 Magnum, the most powerful handgun in the world and would blow your head clean off you've got to ask yourself one question : "Do I feel lucky?"
Ama bu 44 magnum, dünyadaki en güçlü tabanca ve kafanı uçurmaya yeter kendine soracağın bir tek soru var : "Şanslı biri miyim?"
I get to one end of this country, and I bounce off like a rubber ball... and head right back to the other side.
Ülke kazan ben kepçe bir uçtan bir uca dolaştım.
Anybody would scream when receiving a tattoo between the breast and the belly! One feehl an unbearable pain that courses from head to toe!
Göğsünden karnına kadar dövme yaptıran herkes baştan ayağa kadar dayanılmaz acılar yüzünden bağırırdı.
They made you fabulous offers to head one of the largest firms in their empire!
Kocaman firmanı imparatorluklarına katabilmek için sana inanılmaz tekliflerde bulunurlar!
One is going out to the head office in San Francisco and the other to the adjutant general in Washington.
Biri San Francisco'ya şirket merkezine gidecek, diğeri de Washington'a.
And Rome shall sea how easy it is to straighten one's back and hold one's head high when the will is there.
Roma da görecek ki, insan isterse nasıl da kolay dik duruş sergileyebiliyor ve asla başını eğmiyor.
I think it's Magruder because one time he was temporary head of the Committee to Re-Elect, before Mitchell.
Bence Magruder çünkü bir keresinde Mitchell'dan önce Yeniden Seçtirme Komitesi'nin geçici başkanı olmuştu.
One of my teammates, Davis, came up with the idea that we head out to the island.
Takım arkadaşlarımdan biri, Davis... adaya gitme fikrini attı.
So you go to the pope and you tell him if his archbishop puts one foot in England, I'll cut his head off!
Papaya git ve ona de ki bu başpiskopos İngiltere'ye bir adım dahi atarsa kafasını keserim!
One was about Wallace, it was during the time of that election, it was about Wallace, George Wallace, and I said he keeps calling everybody pointy-head... he... he refers to pointy-headed intellectuals.
Esprilerden biri Wallace hakkındaydı ve seçim zamanıydı. Ben de dedim ki George Wallace herkesten sivri diye bahsediyor. Sivri entelektüelleri kastediyordu.
One time she was jumpin up and down on the bed... and she fell off and hit her head on the wall and had to have stitches.
Bir seferinde yatakta zıplıyordu ve... düşüp başını duvara çarptı, dikiş attırmak zorunda kaldık.
I hope I get a chance... to kick every one of'em right in the head... just as they gasp for their last breath.
Umarım herbirini sokakta yatmış... son nefeslerini verirlerken... kafalarından tekmeleme şansım olur.
It's only one of those spells that happens when our poor old head can't get enough circulation and since the heart and kidneys aren't what they used to be it might be better to spend some time in the hospital,
Sadece, zavallı yaşlı kafalarımıza... yeterince kan gitmediğinde olan nöbetler... kalp ve böbrekler görevini yapmadığında olur. Bir süre hastanede yatsa daha iyi olacak.
One of the plates shifted and he was too close to it... and it hacked his head off and the blood just squirted like this.
Levhalardan biri kaymış ve adam çok yakında olduğu için kafası kopmuş ve kan şu şekilde fışkırmış.
Two guys were trying to roll me, and she comes up... and hits one over the head with a bottle... and the other one, she just kicked in that spot where it hurts most.
İki herif bana bulaşıyordu ve o geldi birinin kafasına bir şişe viski geçirip ötekinin de en hassas yerine vurdu.
That's one way North American birds know which way to go when they head south for the winter.
Kuzey Amerika kuşlarının, kış için güneye göçerken ne tarafa gideceklerini bilme yollarından birisi budur.
one to go 61
the headmaster 20
the headmistress 18
the head 74
one thing at a time 106
one time 516
one thing led to another 80
one thing 290
one thing leads to another 21
one thing i do know 17
the headmaster 20
the headmistress 18
the head 74
one thing at a time 106
one time 516
one thing led to another 80
one thing 290
one thing leads to another 21
one thing i do know 17