Onside перевод на турецкий
39 параллельный перевод
The Fosters were planning the Goldrush Park development, and they wanted someone from the Council onside.
Foster'lar Goldrush Park işini planlıyorlardı ve Konseyde onlardan taraf birini istediler.
Onside kick moves through the air.
Serbest sahada top havada... 40 çizgisine iniyor.
They stay onside the blue line. Jesse Hall with it, trying to come down the slot.
Mavi çizgiyi geçiyorlar Jesse Hall boşluk arıyor
You've got time, if you make it, to go for an onside kick.
Ofsayt vuruşunu başarırsan vakit kazanırsın.
Then they have to hope for the onside kick and a touchdown to tie the game.
Guzel bir acilis yapmalari lazin ondan sonrada touchdown. Oyun ancak oyle beraberlik oluyor.
Everybody in the stadium knows that an onside kick is coming with 55 seconds left on the clock.
Stattaki herkes şimdi on metrelik bir atış yapacaklarını biliyor. Maçın bitimine 55 saniye kaldı.
Offside, onside.
Ofsayt, ofsayt değil.
- Offside, onside.
- Ofsayt, ofsayt değil.
This was the only way we could know that you'd be onside.
Bizim tarafımızda olmanı bilmemizin tek yolu buydu.
D can prevent kicking game onside and kickoff.
D ofsaytı engelleyip başlama vuruşunu yapıyor.
I need you to rally your supporters, find out who's onside and who you can trust.
Destekçilerini toplamanı istiyorum, kim senden yana, kime güvenebilirsin öğren.
Coach Taylor's gotta be thinking about an onside kick.
Koç Taylor ofsayt olmayacak bir vuruşu düşünmeli.
It is onside.
Ofsayt değil.
Down by 5 and the Panthers are gonna have to try an onside kick.
5 sayı gerideyiz ve Pantherlar ofsayt olmayan bir vuruş denemeli.
Can we bank on her staying onside?
Bizim tarafımızda kalacağına güvenebilir miyiz?
I saw an opportunity to get Bakhshi onside and deal with a residual problem. Is that what she was?
Bakhshi'yi bizim tarafımıza çekme ve bakiye problemi çözme fırsatı olarak gördüm.
Gainey's started with an onside kick!
Gainey içerden bir vuruşla başladı.
I need everybody onside, is that understood?
Herkese bu tarafta ihtiyacım var, anlaşıldı mı?
Who knows, we need to keep them onside, temporarily.
Kim bilir, geçici olarak onlarla işbirliği yapmamız gerekiyor.
If we can get him onside, then maybe you can keep your pathetic nookie lessons going.
Onu kendi tarafımıza çekersek, acınası fikfik derslerine devam edebilirsin. Peki...
Mark, you've got to get the shit-munchers onside.
Mark, o bok yiyicileri oyun dışı etmelisin.
MARK : Got to get Dobby back onside.
- Dobby'i tekrar etkilemeliyim.
- Get onside!
- İçeri ver!
You've got most of the jury onside.
Jürinin çoğu senden yana.
It is vital that we get China onside.
Çin'i kendi tarafımıza çekmemiz çok önemli.
I knew you were good but getting the army onside?
İyi insanlar olduğunuzu biliyorum. Ama orduyu işin içine sokmak mı?
"Because I know I can get him onside."
Çünkü onu tarafimiza çekebilirim " dedim.
- Onside!
- Kenardan!
No, it's an onside kick.
Hayır, saha kenarı atışı.
A perfectly executed onside kick with 12 seconds left in the half.
İlk yarının bitmesine 12 saniye kala müthiş bir kenar atışı.
I need something convincing to get them onside.
Onları içeri tıkmak için ikna edici bir şeyler lazım.
~ A lot of work to get her onside.
- Onu tarafımıza almamız için çok çalışmamız gerekecek.
I got the boy onside and the mother's gonna keep quiet to protect him.
Çocuk onların tarafından çıktı. Annesi de onu korumak için sesini çıkarmayacak.
How'd you get him onside?
Çocuğun onların tarafında olduğunu nereden anladın?
There's one more crew member you'll have to get onside for that to happen.
Bunun olması için onay vermesi gereken bir ekip üyesi daha var.
He's been gunning for me since day one and now that he's got Two onside, he can finally do it.
İlk günümden beri benim için vuruyor ve şimdi İki o tarafta ve sonunda işini bitirebilir.
Oh, and er, thanks for getting Brandon back onside.
- Brandon'u tekrar forvete aldığın için sağol.
Up until that night, Robert had done an amazing job... staying close to Susan... keeping her onside -
O geceye kadar, Robert mükemmel bir iş çıkardı. Susan'a yakın duruyordu, onu saklıyordu.
Kukui lines up for the onside kick.
Kukui yan vuruş kullanıyor.