Ordained перевод на турецкий
293 параллельный перевод
It Looks Like Marc's Been Ordained
Günışığı Kilisesi Papazlığı Marc St James
You're Ordained, Not Magical.
Şunu keser misin?
For the protection of us, thy servants thou hast ordained that all such intruders shall forfeit their lives.
Bizi korumak için, biz hizmetkârlarına buyurduğun gibi bütün davetsiz misafirler hayatlarını kaybedecek.
Their conqueror ordained himself a god, dwelt in a temple on an island, which he declared taboo, and interpreted his will to the people through a cohort whom he named the High Priest.
Fatihleri kendini bir tanrı olarak takdir etmiş yasak olarak ilan ettiği bir adadaki tapınakta ikamet etmiş dileklerini ise insanlara Başrahip adını verdiği bir destekçisi aracılığıyla tercüme etmiş.
Nor did I see Villette again, until the day Michael was ordained.
Michael papazlık rütbesini alana kadar Villette'i de görmedim.
And I have been ordained to root out sin, offer repentance to all who will listen.
Bense günahın kökünü kazımak, insanlara tövbe etme imkanı sağlamakla görevliyim.
Oh, I reckon it was just ordained that way, Brother Spoon.
Belki de Tanrı böyle buyurmuştur, Birader Spoon.
He's not an ordained priest.
Öyle bir yetkisi yok.
This may sound fanciful to you, but somehow it was ordained, predestined that we should meet, that we should love each other.
Bu sana hayal gibi gelebilir, fakat sanki alnımıza yazılmıştı, önceden belirlenmişti : Tanışıp, birbirimizi seveceğimiz.
Though it takes years of earthly time, I shall reenter the tomb and find the instrument of your revenge as ordained by your servants 4000 years ago.
Dünya zamanıyla yıllar sürse de, mezara yeniden gireceğim... ... ve senin intikam aracını bulacağım. 4000 yıl önce hizmetkarların tarafından söylendiği gibi.
Uh, you see, the semester I was to be ordained...
Yani papazlık rütbesinin verileceği sömestr- -
- Are you ordained? - What?
- Size papazlık payesi verildi mi?
Man must accept what is ordained.
İnsan zorunlulukları kabul etmelidir.
When I was ordained, how I prayed.
Papaz olarak atanmak için dua etmiştim.
When I was ordained, I was as innocent as a babe.
Papazlığa ilk başladığımda bir bebek kadar masumdum.
It's a miracle, ordained by heaven.
Bu cennetten gelen bir muzice.
You're a deacon, you can be ordained priest and consecrated Archbishop the next day.
Papaz yamağısın. Papazlık rütbesi alabilirsin. Ve sonraki gün de piskopos olarak takdir edilebilirsin.
You took that matter out of my hands when you had me ordained.
Beni papaz yaptığın zaman... bunu yapma şansımı ellerimden çekip aldın.
Miss Fellowes, are you aware you are speaking to an ordained clergyman?
Bayan Fellowes, papazlık rütbesi almış biriyle konuştuğunuzun farkında mısınız?
I have been inactive in the church for all but one year..... since I was ordained a minister of the church.
Kilise vaizi olarak atandığımdan beri bir yıl hariç kilisede aktif olmadım.
You know and I know that I am a regularly ordained minister of the gospel.
İkimiz de biliyoruz ki ben daimi olarak atanmış bir İncil vaiziyim.
Tell no man, rather go and show yourself to the priest and offer the gift which Moses ordained to make the truth be known to them.
Sakın kimseye bir şey söyleme! Git, kahine görün ve temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu adağı sun.
They say even chance meetings are ordained by the bonds of fate.
Derlerki iki insanın buluşması kaderin bir cilvesi sonucu olur.
Dearly beloved, forasmuch as marriage is a holy estate, ordained by God, to be held in honour by all...
Sevgili gençler, evlilik, herkes tarafından değerli olan, Tanrının bizlere verdiği kutsal bir arazidir,...
I was ordained in each...
Hepsinde yetkili kılındım...
- That ws ordained by the Great Tyrant.
- Bunu Yüce Hükümdar ayarladı.
The English are not ordained by fate to be our enemies.
İngilizlerin düşmanımız olması kaderin bir cilvesi değil.
His father was an ordained priest.
Babası bir papazdı.
Now... marriage is a sacrament ordained by God.
Bak şimdi, evlilik Tanrı'nın buyurduğu kutsal bir kurumdur. Bu da demektir ki, nikah kıyıldı mı beni de, seni de, Charles'ı da aşar. İkinizden biri ölene dek geçerliliğini korur.
God ordained it for three reasons.
Tanrı bunu üç sebeple buyurmuş.
It seems it was not ordained that you should have all the comforts of life.
Ne yapalım rahat yüzü görmek alın yazında yokmuş demek ki.
No one who is not ordained, can give communion The priest has explained this.
Papazlıkla görevlendirilmemiş hiç kimse komünyon dağıtamaz. Bu sana açıklanmıştı.
and nowhere in the scriptures does it say that Jesus Christ was ordained a priest.
Ve kitabın hiçbir yerinde Yüce İsa'nın bir papaz görevlendirdiği yazmıyor.
With those sermons, it's a wonder you're still ordained.
Bu vaazlarla hala papazlık yapman şaşılacak şey. - Yoksa sen?
God moves in mysterious ways, my dear secretary, and he has ordained on this occasion that I move forward.
Tanrı'nın gizemli işine kulun aklı yetmez, sevgili sekreterim, bu olayda ise, benim ileri çıkmamı emretti.
" Duly considering the causes for which matrimony was ordained.
" Evliliğin bize neden buyurulduğunu iyice anlamalıyız.
"... it was ordained for the procreation of children to be brought up...
" soyumuzun devamı çocukların, Tanrı korkusu ve sevgisiyle...
"... it was ordained for a remedy against sin, and to avoid fornication. "
"günaha karşı bir çare olarak ve zinadan sakınmak için buyurulmuştur."
Defiance of this Committee, duly elected and ordained by the people, will not be tolerated.
Halkın oylarıyla seçilmiş bu komiteye saygısızlık asla hoş görülemez.
And ordained by the people cannot be tolerated.
Komiteye karşı itaatsizlik mazur görülemez. - Quilla June.
Now that fate has ordained me to be inactive,
Kader beni aylaklıkla mahkum etmişti.
I cannot call it ordained of God!
Buna Tanrının emri diyemem!
They're of particular importance when a priest is ordained.
Bu otlar rahip ve rahibe atamada da önem taşıyor.
It is ordained that these men shall no longer be addressed by word, and no longer given water to fill their wells.
Bu adamlara konuşacak söz kuyularını dolduracak su vermemek mukadder kılınmıştır.
A meeting ordained by fate.
Takdiri ilahi bir buluşma.
I'm here to finish my studies and in two years, I'll be ordained as a priest.
Çalışmalarımı bitirmek için buradayım ve iki yıl içinde, papaz olarak atanacağım.
Kepler was not to be ordained after Tübingen.
Kepler Tübingen'den sonra papaz olamazdı.
Yes, I was ordained here as well.
Evet, aynı zamanda burada papazlığa tayin edildim.
Tell him : "Grigory says God has ordained it."
Ona, "Grigori, bunun Tanrı'nın emri olduğunu söylüyor" dersin.
You want to arrange the world to your liking, and not as it was ordained by God.
Dünyayı keyfine göre düzenlemek istiyorsun Tanrı'nın takdirine göre değil.
Steve is being ordained.
- Kiliseye.