Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ O ] / Ostensibly

Ostensibly перевод на турецкий

73 параллельный перевод
" after which she was ostensibly going out of town.
"... yemekten sonra da, görünüşe göre şehir dışına çıkacaktı. "
" ostensibly on their way to work.
" hiç şüphe duymadı.
Ostensibly... ostensibly free.
- Sözde özgür olacaksınız.
You will see on page seven... that in 1959... Mundt was posted to London... ostensibly as a member of the East German Steel Mission.
Yedinci sayfada, Mundt'un 1959 yılında görünürde Doğu Alman Çelik Operasyonu'nun bir parçası olarak Londra'ya gönderildiğini göreceksiniz.
Ostensibly, he is a member of the Algerian Trade Delegation.
Görünüşte, Cezayir Ticaret Heyeti'nin bir üyesi.
Lieutenant, the Enterprise received two messages, ostensibly from Cestus III.
Teğmen, Enterprise'a iki mesaj geldi ve görünüşe bakılırsa Cestus III'den -
" " after which she was ostensibly going out of town.
"... yemekten sonra da, görünüşe göre şehir dışına çıkacaktı. "
Proust's novel ostensibly tells Of the irrevocability of time lost The forfeiture of innocence through experience
Proust'un romanı kaybedilen zamanın geri alınamazlığını masumiyetin tecrübeyle yitirilmesini tekrar kazanılan zamanın ekstra zaman değerlerini anlatır.
Ostensibly those weapons that shoot the fastest and the farthest and kill more for less.
En hızlı ve en ileri ateş eden silahları ve en çok öldüren silahları tercih ederler.
I twisted my lip for the aid of a piece of flesh colored plaster and then with a dark wig and appropriate clothing took my position in the busiest part of the metropolis, ostensibly as a match-seller but, yes, really as a beggar.
Dudağımı bir parça yarabandı yardımıyla büktüm ve sonra siyah bir perukla ve uygun kıyafetlerle metropolün en kalabalık yerinde pozisyonumu aldım, görünüşe uygun fakat, evet, aslında bir dilenci.
Funny, The girl sensed the falsity of that ostensibly catholic reasoning straight
O kızın, Katolikliğe bağlı sebebi o kadar kolay görmesi gerçekten ilginç oldu.
Ostensibly.
Görünürde öyle.
The girls and I had a pajama party the other night ostensibly to cheer me up after my breakup with you.
Önceki gece kızlarla pijama partisi vermiştik ayrılığımız yüzünden beni neşelendirmeye çalışıyorlardı.
Ostensibly, the one to whom it was born.
Görünürde, doğduğu kişiye ait.
Ostensibly, yeah.
Görünüşe göre öyle.
These, ostensibly... are the legendary... cities of gold... containing the Mayan treasure... which the Spanish conquistadors... so desperately had sought.
Buradan bakıldığında... efsanevi... altın şehri... Maya hazinesini ele geçirmek için... İspanyol fatihleri...
Kennedy put a trade embargo on Cuba, ostensibly halting the shipment of Cuban manufactured Sansabelt Slacks, very popular at the time.
Kennedy Küba'ya ticari ambargo koyarak zamanında hayli popüler olan Küba üretimi Sansabelt Pantalonların nakliyesini büyük ölçüde engelledi.
They were squeezing the toothpaste out of my tube... ostensibly looking for a computer or whatever they were looking for.
Diş fırçamı içinde bilgisayar olmadığını bile bile klozete sıktılar ya da aradıkları her neyse...
Well, the subject was ostensibly about you.
Görünüşte konu sendin.
I think what he means is the wick is the centre of the candle, and ostensibly a great leader, like yourself, is essential to the... whole ball of wax.
Sanırım anlattığı şey şu, fitil, mumun merkezinde yer alıyor ve görünüşteki lideri temsil ediyor, sizin gibi, ve bu, mum kütlesinin... temeli.
It's about vampires, ostensibly.
Vampirler hakkında, sözde ama işin aslı
I'm going to set up the meeting in Panama, ostensibly between Irina and Sloane.
Panama'da bir buluşma ayarlayacağım. Sadece Irina ve Sloane olacak.
Ostensibly it goes to expenses, but... mostly it just goes into their pockets.
- Görünürde harcamalar içindir. Ama genelde ceplerine girer. Dex bunu yapmayı reddediyordu.
But now, this ostensibly democratic power was going to be held by those who once censored, executed and slaughtered.
Oysa şimdi, görünüşte demokratik olan bu güç, bir zamanlar sansür uygulayanların, infazcıların ve boğaz kesenlerin elinde olacaktı.
He would schedule lunches, meetings, ostensibly about business... only to pursue his romantic interests.
Sürekli görünürde iş hakkında olan ama tek amacı bana olan ilgisini... yansıtmak olan öğle yemekleri ve toplantılar organize etmeye başladı.
Back when I was doing Swamp Thing, which was ostensibly a horror comic, I found that it wasn't really effective to just sort of swamp the readers in horror every issue.
Görünürde bir korku çizgi roman olan Swamp Thing'i yaptığım dönemde okuyucuları her sayıda korku batağına atmanın o kadar da etkili olmadığını fark ettim.
And in your case, you ostensibly combine both criteria.
Ve sizin davanızda, görünüşte her iki kriteride kapsamaktadır.
- Ostensibly into a more evolved, less aggressive being.
- İnsanlar daha gelişmiş ve daha az saldırgan olacak.
WWF's strategy here is to use anti-poaching patrols ostensibly to protect one species.
WWF'nin buradaki stratejisi, kaçak avlanmayı önleyici devriyeler kullanmaktı, görünüşte tek bir türü korumak için.
Ostensibly, I just stopped by to see how you were doing with Marty.
Görünüşte, ben sadece Marty'le neler yaptığınızı görmek için uğradım.
Ostensibly you.
Bu, size kaldığı anlamına da geliyor!
Ostensibly, to all intents and purposes, Simon Elder is serving Patrick In some sort of all-encompassing advisory capacity,
Görünüşte, Simon Elder'ın tüm amaç ve arzusu Patrick'e bütün danışmanlık hizmetini sunmak.
Ostensibly, this time for her to use against the Ancients.
Görünen o ki, bu sefer Adria silahı Eskilere karşı kullanacak.
Your Majesty should know that, His Grace, the Duke of Norfolk, having caught the sweat asked to be allowed back to London, ostensibly to see a doctor.
Bilmelisiniz ki, Norfolk Dükü vebaya yakalandı ve Londra'ya dönüp doktora görünmek için izin istiyor.
Ostensibly, turning Mars into a giant gas station.
Görünüşte, Mars'ı dev bir benzin istasyonuna dönüştürebilir.
The tasks were compartmentalised, ostensibly for security purposes.
Testler güvenlik nedeniyle bölümlere ayrılmıştı.
Ostensibly, we're gonna stop her from ung paper napkins, but still...
Görünüşte onun kağıt peçete almasına engel olacağız, ama gene de...
Also, if we got a divorce, she would get half of my money making me ostensibly poor yet still paying her to just get pounded by other dudes.
Ayrıca, Sofia ve ben ayrılsaydık, o paramın yarısını alarak beni fakir bırakır ve yine de o başka erkeklerle gezsin diye ona para öderim.
As of this moment you're officially hired by The Factory - an elite espionage cell ostensibly unacknowledged by the U.S. government and staffed by unofficial covert operatives.
Şu andan itibaren çalışanları resmi olmayan ve varlığı Amerikan hükümeti tarafından kabul edilmemiş özel bir ajan ünitesi olan Şirket tarafından resmi olarak işe alındın.
Ostensibly from Madame de Rushbridger. When on my one and only visit to the sanitorium with Sir Charles I had never even mentioned my name.
Ama ben o sanatoryuma bir kez ve Sir Charles'la gitmiştim ve orada adımı kesinlikle söylememiştim.
The little black book Sebastian Renner ostensibly possessed.
Görünürde küçük kara kitabın sahibi Sebastian Renner'dı.
Nayak was ostensibly treating these patients As part of a clinical trial for sleep disorders.
Nayak hastaları, uyku sorunları araştırması için kullanıyormuş.
Oh, that just shows the first wave is ostensibly complete.
İlk dalganın görünürde tamamlandığını gösteriyor.
To go to the house and ostensibly teach him sign language.
Eve git ve ona işaret dilini öğret.
I was ostensibly conscious but I was no less...
Görünürde bilincindeydim fakat... farkında değil gibiydim.
That he was kicked out for his story, ostensibly.
"Görünüşte" makaleleri için sınırdışı edilmiş.
Ostensibly, we own this district.
Göründüğü gibi bu bölge bize ait.
She's a dutiful wife- - ostensibly heterosexual- - trapped in a frigid and deceitful relationship for years, until she's convinced to try switch-hitting by a professional whose own flexible sexuality is in itself probably just a grab bag of predilections.
Sorumluluk sahibi bir eş- - Görünürde heteroseksüel- - Yıllarca yalan üzerine kurulu, soğuk bir ilişkide kapana kısılmış, Ta ki biri gelip içindeki esnek cinsel tercihlerini profesyonelce yönlendirerek onunla birlikte hareket etmesini sağlayana kadar.
Ostensibly, it was written by Salinger, about the Allies coming into Paris.
Salinger'ın el yazısıydı. Konusu da Müttefiklerin Paris'e varışıydı.
Okay, so Glenn gets out of bed to confront the killer, who ostensibly has the trophy, and whack, right?
Tamam, Glenn, elinde kupayla yaklaşan katile karşı koymak için yataktan kalktı ve kafasına darbeyi yedi, değil mi?
Ostensibly.
Sözde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]