Overdue перевод на турецкий
825 параллельный перевод
This mind would have laid waste to our whole rotten world, which is long overdue for destruction.
Bu zeka çürümüş, yok oluş vakti çoktan geçmiş dünyamızı tümden yok edebilirdi.
This will be as real as it is overdue.
Ne kadar gecikse de gerçekler.
You're two hours overdue at the station.
Karakola gitmekte iki saat geciktin.
Your bill here at the hotel, being overdue... amounts to 6,356 francs.
Burada oteldeki hesabınız çok birikti. Toplam 6356 frank.
It's overdue.
Süresi geçti.
The patrol's six hours overdue.
Keşif kolu çıkalı altı saat oldu, gecikti.
No, no, no, I'm overdue.
Yo, yo, yo, yo.
We're overdue for a nice, juicy homicide.
Şöyle kanlı güzel bir cinayet bekliyoruz.
She's overdue and may be damaged.
Geç kaldı ve hasar görmüş olabilir.
It's overdue, men.
Hadi bakalım.
We heard the stage was overdue.
Arabanın geciktiğini duymuştuk.
My husband is overdue.
Kocam çoktandır ortalarda yok.
I'm overdue right now, as matter of fact
- Aslında bakılırsa geç bile kaldım.
- He's long overdue.
- Şimdiye kadar gelmeliydi.
Like Gus said, the snow's overdue.
Gus'in dedigi gibi, kar yeterince gecikti.
You won't be overdue.
Günü geçmeyecek.
The 12th Corps needs a fighting general, and your star is overdue.
12nci orduya savaşçı bir general lazım ve senin yıldızın da gecikmiş durumda.
I'm overdue now.
Artık benden geçti.
Stop pressing your luck, you're overdue.
Şansınızı zorlamayı kesmelisiniz.
Take it easy, boy. I've got me somethin to say. It's about 30 years overdue.
Sakin ol, evlat. 30 yıl gecikmiş bir şey hakkında söyleyeceğim şeyler var.
Nothing on overdue taxes, no seizure, never bring a lawsuit.
Gecikme faizi yok. Haciz yok. Dava açmak yok.
He's about a month overdue.
Bir aydır haber alamadık.
It could be due to changes in the placenta, since you were so long overdue.
Doğumun çok geciktiğinden plasentadaki değişikliklerden dolayı olabilir.
THERE'LL BE A SUPPLY SHIP COMING IN SOON, I THINK. THEY'RE EITHER DUE OR OVERDUE.
Geçen bütün o günler, aylar ve yıllar farksız birbirinden.
Pinkerton's overdue. Three minutes overdue.
Pinkerton şu anda üç dakika gecikmiş bulunuyor.
When you've done that, you can take a richly deserved leave and a long-overdue promotion.
Bunu başardığın zaman, hak ettiğin izne çıkar ve gecikmiş terfini alırsın.
Like I told you, my husband's overdue coming home now.
Sana söylediğim gibi, birazdan eve gelmek üzeredir.
We're overdue as of right now.
Şu an itibarıyla gecikmiş durumdayız.
They're overdue.
Geç gelecekler.
Well, it's two years overdue now and all their crops are ruined.
İki yıldır yağmur yağmadığı için ürünleri mahvolmuş.
"You haven't done any lately, and you're overdue." I'm sorry I got here too late.
"Ama son zamanlarda yapmadın ve geciktin." Geç kaldığım için üzgünüm.
We're overdue for our talk, aren't we?
Konuşmamızı yapmamız gerekiyordu, öyle değil mi?
Your check-in was overdue...
Rapor vermekte geciktiniz.
My patrol is overdue.
Devriyelerimi arttırdım.
I'm more concerned with an overdue patrol... than I am with a single gunfighter sleeping in the stables!
Ahırda uyuyan tek başına bir silahşörden daha çok... uzun zamandır dışarıda olan devriyeleri düşünüyorum!
Come, we are already overdue.
Gel haydi, geç bile kaldık.
The captain and first officer are overdue and missing on the surface of Eminiar Vll.
Kaptan ve İkinci kaptan Eminiar VII yüzeyinde kayboldular.
- Then it's long overdue.
- Fazla gecikmiş.
Our check-in signal is one hour 12 minutes overdue.
Kayıt işaretimiz bir saat, 12 dakika gecikti.
A shuttlecraft bearing the captain, the first officer, Chief Surgeon McCoy and Assistant Commissioner Hedford is now overdue for rendezvous.
Kaptan, ikinci kaptan, Baş Hekim McCoy ve Yardımcı Delege Hedford'ı taşıyan bir uzay mekiği randevuya geç kaldı.
It's long overdue, sir.
Çok gecikmiş, efendim.
We were becoming concerned, captain. You were a bit overdue.
Kaptan, endişelenmeye başlamıştık.
Is he much overdue?
Çok mu geç kalmış?
Those we have are tired, strained... and all overdue for relief.
Elimizdeki pilotlar nöbet değişimi geçtiği için yorgun ve gergin.
Well, I'm overdue out of here.
Ben de burada risk altındayım.
Overdue?
- Süresi mi geçti?
Five minutes overdue? !
Beş dakika mı geçti?
It's overdue.
- Gecikti.
And we shall talk of things long overdue.
Çok geç kalmış konuları konuşmalıyız.
And, in my opinion, it is long overdue.
Kanımca, çok geç bile kalındı.
The captain is overdue.
Kaptan gecikti.