Paces перевод на турецкий
470 параллельный перевод
I can drive a nail at 30 paces. Yeah.
30 adımdan bir çiviyi çakabilirim.
March 12 paces. I will count three and you will then be at liberty to kill each other.
Üçe kadar sayacağım ve o zaman ateş etmek serbest.
Now, gentlemen, when I say go, march 12 paces... and turn to face your opponent.
Baylar, "başla" dediğimde 12 adım yürüyecek ve yüzünüzü hasmınıza döneceksiniz.
We stand back to back, take six paces and turn and fire.
Sırt sırta duracağız, altı adım atıp, geri dönüp ateş edeceğiz.
A blonde in Syracuse put me through the same paces.
Syracuse'da bir sarışın da bana aynı şeyleri yaşatmıştı.
- He can hit a dime at 30 paces.
30 adımdan bir zarı vurabilir.
Another 20 paces!
20 adım daha ileri!
The guns are stacked together, full 40 paces nearer to the gate than what they are.
Birazcığını tadabilsem. Tüfekler çatılmış durumda, Kapıya yakın duruyor, daha bunlar neki?
You will note the shot fired at 20 paces carries a clean hole.
Dikkatinizi çekmek isterim ki 20 adımdan yapılan bir atış temiz bir delik bırakır.
Gentlemen, that shot was fired by some other in the crowd, someone else standing many paces away.
Beyler, bu ateş kalabalıktaki bazı kişiler tarafından açıldı. kalabalıktan biraz daha uzakta duran kişilerce.
Two paces forward. March!
İki adım ileri, marş!
"Three paces behind," she said.
"Üç adım gerimden gel" derdi.
He was never again able to do more than drag himself a few paces from this bed.
Bu yataktan dışarı birkaç adım sürüklenmekten başka bir şey yapamadı.
When I count three, you walk five paces, then you turn and defend yourselves.
Üç deyince, beş adım yürüyüp arkanızı dönecek, kendinizi savunacaksınız.
- Bear to larboard, due northeast to foot of White Crag, 10 paces east...
"Buradan da sol tarafa doğru,... White Crag'in kuzeydoğusundan, doğuya doğru 10 adım."
Take 30 paces from the front of the wagon.
Arabanın önünden 30 adım at.
Stepped back two paces, nodded twice. - You realize what this means, of course.
İki adım geri çekildi ve ikinci kez baktı.
Forty paces west of Blindman's Bluff.
Kör adam Tepesi'nin kırk adım batısına.
But one's all you need if you can use it after 15 paces.
Ama kullanabiliyorsan bir tane yeter,... 15 adımdan sonra.
But go ten paces beyond where I stopped and you're in the bush, the living jungle, where no man has a name and the only law is to stay alive, even if you live like a beast.
Ama durduğum yerden on adım at, ormandır. Yaşayan bir orman, hiç kimsenin adının olmadığı, hayatta kalmanın tek yolunun canavar gibi yaşamak olduğu yer.
Eight paces from this point towards the vineyard.
Bu noktadan üzüm bağına sekiz adım.
But when she got off, she walked a few paces, where a gentleman was waiting, obviously by appointment, although, of course, he pretended it was a surprise meeting.
Otobüsten indiğinde biraz yürüdü... ve muhtemelen önceden konuştuğu bir beyle buluştu. Tabii karşılaşmışlar gibi yaptı.
Now, the next round will be 40 paces.
Diğer tur atışlar 40 adımdan yapılacak.
" The knight had not gone more than a dozen paces...
" Şövalye biraz yürümüştü ki...
Back to back, 10 paces, turn and fire.
Arka arkaya verin. On adım. dönün ve ateş edin.
Here are the conditions you will demand. Distance, 20 paces.
Beyler, şartlarım şunlar mesafe 20 adım.
20 paces is a sure hit.
20 adımda hedef kesinlikle vurulur.
We'll give the opponent the first shot, but at 30 paces.
Hasmımıza ilk atış hakkı veriyoruz ama 30 adım istiyoruz.
The Baron has first shot and demands 20 paces only.
İlk atışı Baron yapacak ve istediği mesafe sadece 20 adım.
You've never been within ten paces of a girl
Sen hiç bir kıza on adımdan daha yakın olmadın.
She'll show her paces with training.
Eğitimle iyi bir asker olabilir.
Sentries were posted every ten paces.
On adımda bir nöbetçi dikildi.
When I begin to count, you will each take ten paces.
Saymaya başladığım zaman her biriniz on adım atacaksınız.
Between here and that old car outside are 25 paces.
Burayla dışarıdaki arabanın arası 25 adım.
Five is 30 paces from there, due north, in a stunted palm.
Beşincisi oradan kuzeye otuz adım ötede bodur palmiyenin altında.
Ten paces.
On adım.
Mine's not bad. but I wouldn't march 1 0 paces from here.
Buradan yolun 10 adımmış gibi yürüyüp gideceğinizi mi sanıyorsunuz?
Remainder, three paces forward, march!
Geri kalanlar, üç adım ileri, marş!
Cavalry, fall in 20 paces in front of me.
Süvariler, 20 adιm önümde hizaya girin.
Fall them in with the artillery, 20 paces in front of me!
Toplarla birlikte 20 adιm önümde hizaya girsinler!
I think that David thinks a woman should follow three paces behind with slippers.
Sanırım David bir kadının 3 adım geriden gelmesi gerektiğini düşünüyor.
Well, sir, they stepped off the ten paces,
Herneyse, on adım uzaklaştılar.
I send my men 50 paces and bluey!
Adamlarımı 50 adım gönderirim ve hurra!
'22 paces from the north corner of the building...'.. plant your plastic explosive. 'Insert the igniter.
Binanın kuzey köşesinden 22 adım ilerideki pencereye patlayıcıyı yerleştirecek ve ateşleyiciyi ayarlayacaktım.
You mean one of those games where they count off paces?
Hani şu adım atarak oynanan oyunlardan birini mi yani?
You know, if Scott Mary should stay paralyzed, there's lots of folks gonna think, he was able to light a match at ten paces distance.
Biliyor musunuz, eğer Scott Mary sakat kalmazsa,... bir çok kişiye göre, 10 adım uzaklıktan bir kibriti bile yakabilir.
Chief running elk, him kill buffalo with bare hands Run thousand paces while the sun is high
Reis Koşan Geyik, çıplak elle manda öldürmek güneş tepedeyken bin adım koşmak.
We'd stop about 20 paces. We'd get out, we'd shake hands... then we'd button up and do battle, just the two of us.
Yirmi adım kala durup el sıkışırdık sonra ayrılıp teke tek savaşırdık.
General Lambert will retire a hundred paces.
General Lambert yüz adım geri çekilsin.
The army will retire a hundred paces.
Ordu yüz adım geri çekilsin.
My cabin is only a few paces away.
Evim bir kaç adım ötede.