Papers перевод на турецкий
12,641 параллельный перевод
I brought these papers like you asked.
İstediğiniz belgeleri aldım.
This is her sonogram and some papers... medical papers I had.
Bunlar da verdikleri sağlık belgeleri.
Sign the papers tomorrow, and then it's official.
Yarın kağıtlar imzalandı mı resmî de olacak.
Well, I had to drop off Pat's notarized copy - of the divorce papers.
Pat'in noter onaylı boşanma belgelerini bırakmak zorundaydım.
She refused to sign the final adoption papers.
Evlatlık verme evrakını imzalamayı reddetmiş.
"If I have to serve you papers, I'm coming for something, and it's going to mean someone in your organization is going to go to jail."
"Evrak getirmem gerekiyorsa, öyle bir evrakla geleceğim ki kurumunuzdaki birileri hapse girecek" dedi.
But his mother signed the papers when she dumped him into foster care.
Ama annesi onu koruyucu aileye verdiğinde imzaladığı kağıtlar var.
Because she's a bitch, she made all of Paris to have good papers, Here it is the truth...
Sürtük olduğu için öyle dedim, iyi bir yorum için yapmayacağı yoktur!
Clearing papers doesn't teach you everything.
Kağıt üzerinde başarılı olup diploma almak herşey değil.
Then draw up those papers, because I'm letting Evan know it's over.
O zaman su kagıtları hallet, cunku ben Evan'a bittigni soylemeye gidiyorur.
Did he file those papers?
Kagıtları gonderdi mi?
And I also told you that it proves they committed a crime, but she can't say that, which means all Donna stole was a meaningless stack of papers, and without actual damages- -
Aynı zamanda bir suc islediklerine kanıt oldugunu soyledim, fakat bunu soyleyemez, bu da Donna'nın tek caldıgının ise yaramaz kagıt parcaları oldugunu gosterir, ve gercek zarar olmadan- -
Uh, you know what, I'm working on our divorce papers.
Boşanma evraklarıyla uğraşıyorum.
Have you signed the divorce papers yet?
Boşanma evraklarını imzaladın mı?
He'll be trying to leave the country, and for that he needs falsified papers. Good ones.
Ülkeyi terk etmeyi deneyecek ve bunun için de sahte evrak gerekiyor.
Harper has to get rid of the fake papers. Eventually.
Harper elbet Ray'e sahte evrakları verecek.
We forgot to sign some papers for the adoption,
İmzalamam gereken evraklar vardı da,
City says I can serve the papers and change the locks.
Yasalar bu kağıtları teslim edip, kilidi değiştirmemi söylüyor.
Well, unfortunately, all the final exams and the papers are in.
Ne yazık ki tüm final sınavları ve ödevler bitti.
Yeah, it turns out I actually forgot to sign and mail those papers.
Ama meğersem belgeleri imzalayıp postalamayı unutmuşum.
He gets the divorce papers.
Boşanma evraklarını o alacak.
Look, you can have the divorce papers, just pretend you never saw me.
Boşanma evrakları sende kalabilir. Beni hiç görmedin say.
They met up on the third Wednesday of every month and read each other long, dull papers upon the history of English magic.
Bunlar her ayın üçüncü çarşambası bir araya gelir ve birbirlerine İngiliz büyüsünün tarihi ile ilgili uzun ve sıkıcı makaleler okurlardı.
Which papers on the walls are yours?
Duvardaki kağıtlardan hangileri senin?
; Just what I read in the papers.
Sadece gazeteden okuduklarım.
The divorce papers are here.
Boşanma kağıtları burada.
Has anything really changed since I gave you the papers?
Sana boşanma kağıtlarını verdiğimden beri gerçekten değişen bir şey oldu mu ki?
His papers and diaries. Even his clothes.
Dosyaları, günlükleri hatta giysilerini.
People magazine and the New York papers and television stations, and, of course, you have your local media,
People dergisi... New York gazeteleri ve televizyonları... ve elbette yerel basın var...
I suspect it's time we got a picture of Jimmy into the papers.
Sanırım Jimmy'nin resmini gazetelere verme vakti geldi.
That lad in the papers was black.
Gazetelerdeki delikanlı ise siyahiydi.
Till the papers and TV settle down a bit.
Gazete ve Televizyonlar sakinleşene kadar.
Don't forget, your papers are due on Friday.
Unutmayın, ödevleriniz Cuma'ya kadar elimde olsun.
I assume you have - some papers for me to sign.
- Sanırım imzalamam gereken evraklar vardır.
There were some papers over there.
Orada kağıtlar vardı.
Please get the discharge papers.
Lütfen taburcu evraklarını ayarla.
He fought with Father-in-Law and left the house, that person. After throwing the divorce papers at me that is.
Babasıyla kavga etti ve boşanma evraklarını bana fırlattıktan sonra evi terk etti.
I'm on my way back from giving the divorce papers to Father after sealing them, and resigning from my position as the president.
Ben de imzaladım ve babasına verdim. – Başkanlıktan da istifa ettim.
I still have your divorce papers.
Boşanma evraklarınız hâlâ elimde.
I found out my wife was a prostitute in the papers.
Eşimin bir hayat kadını olduğunu gazeteden okuyarak öğrendim.
And confessed to three murders Right after the fourth one hit the papers. Why would you do that, Richard?
Dördüncü cinayet gazetelere çıktığı anda teslim olup ilk üçünü itiraf ettim diyorsun.
I, um, stayed in the city so I could have the divorce papers drawn up.
Boşanma kağıtlarını hazırlatayım diye şehirde kaldım.
Divorce papers?
- Boşanma belgeleri mi?
He was, you know, like my mom's older brother. Except for those first few months in early'82, when my aunt was missing and it was in the papers.
82 yılının başlarında yengem kaybolup haberlere çıkana kadar, o annemin abisiydi.
Unfortunately, there is no haven from what's going on with my brother, as it's in the papers quite frequently.
Kardeşimle ilgili sürekli gazetelere çıkan şeylerden kaçış yok.
Your papers, please.
Evraklarınız, lütfen.
I brought the papers and an apology.
Yanında bir de özür var.
I will need to see your transit papers.
Senin geçiş belgelerini görmem gerekiyor.
Don't tell me- - you've bailed on your shift, and you're headed here to help me grade papers.
Dur ben söyleyeyim. Vardiyanı ektin ve sınavları okumama yardıma geliyorsun.
You know me so well, except for the part where I would rather be covered in Mrs. Robinson's intestinal bile than grading term papers.
Beni çok iyi tanıyorsun. Tabii sınav kağıtlarını okumaktansa bayan Robinson'un safra suyuyla yıkanmayı tercih etmemi saymazsak.
Have the papers ready.
Evrakları hazırla.