Parfait перевод на турецкий
73 параллельный перевод
- Good parfait.
- Güzel parfe.
# # Scrumptious as a cherry peach parfait
# # Scrumptious as a cherry peach parfait
Parfait!
Harika!
I'll take two... no, give me three of those pretty parfait nougats.
Ve... İki tane... yok üç tane de şu güzel nugat parfelerden alayım.
Parfait.
Mükemmel.
'And for dessert a Pekingese parfait.
"Tatlı olarak da pekin köpeği parfesi."
So he plans the murder parfait ( perfect ).
O yüzden adam, mükemmel bir cinayet planlar.
The whole week of peace and peace, more half kilogram of his magnificent chocolates. It is the Christmas parfait for Poirot.
Sakin geçirilecek bir hafta ve sizin harika çikolatalarınızdan yarım kilo Poirot'un Noel'i harika geçirmesi için yeter.
I'll pick up a bucket Of fried chicken, extra skin... rolls, chocolate cream parfait- -
Tamam. Bir kova kızarmış tavuk çikolatalı parfe- -
C'est parfait.
C'est parfait. Bu kusursuz.
- Well, doesn't that just put the cherry on the parfait.
Parfenin üstüne kiraz koymuş oldun.
And at the finish line... a scrumptious parfait of pudding, pickle brine and detergent... where a writhing pile of kids will grope blindly for hot dogs!
... Ve bitiş çizgisinde çocukların sosisleri bulmak için acıdan kıvranmasını sağlayacak harika bir puding, turşu suyu ve deterjandan oluşuyor...
- Ton francais est parfait.
- Ton francais est parfait.
It was only when it was discovered that Lady Edgware, she had the alibi parfait, that he panicked.
Leydi Edgware'in çok iyi bir tanığı olduğunu öğrenince de paniğe kapıldı.
Once again, the timing, it is parfait.
Zamanlama bir kez daha mükemmeldi!
I'll go to the cafeteria, I'll get him a nice Jell-o parfait.
Gidip ona kantinden güzel bir parfe alacağım.
RASPBERRY PARFAIT,
Bilmeyi istemedim.
First day of class we all got free Peanut Buster Parfaits.
Sınıfta ilk gün, hepimize bedava Fıstık Ezmeli Parfait * cümbüşünden verdiler.
This could be parfait.
Buda mükemmel olabilir.
No, it's parfait.
Hayır, mükemmel.
So far, she has the alibi parfait.
Çok sağlam bir tanığı var.
? ... Parfait, hein?
Bundan iyisi olamazdı.
A crime that was almost parfait, you kill your wife, you inherit her money and, in due course, you marry your true love.
Neredeyse kusursuz bir cinayetti. Eşinizi öldürüp, servetine konuyorsunuz ve zamanı gelince, gerçek aşkınızla evleniyorsunuz.
Regardez. This... parfait.
Bak şöyle.
What I want is a pudding parfait from the cafeteria.
Hayır, isteğim, kafeteryadan bir puding.
I'm having pudding parfait.
- Pudingim var.
So when you observed your reproduction, oh, parfait, of the birdlike tilt of the head of Cora Gallaccio you forgot it was the wrong way round.
Cora Gallaccio'un başını bir kuş gibi yana yatırmasını kusursuz bir şekilde taklit ederken yanlış tarafa yatırdığınızı fark edemediniz.
C'est parfait.
C'est parfait.
Breakfast parfait.
Kahvaltı parfait.
Ice caramel macchiato and a parfait please.
Bir buzlu karamel macchiato bir de parfe lütfen.
Throw that Big Apple parfait in.
New York parfesinden koyun.
Parfait!
George aynı zamanda olağanüstü bir aşçıdır. - Harika!
Oh, that's genius, Alette. Parfait.
Bu harika bir seçim, Alette.
Enjoy and celebrate this simple but sophisticated Parfait... freshly harvested potatoes.
Yapılışı basit ama insana zevk veren tadıyla... yeni hasattan taze patates.
I'll have a banana parfait.
Ben bir muzlu parfe alacağım.
Parfait.
Parfait.
This caviar parfait is delicious.
Bu havyar parfe mükemmel.
Yogurt parfait.
Yoğurt parfe.
C'est parfait, Monsieur Livingston!
- Bu mükemmel, Mösyö Livington!
Oh, the parfait?
Parfe demek istedin herhalde?
- It's parfait.
- Parfe bu.
I'm gonna go with the power parfait.
Güç deposu alayım ben.
Hmm. But I want to make a real fancy dessert, like a parfait or a soufflé, crà ¨ me brà " lée?
Ama şık bir tatlı yapacağım, parfe, sufle ya da creme brulee gibi.
You are like a parfait of dysfunction.
Bir fonksiyon bozukluğu abidesi gibisin.
Brother, you should buy me a green tea shaved ice and a raspberry parfait to apologize.
meybuz ve ahududulu parfe almalısın.
Parfait.
Parfait!
I'm sure they've come to see you and not... orange parfait in sugar cages. Don't worry.
Endişelenme.
Ce sera parfaît.
Ce sera parfaît.
Je veux attendre jusqu'à Ce qu'il soit parfaît.
Je veux attendre jusqu'à Ce qu'il soit parfaît.
But other than that, he is... Parfaît.
Fakat bundan da ötesi, O... Parfaît.
Oh, maybe something light, like a yogurt or something... Parfait.
Belki bişey vardır yoğurt falan