Particularly перевод на турецкий
4,696 параллельный перевод
She didn't look particularly happy to see him.
Onu gördüğüne pek mutlu olmuşa benzemiyordu.
And they let a particularly nasty crime boss know that he was their man.
Ve yaramaz suç patronuna kendi adamlari oldugunu ögrettiler.
Yeah, the psychological motive for stealing the medal is particularly compelling.
Evet. Özellikle de madalyayı çalmasındaki psikolojik neden ilgi çekici.
- I always wanted to take a boat trip. And this is a particularly nice boat, isn't it?
Hep bir tekne gezisine çıkmak istemişimdir ve bu oldukça güzel bir tekne değil mi?
I know that Alan feels terrible about letting you down, particularly when you're mid-crisis with this contract.
Alan'ın seni yüz üstü bıraktığı için berbat hissettiğinin farkındayım özellikle, bu sözleşmeyle ilgili bir krizin ortasındayken.
Your husband didn't seem particularly concerned.
Kocanız pek de endişeli görünmüyordu.
Besides, the group seemed particularly down today.
Ayrıca, grup bugün pek iyi gözükmüyordu
No, you are not, particularly if you're going to say the same thing to Marilyn.
Eğer aynı şeyi Marilyn'e de söyleyecekseniz hiç yok.
I mean there are, people do react rather violently to some kinds of charges, particularly if they're true. "
"Yani, insanlar bazı suçlamalara nispeten şiddetle tepki veriyor, özellikle de gerçeklerse."
Not of you and particularly not of me, okay?
Bu senden bilinmesin. Özellikle de benden. Tamam mı?
Particularly nasty.
Özellikle kötüdür.
Mine was particularly, uh... difficult.
Benimki epey zordu.
Particularly to other snakes.
Özellikle diğer yılanlara karşı.
You know it's really quite upsetting and particularly when you're looking through the camera and I'm just filling frame with a turtle running down the beach, then suddenly from nowhere, a beak comes in and whoosh, that's it.
Özellikle kameradan bakıp... kadrajı ayarlarken bir anda pat diye... bir gaga çıkıyor.
A particularly high spring tide flooded the beach.
Yükselen gelgit ile sahili su bastı.
Particularly at night.
Özellikle geceleri.
Given the chance, they will even move between countries in search of the best food, particularly if conditions get rough.
İmkan verilirse, en iyi yemeği bulmak için... ülkeler arasında bile gezinirler. Özellikle şartlar zorlaşınca.
Trying to ensure their safety, particularly at times when life is tough for these animals.
Özellikle hayvanların hayatı zorlaştığında.
Not particularly.
- Pek sayılmaz.
Oh, that one's particularly heartbreaking.
Bu özellikle üzücü resimlerden birisi.
Not unless you're particularly interested in the client.
Müşteriyle gereğinden fazla ilgilenmiyorsan tabii.
The crowd out here has grown to approximately 1,500, and no one is any closer to getting the answers that they sought, particularly Tori Bell, Timothy Brown's girlfriend, who is here with me now.
Buradaki kalabalık, yaklaşık 1500 kişiye ulaştı ve hiç kimse aradığı cevapları alamadı özellikle de şu an yanımda olan Tori Bell, Timothy Brown'ın sevgilisi.
'I wish they could keep the animals for longer because'it's so good for the residents, particularly when they've had all'the stress they've had with worrying about the future of the home.
Keşke hayvanlar daha fazla kalabilseydi. Çünkü yaşlılar için çok iyi. Bilhassa huzurevinin akıbetiyle ilgili endişelerinden tümüyle gerilmiş olduklarında.
Is there anybody in the group who seems particularly disgruntled?
Grupta, şikâyetçi olan biri var mı?
But this is particularly upsetting as it is essentially due to the lack of a signature on one document.
Ancak burada üzücü olan bir evraktaki imza eksiği nedeniyle davanın bu duruma gelmesiydi.
Seems particularly in the client's interest.
Özellikle müvekkilin çıkarları doğrultusuna gibi görünüyor.
Particularly now.
- Özellikle de şu vakitlerde.
Well, it wasn't particularly funny.
Zaten pek komik değildi.
No, you know, this was just a very particularly stressful case.
- Hayır, bu çok gergin bir davaydı.
It means that I'm not ill. But I'm not in top form, either. I'm not particularly...
Bu, artık hasta değilim demek ama çok sağlıklı da sayılmam.
Lose the family photos... particularly the super gay ones.
Aile fotoğraflarını kaldır. Özellikle, süper gey olanları.
Trevor, how many... Multiple complex crime scenes, particularly at the beach.
Birden fazla karmaşık suç mahalli var, özellikle de plajda.
IF THERE'S A PRETTY PRONOUNCED RIDGE THERE, THIS ALL BY ITSELF IS SORT OF A PLEASURE MAKER FOR SOME WOMEN, PARTICULARLY FOR G-SPOT
Eğer şu baş bölgesinde büyük bir bombesi varsa, bu şey bazı kadınlara iyi bir tatmin sağlıyor, özellikle kadınların "G Noktası" nın tatmini açısından.
But there's got to be a few that buy particularly a lot
İyice düşünün. Çok sık alan biri mutlaka olmalı.
Particularly firearms offenses.
- Özellikle ateşli silâh ihlâli.
Those sorts of things are not particularly challenging to someone with money and resources.
Bu tip şeyler parası ve kaynakları olan biri için çok da zorlayıcı şeyler değillerdir.
Not particularly.
Çok da değil.
Beyond the visible, the higher energy part of the spectrum, there's ultraviolet light, particularly UVB, which does get through the Earth's atmosphere and gets to the surface.
Görünenin ötesinde, spektrumun daha yüksek enerji bölümünde ultraviyole ışınlar, özellikle de Dünya atmosferini geçerek yeryüzüne ulaşan UVB bulunur.
Particularly, my son.
Özellikle de, oğlum.
No one is doing particularly well right now.
Haberi pek iyi karşıladığımız söylenemez.
He isn't particularly smart, or he isn't pretty. But I love him.
Ne inanılmaz derecede zeki, ne de güzel ama ben onu seviyorum.
And a particularly nasty comment about you and a former Costar's fiancée.
- Kesinlikle hayır. Beraber rol aldığın birinin nişanlısı ile ilgili özellikle çirkin bir açıklama.
Particularly how everyone's always climbing stairs.
Bilhassa herkesin, sürekli ; merdiven kullanmak zorunda olduğunu gördüğünde.
And because it's so dark..... your other senses become heightened, particularly hearing.
Karanlık olmasından dolayı diğer duyularınız iş başında. Özellikle de duyma yetiniz.
You know, it may not look like it, but underneath this flyover, just out in the shallow water, is one of the best places in the world to find a particularly interesting animal.
Bilirsiniz öyle görünmese de hemen şu üst geçidin altındaki sığ sular bilhassa çok ilginç bir hayvanı bulmak için Dünya'daki en iyi noktalardan biri.
Not particularly.
Özel bir şey değil.
Why, particularly?
Neden?
Oh, what about particularly?
Öyle mi, neymiş onlar?
No, none of these missing men are particularly athletic.
Atletik olanlardan özellikle kayıp biri yok.
This house is quite large and I don't particularly care to check every room.
Bu ev oldukça büyük ve ben de hemen her odayı kontrol etmeye can atmıyorum.
Not particularly.
- Özellikle değil.