Pattern перевод на турецкий
5,597 параллельный перевод
You are abnormally attracted to dangerous situations and people, so is it truly such a surprise that the woman you fall in love with conforMs. to that pattern?
Tehlikeli durumlar ve insanlar anormal bir şekilde sana çekici geliyor. Aşık olduğun kadının da bununla uyumlu olması o kadar şaşırtıcı mı?
No, I want that pattern, but made up in the blue chiffon.
Hayır desenli istiyorum ama, mavi şifondan yapılmış.
One aspect of that was a genius for pattern recognition.
Bunun bir unsuru, üstün şekil tanıma yeteneğimiz.
But the Aboriginal people of Australia saw a pattern in the darkness running through the Milky Way.
Ancak Avustralya'nın Aborijinleri karanlıkta, Samanyolu içinde ilerleyen bir düzen olduğunu fark etmişlerdir.
So maybe Tobias and Paul have the same iris pattern.
Belki Tobias ve Paul'un aynı iris modeli vardır.
There is someone there with Sofi's exact iris pattern.
Orada Sofi ile aynı iris modeline sahip biri var.
Fundamentals are good. I suppose I've been trying to understand the pattern.
- Sanırım hareket tarzını anlamaya çalışıyorum.
Like that lets you off the hook for being thoughtless and irresponsible, which by the way, seems to be a recurring pattern in your life!
Sanki bu, hayatında tekrarlanan bir olgu hâline gelmiş düşüncesiz ve sorumsuz biri olmaktan kurtarıyor seni!
That seems to be the general pattern of this morning.
Yani bu sabah genel desen gibi görünüyor,
It was a pattern, you see, with Vivienne, every few years or so.
Vivienne bunu hep yapardı yani. Her birkaç yılda bir.
They're starting to see your pattern.
Hareket şeklini görmeye başladılar.
And all I've done in my adult life was... Continue that pattern by falling for a man Who put greed and ambition before me.
Ve hayatımda tek yaptığım hırsı ve açgözlülüğü benden önce gelen bir adamı sevmeye devam etmekti.
There's a pattern of lies and deception on Southfork.
Southfork, yalan ve hile üzerine kurulu.
The plane flew into some kind of crazy weather pattern.
Uçak, ilginç bir hava olayının içinden geçti.
I have never in 56 years seen a weather pattern like the one we've had this summer here.
56 yıllık ömrümde bu yaz burada yaşadığımız gibi bir hava olayı görmemiştim.
Three shots, tight pattern,.22 caliber.
Üç atış, dar kalıp, 22 kalibre.
It's a.22 caliber in a tight pattern.
Dar kalıplı 22 kalibrelik.
Best thing we had going for us was our intelligence, especially our gift for pattern recognition, sharpened over eons of evolution.
Bizim için işe yarar en iyi şey zekamızdı. Özellikle de çağlar süren evrimimiz ile keskinleşmiş şekil tanıma yeteneğimiz.
They survived and passed on those genes for pattern recognition with its obvious advantages.
Hayatta kaldılar ve şekil tanıma genlerini tüm faydalarıyla beraber sonraki nesillere aktardılar.
The human talent for pattern recognition is a two-edged sword.
İnsanın şekil tanıma yeteneği bir iki tarafı keskin bıçaktır.
We're especially good at finding patterns, even when they aren't really there- - something known as "false pattern recognition."
Gerçekte olmayan şekilleri tanımada da oldukça iyiyizdir. Buna da "hatalı şekil tanıma" deniyor.
In a stunning example of true pattern recognition, he predicted it would be seen again more than 50 years in the future.
Çarpıcı bir gerçek şekil tanıma örneği sergileyerek 50 yıl sonra tekrar görüleceğini öngördü.
We were beginning to discover the threads of the cosmic tapestry, but we were not yet able to discern the rich pattern that time, light, space and gravity weave.
Kozmik halının ipliklerini keşfetmeye başlasak da zaman, ışık, uzay ve kütleçekim dokumasının zengin motiflerini henüz ayırt edemiyoruz.
And why would you find the same unique pattern in the layers of rocks in both Brazil and South Africa?
Neden aynı eşsiz benzerliği Brezilya ve Güney Afrika'nın kayaçlarında da bulabiliyoruz?
This reorganized the worldwide pattern of ocean currents, which, in turn, affected the global climate.
Bu olay, okyanus akıntılarının düzenini yeni baştan şekillendirdi ki bu akıntılar da küresel iklimi etkiledi.
So, of course, the individual organisms see nothing of the overall pattern.
Bu yüzden, bireysel organizmalar örüntünün tamamını elbette göremez.
We can't observe climate directly- - all we see is the weather- - but the average weather, over the course of years, reveals a pattern.
İklimi doğrudan gözlemleyemeyiz gördüğümüz yalnızca havadır yıllar içinde ortalama hava değerleri bir örüntü ortaya çıkarır.
So, it's a pretty old pattern, huh?
Yani çok eski bir desen, öyle mi?
It's the same pattern. Three knocks.
Aynı melodi Üç tak.
And what does it feel like to see a good pattern?
- Güzel bir desen görünce ne hissediyorsun?
Traits of autism combined with synaesthesia, sensitive to a change in light and pattern.
Duyum ikiliği ile birleşince içe kapanıklık özellikleri,... ışık ve görüntü değişikliğinde hassaslaşıyor.
Analyzing the pattern of structural damage from the Afghan combat outpost, Zafar ingested approximately 0.5 kilograms, as well.
Afgan keşif kolundaki yapısal hasarın aldığı şekli analiz ettiğimizde Zafar da ortalama 0.5 kilogram yuttu.
There's no obvious physical pattern.
Belirli bir fiziksel patern yok.
Well, you see, for us, it establishes pattern, and it makes you look really guilty.
Evet, gördüğünüz gibi, bize göre her şey yerine oturdu ve bu sizin gerçekten katil olduğunuzu gösteriyor.
Great,'cause I was looking through the files, and I think I noticed a pattern that may be useful.
Harika, dosyaları inceliyordum ve sanırım yararlı olabilecek bir düzen fark ettim.
But there's a pattern out there, like... like us meeting.
Ama burada bir örnek var, bizim buluşmamız.
There's no pattern.
Örnek filan yok.
Was there a pattern to these victims?
Kurbanları birbirine bağlayan bir deliliniz var mıydı?
- Ward off a blow with the forearm. - Because of the lack of medical attention, my supposition is that this was not an accidental injury but, rather, part of the abuse pattern.
- Tıbbi bakım eksikliğini de düşünürsek, bence, şiddete bağlı olarak bu kırık kazara oluşmamış.
There's a pattern.
Bir benzerlik var.
A pattern.
- Benzerliğe. - Benzerliğe.
There is a pattern taking shape.
Yavaş yavaş şekillenen bir şablon var.
Magpie's crime spree has no discernible pattern,
Magpie'ın suç çılgınlığının hiç fark edilebilir bir kalıbı yok.
A black and white chevron pattern would be much more stimulating to his burgeoning neurons.
Siyah ve beyaz kıvırcık şekiller, onun yeni gelişen sinirlerini haddinden fazla uyarabilirdi.
Why, exactly, I'm not sure, but I had a very clear memory of this... this pattern.
Tam olarak neden emin olmasam da avucundaki bu çizgileri oldukça net hatırlıyordum.
But... This is a pattern I've not seen before.
Ama buradaki çizgiyi daha önce hiç görmedim.
- Pattern.
- Evet
I studied sample after sample. And then a beautiful pattern emerged.
Her bir örnek üzerinde çalışıktan sonra harika bir model ortaya çıktı.
So he knows the pattern in advance.
Onun bağlı kalması gereken bir planı var.
Pattern?
- Hareket tarzı mı?
A pattern?
- Bir düzen mi?