Peacock перевод на турецкий
601 параллельный перевод
A little job at the Bronze Peacock.
Bronze Peacock'da ufak bir iş.
Someone knocked off Alvin McClure over at the Bronze Peacock.
Birisi, Bronze Peacock'da Alvin McClure'ü vurmuş.
I heard somebody in Detroit got to Flaherty and told him to start working on a dancer at the Bronze Peacock if he wanted to find out who shot McClure.
Detroit'den birisi Flaherty'ye, McClure'ü vuranı öğrenmesi için Bronze Peacock'daki bir dansçıyla konuşmasını söylemiş.
It was Rico's gang that held up the Bronze Peacock.
Bronze Peacock'u soyanlar Rico ve adamlarıydı.
She was known as the peacock of the air.
Havadaki tavuskuşu olarak bilinirdi.
We whipped the saucy peacock. I claim his scalp.
Onları püskürttük Şımarık tavuskuşlarını
My name is Peacock.
Adım Peacock.
- Peacock.
- Peacock.
Peacock.
Peacock.
... Peacock.
-... Peacock.
Get that walleyed peacock out of there!
Çıkart o hayvanı oradan!
He's so vain, like peacock.
Çok kibirli, tavus kuşu gibi.
Fine, black peacock.
Güzel, siyah tavus kuşu.
You wanna talk about the Peacock jewelry job?
Peacock Kuyumcusu soygunundan bahsetmek istiyor musun?
- Who slugged old man Peacock?
- İhtiyar Peacock'ı kim hırpaladı?
If it's on the level, Peacock's a cinch to identify Mangone and Williams.
Söyledikleri doğruysa, Peacock'ın Mangone ve Williams'ı teşhis etmesi kolay olacak..
She'll be near a cocktail bar called The Peacock Room... on the main boulevard near 14th Street.
Peacock Room adlı kokteyl barın yanında olacak... 14. cadde yakınında, ana bulvarda.
She's getting as vain as a peacock.
Burnu havada geziyor.
He left his God for a peacock.
Bir tavuskuşu için tanrısından vazgeçti o.
Your peacock makes sport with an ox.
Senin tavuskuşu, öküze kafa tutuyor!
Where shall I skewer my peacock again?
Nereden şişlesem acaba?
You always have a smile for that high-flying peacock.
Ama sen yüksekte uçan o züppeyi her gördüğünde gülümsüyorsun.
Madeleine, my beautiful peacock.
Madeleine, güzel tavuskuşum.
And this singing peacock will still the voices of Brockhurst,
Ve şarkı söyleyen bu tavuskuşu Brockhurst, Finsdale ve
You're a sharp-clawed, treacherous little peacock.
Sen pençeleri sivri, sinsi bir tavus kuşusun.
You're kind of a strutting, empty-headed peacock that happens to hold a great attraction for me.
Sen bir tür kasıntı, boş kafalı züppesin, her nasılsa benim için çekiciliği olan birisin.
Well a little breast of peacock, water buffalo and the tiniest dollop of monkey brains.
Evet biraz tavus kuşu göğsü, su bizonu ve ufak parçalar halinde maymun beyni.
- There's a place, The Peacock, on 4th Street, near Sheridan Square.
- The Peacock adında bir yer var. 4. Cadde'de.
But I'll meet you, The Peacock, Cantonese, 6.45 p.m., OK?
Beynimi de etkilemiş olabilir. Ama seninle The Peacook'ta 6.45'te buluşacağım.
Well, the main course was breast of peacock.
- Ana yemek, tavus kuşu göğsü.
That's the silver-washed and that's the medium brown... beckerwood, red admiral, swallowtail, peacock.
Bu Cengaver Kelebeği donuk kahverengi beckerwood, kızıl kelebek, kırlangıç kuyruk, dev kelebek.
- I cannot serve you peacock...
- Yerini tam olarak... - Yerlerini biliyorum.
She was proud as a peacock - glad to be a mistress.
Kendini sergilemekten gurur duyuyordu, bir metres olmaktan mutluydu.
A peacock.
Bir tavus kuşu.
- Cpl. Peacock!
- Onbaşı Peacock!
- Peacock!
- Peacock!
- Peacock?
- Peacock?
What do you say, Peacock?
Ne diyorsun, Peacock?
- Cpl. Peacock.
- Cpl. Peacock.
You never looked better, Peacock.
Hiç daha iyi görünmemiştin, Peacock.
I got dibs on Peacock.
Peacock benim hakkım.
That pretty Peacock is mine.
Sevimli Peacock benim.
Peacock!
Peacock!
- Sgt. Peacock?
- Çavuş. Peacock?
I see her putting on airs and strutting like a peacock
Kibirinden kabarırken tavus kuşu gibi
- ls it all right like this, you old peacock?
- Böylesi uygun mu züppe herif?
- He's turned into a peacock.
- Tavus kuşuna dönüştü.
- A beautiful peacock.
- Güzel bir tavus kuşuna.
How could so beautiful a peacock have been the robber?
Bu kadar güzel bir tavus kuşu nasıl soyguncu olabilir?
When the peacock was the man.
Tavus kuşu insan olduğu zamanlar.
But a peacock came out the other side as if he was changed into a peacock.
Fakat diğer taraftan bir tavus kuşu çıktı sanki o bir tavus kuşuna dönüşmüş gibi.