Pliers перевод на турецкий
343 параллельный перевод
Pliers!
Çıkar kerpeteni!
Get me the pliers from under the seat.
Koltuğun altından penseyi ver.
There, pass me the pliers.
Kerpeteni uzat.
Pockets, got a pair of pliers?
Pockets, kerpeten var mı?
Don't force it, use the pliers.
Zorlamayın, penseyi kullanın.
I look like a pair of pliers with a Band-Aid on.
Üzerine bant yapıştırılmış terlikler gibi görünüyorum.
- You have your foot on my pliers.
- Ayağınız pensemin üzerinde duruyor. - Özür dilerim.
Said it was pulled out with a pair of pliers.
Kerpetenle çekildiğini söylüyor.
A-hooks, pliers, wire cutters...
Kanca, kerpeten, tel kesici.
They will strip you naked and go to work on you with a pair of pliers and a blowtorch.
Seni çıplak halde bağlayıp pense ve kaynak aletiyle üzerinde çalışırlar.
Got any pliers?
Pensen var mı?
- For pliers!
- Bir pense!
What the hell did I do with them pliers?
Şu lanet kargaburnunu nereye koydum?
Use the needle-nose pliers!
Şu penseyi falan kullan!
Tail rope, eye splice, M-1, pliers, irons... Sample bottles, dye marker, flares, safety float temperature gauge, spear guns, SMG...
Kuyruk halatı, halat yuvası, M-1, kerpeten numune şişeleri, işaret kalemi, uyarı ışıkları ısı ölçer, zıpkın, hafif makineli...
If only I could find those bloody pliers...
Ah şu kerpeteni bir bulabilsem.
You got a pair of pliers?
Ellen, saç kurutucum!
The wire and the pliers, please.
Tel ve pense lütfen.
Pliers!
Kerpeten!
You know, B.A., with a pair of pliers and a little time... you could fix anything but dinner.
Biliyor musun B.A. bir çift kerpeten ve biraz zamanla akşam yemeği dışında her şeyi düzeltebilirsin.
We may need a pair of pliers.
Bir çift kargaburnu lazım olabilir.
I'm gonna need some pliers and a set of 30-weight ball bearings.
Bana birkaç tane pense, kerpeten... ve 30'luk cıvata seti gerekiyor.
you see, a family is like... pliers.
Aileler, şey gibidir... - Kerpeten!
each one adjusting to each situation... hand me the pliers!
- Her parçası gereği kadar birbirine destek verir... - Bana kerpeteni ver!
"Dustbin, calendar, books, games, paper, pencils, shovel, spade, crowbar, axe, hatchet, saw, whistle and / or gong for alarms, suitcases for furniture or evacuation, string, pliers first-aid kits, safety pins, scissors, flints, aspirins, diarrhoea remedy, tweezers, calamine lotion, war crisis editions, lice-flea powder, rodent poison, insulin, blood-pressure tablets, rubber gloves, sanitary towels, mirror, toilet paper, eyewash."
"Çöp kovası, takvim, kitaplar, oyunlar, kağıt, kalem, kürek, bel, levye, balta, nacak testere, alarm vermek için çan ve / veya düdük eşyalar ve tahliye için valizler iplik, pense ilk yardım kitleri, çengelli iğne, makas, çakmaktaşı, aspirin, ishal ilacı cımbız, kalamin losyonu, savaş krizi yayınları, bit-pire tozu kemirgen zehri, insülin, tansiyon hapları lastik eldiven, kadın peti, ayna, tuvalet kağıdı, göz yıkama ilacı."
IT REQUIRES PLIERS, A SCREW DRIVER...
Tek gereken bir pense ve bir tornavida...
Now some of our more muscular colleagues favour taking you to a cell and going to work on you with a carving knife and a pair of pliers.
Aramızdan bazı kaba kuvvet meraklısı dostlarımızın düşüncesi seni bir deliğe tıkıp üzerinde bıçakla ya da kerpetenle çalışmak yönünde.
Get it with the pliers.
Kerpetenle işini bitir.
You want that I should go squeeze his head with the pliers?
Onun kafasını kerpetenle ezmemi mi istiyorsun hu-hu?
I knew we should have used the pliers!
Demiştim kerpeten kullanmalıydık!
She got braces then, which she removed with pliers after wearing them for about an hour!
O sıralarda dişlerine tel takıldı ama, takılmasından bir saat sonra penseyle onları söktü!
Get a pliers.
Kerpeten getirin.
- Drop dead. Hand me those pliers.
Git işine, bana şu kerpeteni ver.
- Where are my pliers?
- Kerpetenler nerede?
In that bag you'll find a knife and a pair of long-nosed pliers.
Bu torbadan bir adet bıçakla bir çift uzun kollu kerpeten çıkacak.
It looks like a scissors or pliers.
Makasa benziyor. Ya da pense gibi bir şey.
There are things that I can do with pair of pliers.
Penseyle yapabileceğim şeyler var.
It's been turned from the outside... using long-nosed pliers.
Dışarıdan çevirilmiş... uzun bir kargaburun kullanarak.
Where are my needlenose pliers?
Kargaburun nerede?
I'm gonna call a couple of hard pipe-hittin'niggas to go to work on the homes here with a pair of pliers and a blowtorch.
Bir kaç kafası iyi zenci göndereceğim buraya. Bu herifi burada kerpeten ve kaynak aletiyle işleyecekler.
I'm gonna go and start my homework before they start grabbing each other's noses with pliers.
Ben, penselerle birbirlerinin burunlarını sıkmaya başlamadan yukarı çıkıp, ödevimi yapayım.
From the third one, the fingernails were pulled out with what looks like a pair of needle-nosed pliers.
Üçüncünün tırnakları sökülmüş. ... görünüşe göre, karga burun kullanmış.
One day you're going to have to find someone to pull your collective butts out of the cosmic pliers, and all you'll have to pick from is a bunch of rope climbers!
Ama karşınıza bir avuç ip tırmanıcısı çıkacak.
Give me the damn pliers.
Ver şu lanet kerpeteni.
Take a pair of pliers and cut the fence.
Bir pense al ve parmaklıkları kes.
Where are the pliers?
Penseler nerede?
I'll pull her fingers out with pliers and fry them for breakfast! Understand?
Parmaklarını kerpetenle koparır kahvaltıda yerim anladın mı?
Lucinda, try the pliers.
Lucinda, kargaburnu dene.
From the coal bin we come out there... go down... take that stairway, see? 8 mm pliers will do.
Bir kerpetenlik işi var.
I'll get pliers.
Bir açacak bulmalıyım.
Hand me those pliers.
Şu kerpeteni versene?