Porcelain перевод на турецкий
448 параллельный перевод
Calling something like this "stuff" is a little... It's a very valuable white porcelain.
"Bu tarz şey" dediğin çok değerli bir beyaz porselen.
What did you see in the porcelain?
Porselenin içinde ne gördün?
I prefer a simple white porcelain vase to a flashy celadon ( green-glazed ) vase.
Ben seladondansa basit, beyaz bir porselen vazoyu tercih ederim.
You, who talk about ghosts in a porcelain vase when my aunt is trying to embarrass and insult you, you're hard to understand.
Halam seni aşağılayıp, hakaret ederken vazonun içindeki hayaletten bahseden seni anlamak çok zor.
Just like how we caught the water ghost at the hotel, I'll just go catch the porcelain ghost.
Oteldeki su hayaletini nasıl yakaladıysak şimdi de porselen hayaletini yakalamaya gidiyorum.
No, I come from Limoges Limoges... porcelain!
- Hayır, ben Limogeslu'yum. - Limoges, porselen!
Porcelain or black stone.
Porselen veya siyah bir tas.
She already broke two Chinese vases and a piece of Capodimonte porcelain.
İki Çin porseleni ve bir parça da Capodimonte perselenini kırdı.
Herr Captain, buy porcelain?
Bay Yüzbaşı, porselen alır mısınız?
You want my porcelain figure?
# Porselen biblomu ister misin?
In the 2000 centuries since that unexplained catastrophe...... even their cloud-piercing towers of- - Of glass...... and porcelain and adamantine steel... ... have crumbled back into the soil of Altair-4, and nothing...
Bu açıklanamayan felaketten sonraki iki bin asır içinde camdan, porselenden ve sert çelikten yapılmış bulutları delen kuleleri bile ufalanıp Altair-4'ün toprağına karışmış ve toprak üstünde hiç, kesinlikle hiçbir şey kalmamış.
" a porcelain dairy maid had stood
" bir porselen sütçükadın durmakta
"Porcelain jars of the finest of sake."
"İçi en iyi sake dolu porselen kavanozlar."
A piece of porcelain.
Bir porselen parçası!
So white, smooth as porcelain.
Bembeyaz, porselen gibi pürüzsüz.
Is it porcelain?
Porselen mi bu?
The city where they make porcelain! Wow!
Şu porselen üretilen şehir değil mi orası?
What is there besides porcelain?
Porselenden başka ne var?
- You're interested in porcelain.
- Porselene meraklısınız.
I was convinced this porcelain old man was an angel of the Lord... perhaps even Christ himself.
Bu beyaz suratlı yaşlı adamın meleklerin lordu olduğunu hemen anlamıştım zaten. Belki de İsa'nın ta kendisiydi.
You have porcelain skin, but it can't take the sun.
Peynir gibisin, hiç güneş görmemiş tenin.
K'ang Hsi porcelain from China.
Çin'in, K'ang Hsi porseleni.
One dayshe arrivedin a dress... which she had inherited from her grandmother. It had porcelain buttons.
Bir gün, büyük annesinden miras kalan ve tüm düğmeleri porselen olan bir elbiseyle yanıma gelmişti.
Treasure from Egypt, porcelain from Peking, golden masks from Persia.
Mısır hazinelerini, Pekin porselenlerini, eski İran'ın altın maskelerini.
Boss, do you have precious porcelain?
Porselen bakacaktım sizde var mı?
Relax, these days porcelain has to be broken to be valuable
kızma hemen, bugünlerde kırık porselenler... çok moda ve daha değerli
I'm rich So much silver Could it really be true that smashed porcelain is valuable?
zenginim amma çok para dedikleri mutlaka doğru olmalı kırık halleri daha fazla ediyor
Nonsense, these silver pieces were given me by a man who bought smashed porcelain
Hayır! bu keseyi kırık porselen... karşılığında alışverişte aldım!
Would anyone use so many silver pieces to buy smashed porcelain?
Hangi gerzek kırık bir porselen için... bu kadar çok para verir?
Only smashed porcelain is valuable now Look how much I've smashed He's crazy
kırık porselenler daha fazla ediyor bak bunları boşuna kırmadım ben kafayı yemiş!
Mrs. De Saint-Biez called about her Jersey porcelain.
Madam De Saint-Biez Jersey porselenleriyle ilgili aradı.
I'm not really a collector, but I'm looking for some Jersey porcelain.
Tam bir koleksiyoncu sayılmam ama bir kaç Jersey porseleni arıyorum.
Jersey porcelain...
Jersey porseleni...
So that's why he collects porcelain.
Demek bu yüzden porselen koleksiyonu yapıyor.
I just wanted to tell you, about that Jersey porcelain...
Jersey porselenleri ile ilgili aradım. Elimde çok iyi bir teklif var.
The porcelain was wet.
Klozet ıslaktı.
There was a woman, like fine porcelain with deep blue eyes.
Bir kadın vardı... ince porselen gibi teni ve derin mavi gözleri olan bir kadın.
It gets in the porcelain, and then on my fingers.
Porseleni boyuyor, sonra da parmaklarımı.
You look like.. this porcelain thing.
Şu porselen şeyler... gibisin.
[Porcelain creaking]
[Porcelen gıcırdıyor]
This is a porcelain rocking horse and a music box.
Bu bir porselenden salıncaklı at ve bir müzik kutusu.
This is handcrafted porcelain.
Bu bir el yapımı porselen.
A porcelain compound.
Bir porselen alaşımı. Porselen mi?
– Is that a porcelain crown?
O porselen bir kaplama mı?
Did you know that just the tiniest bit of digitalis... will turn porcelain enamel blue... when catalyzed by moisture heated to body temperature?
En küçük bir dijitalis parçasının vucüt ısısına kadar ısıtılıp nemle harekete geçirildiğinde porselenin emaye mavisine dönüşeceğini biliyor muydunuz?
And in this envelope here, I have pure digitalis, which Dr. Johnson was kind enough to give me, and I'm going to sprinkle this digitalis onto this porcelain crown.
Ve burada bu zarfın içinde, salt dijitalis var, bunu Dr. Johnson bana verme nezaketi gösterdi, ve ben bu dijitalisi porselen kaplamaya püskürteceğim.
When we pull that porcelain crown from the right side of Adam Evans'mouth, you can bet your eyetooth that the underside of it is gonna be stained blue.
Bu porseleni Adam Evans'ın ağzının sağ tarafından çıkardığımızda, Köpekdişiniz üzerine bahse girebilirsiniz ki, onun alt tarafında lekeli bir mavi olacak.
Digitalis on porcelain.
Porselen üzerinde dijitalis.
That's a porcelain gun made in Germany.
Bunun ne olduğunu biliyor musun? Bu Alman yapımı bir porselen silah.
– Porcelain?
Mımm-hımm.
Porcelain crown?
Porselen kaplama?