Proofread перевод на турецкий
68 параллельный перевод
Suppose you proofread page ten while the water boils.
Hazır ısınmışken onuncu sayfayı gözden geçirsene?
This enzyme is a pretty small molecule but it catches nucleotides, assembles them in the right order it knows how to proofread it's responsible in the most fundamental way for the reproduction of every cell and every being on Earth.
Bu minicik enzim ufak tefek olmasına rağmen, nükleotidleri yakalayıp doğru dizilişte yerlerine koyabiliyor, kontrol ederek okumayı biliyor, dünyada yaşayan tüm canlıların çoğalmalarında iş gören temel işlevden sorumludur.
You'll proofread this stuff tonight... and photostat it tomorrow before the meeting.
Bu gece yazıdaki yanlışlıkları düzelt... ve yarın toplantıdan önce fotoğraflamasını yap.
Elaine, I need you to proofread this report for my meeting with the Poland Creek bottled-water people.
EIaine, şişelenmiş suyu olan Polonyalı köylülerle olan toplantı için bu rapora ön okuma yapman gerekiyor.
I proofread Bobby Seale's cookbook... and I ran credit checks at Tom Hayden's Porsche dealership.
Bobby Seale'in yemek kitabını düzelttim. Ve Tom Hayden'in Porche'sinin senetlerini ödemesine yardım ettim.
In Corporate, I proofread leverage buyout contracts...
Sadece hisse devri anlaşmalarını düzeltebileceğim, şirket bölümüne şutlandım.
Proofread, publish, distribute.
Tashih et, bas ve dağıt.
Proofread and many re-writes by John H. Lee himself
Senaryo John H. Lee
I was thinking, you know what you could do is read what I've already done - and kind of proofread it.
Yapabileceğin şey şimdiye dek yazdıklarımı okuyup düzeltmek.
- Don't they proofread these things?
- Bunları kontrol etmiyorlar mı?
I proofread this like a million times. Oh, God.
Kahretsin, bir milyon kez kontrol ettim!
Proofread it for me before they carve it on the headstone, okay?
Yazı mezar taşıma kazınmadan önce lütfen kontrol et.
Why don't you have Lita proofread it?
- Neden Lita'ya düzelttirmiyorsun?
Aren't you going to proofread the letter?
Mektubu kontrol etmeyecek misiniz?
During this time that you watched TV, did homework, proofread articles for The Franklin, organized my sock drawer, returned emails and gave a much needed cleaning to your computer, did it ever occur to you to call him?
Televizyon izledin. Franklin için makaleleri düzelttin. Çorap dolabımı düzenledin.
I would like all orders typed, not handwritten, proofread and printed in triplicate and notarized.
Tüm emirlerin kayda alınmasını istiyorum, el yazısı olmayacak, provalar düzeltilecek ve üç kopyası olup, notere onaylatılacak.
Yesterday I asked if you wanted to proofread my English essay.
Dün ingilizce ödevimi kontrol etmeni istedim.
How come you never ask me to proofread your English papers... like you do your father?
Neden ingilizce ödevini kontrol etmemi istemiyorsun?
Have you proofread my review on the solid fuel rockets yet?
Katı roket yakıtları ile ilgili incelememi gözden geçirdin mi?
I proofread for a living.
Düzeltmenim.
And it needs to be proofread.
Redakte edilmesi de lâzım.
I don't have to proofread your essay on "Ethan Frome."
"Ethan Frome" ödevindeki yanlışları düzeltmek zorunda değilim.
- I'II just proofread this.
- Şunu bir okuyayım da.
Proofread it?
Düzelteyim mi?
I proofread
Bir prova okuyucusu.
I think I should proofread this for you. can i?
Sanırım senin için, bunun yanlışlarını düzeltebilirim? Yapabilir miyiz?
I think maybe you--you should have had someone proofread it Before you stuck it to the wall.
Bunu duvara yapıştırmadan önce birine kontrol ettirsen çok iyi olurdu.
I have to proofread a 5,000-Worder due at dawn.
Sabaha kadar 5000 kelimeyi kontrol etmeliyim.
Proofread Jenny's column.
Jenny'nin köşe yazısında düzeltme yaptım...
Unless you want to proofread a letter I wrote.
Yok. Yazdığım mektupta düzeltme yapmak istersen başka.
Just proofread it once before you submit it.
Teslim etmeden önce düzelt.
The bills are due, two articles to proofread.
Faturaların tarihi geçiyor, iki makalenin düzeltmelerini yapmam lazım.
I have to proofread some press releases.
Bazı basın açıklamalarını, gözden geçirmem gerekiyor.
I told you to proofread it.
Sana bir gözden geçir dedim.
Proofread it for me.
Benim için düzeltmelerini yap.
- I'd love to have a sneak proofread.
- Gizlice düzeltme yaparım üstünde.
Alistair sent me these about six months ago to proofread.
6 ay önce Alistair bunları bana düzeltme yapmam için yolladı.
Will you proofread this letter to the editor of the paper?
Gazete editörü için bu mektubu redakte eder misin?
She asked me to proofread this e-mail she wrote to Max Morita.
Max'e yolladığı bir maili banada göndermişti
Because I want you to proofread some pages of my book.
Kitabımın birkaç sayfasını düzeltmeni istiyorum.
I proofread all of her manuscripts.
Yazdıklarındaki tüm hataları düzelttim.
Yeah, you said you were going to proofread it
Evet, sen dilbilgisi ve yazım için
I just had to stop to proofread a court report.
Ve bir mahkeme kararını okuyup...
Well, why didn't you proofread this before?
Niye dizgi hatalarını kontrol etmedin?
You don't proofread a tweet.
Mesajın hatalarını kontrol etmezsin.
I gotta proofread this.
Bunun kontrollerini yapmalıyım.
Charlie... can you proofread this for me?
Charlie, şunun yazım hatalarını düzeltir misin?
I would be more than happy to proofread.
Yazdıklarını seve seve kontrol ederim.
Oh, and, Lola, I'm sure Jessa would love to proofread your novel.
Lola, Jessa romanını incelemeyi çok ister eminim.
Can you proofread this for me?
Bunları benim için tashih edebilir misin?
No. Will one of you proofread this text?
- Biriniz mesajı kontrol edebilir misiniz?