Quantity перевод на турецкий
588 параллельный перевод
You must have covered a great quantity of ground in seven years.
Yedi yılda bir hayli mesafe kat etmiş olmalısın.
The drink you've had now, I regret to say, contained a quantity of Hydrocin.
Az önce içtiğiniz o içkiler, söylediğime pişmanım ama, bir doz hydrocin içeriyordu.
In a larger quantity, it induces madness.
Daha büyük dozlarda, çılgınlığa sebep oluyor.
You see, temperature is due to the quantity of molecular...
Bakın, sıcaklık dediğimiz molekül miktarına bağlı olup...
The day he was born, there was salt in the air... a great quantity of salt.
Doğduğu gün havada tuz vardı... hemde çok fazla tuz vardı.
A great quantity of salt.
Muazzam dercede tuz vardı.
From what you tell me it will be easy to reproduce the unit assigned to me at any quantity you wish.
Bana anlattığınız şey bu bana istediğiniz miktarda parçayı kolayca tekrardan üretmemi sağlayacak.
If we can produce the mold in quantity, think what it will mean to thousands of people all over the world.
Bundan bir miktar kalıp üretebilirsek dünyadaki bir çok insan için faydalı olacak.
Unfortunately, it will take some time to produce mold in sufficient quantity.
Ne yazık ki, maddenin yeterli miktarda üretilmesi biraz zaman alacak.
And let those that play your clowns speak no more than is set down for them, for there be of them that will themselves laugh to set on some barren quantity of spectators to laugh too, though some necessary question of the play be then to be considered.
Söyleyeceklerinden fazlasını söyletmeyin soytarılarınıza. Öylelerini gördüm ki, kendi başlarına gülmeye ve seyircinin en anlayışsızlarını güldürmeye kalkışıyorlar. Hem de oyunun en ciddiyet isteyen, en can alıcı yerinde.
Forty thousand brothers could not, with all their quantity of love, make up my sum.
40 bin kardeşi bütün sevgilerini birleştirip gelseler, sevemezler onu benim sevdiğim kadar.
I confess, I've had my doubts about the quantity of flour.
İtiraf ediyorum ki un miktarıyla ilgili şüphelerim var.
Measures have been taken which render it virtually impossible... For any substantial quantity of gold to be removed from this country.
Söz konusu miktardaki altının ülke dışına çıkmasını imkansız kılacak önlemler alınmıştır.
" secretion of an excessive quantity of mucous...
" tahriş ile oluşan gastrik sıvı
But I've never seen venom in such quantity before.
Fakat bu kadar çok zehri daha önce hiç görmemiştim.
A large quantity, too.
Bu da çok kaliteli.
Do we go for quantity or quality?
Kaç kız getirdiğimiz mi yoksa getirdiğimiz kızın kalitesi mi göz önüne alınacak?
- In any shape or quantity.
Herhangi bir şekil ve miktarda.
That's a large quantity of pork.
Bu kadar çok domuz etini ne yapacaktınız?
It's quantity with her, not quality.
Onun için önemli olan niceliktir, nitelik değil.
But forgetting about the deaths, how do you explain the change in quality of the cows'milk, even the quantity?
Ama ölümler konusunu bir kenara bırakırsak ineklerin sütündeki miktarın ve kalitesinin azalmasına ne diyorsunuz?
You have a chest full of quality and quantity.
Göğüslerin de nitelik ve nicelik dolu.
It is sm ugg led in By ori ental b i rds Especially train ed For ocean travel. Each carrying a b it Quantity in a small satch el
Okyanus yolculuğu için özel eğitilmiş şark kuşları tarafından lâl rengi boğazlarının altındaki çantalarda küçük miktarlarda taşınarak kaçak getirilmiştir.
I found Bacillus pasteurella in great quantity.
Yüksek miktarda "Bacillus pasteurella" saptadım.
That's actually... "The psychological properties of visual quality and quantity " can be represented conveniently by a three-dimensional diagram.
Aslında "Görüş kalitesinin ve miktarının psikolojik özellikleri" "uygun bir şekilde üç boyutlu bir şemayla temsil edilebilinir."
Alcohol in small doses is harmless in whatever quantity.
Alkol oranı düşükse,... istediğiniz kadar için, bir şey olmaz.
A small quantity of Ffolly-Hardwicke's snuff.
- Ffolly Hardwicke'in enfiyesi.
Well given sufficient quantity of course it's capable of killing human beings.
Eğer yeterli miktarda verilirse, tabii ki insanları da öldürebilir.
And they have left a quantity of it for us in the entrance hall of their main building.
Ve bunun kalitesini göstermek için bize ana binalarının giriş salonunda bırakmışlar.
And to each of these locations, being those 25 key cities in which reside almost one third of the entire population of Britain, Russia has probably allocated a further unknown quantity of thermo-nuclear missiles.
Ayrıca, İngiltere nüfusunun... neredeyse üçte birini barındıran... bu 25 kilit şehrin her birine... sayısı belirsiz başka termonükleer füzelerin... yönlendirilmiş olması da yüksek ihtimaldir.
Our fens and marshes attract them in great quantity.
Bataklık arazi onları buraya çekiyor.
You profit from the quantity.
Büyük miktarda kazanç elde edersin.
Away, thou rag, thou quantity, thou remnant!
Seni lime lime herif, seni parça kumaş, Seni artık kumaş,
The quantity we received was less than what they sent.
Gönderdiklerini aldık.
Perhaps of more concern is the fact that this android population can literally provide anything a human being could ask for, in unlimited quantity.
Mudd'a sadıklar. Daha fazla endişe yaratan şeyse, bu insansıların bir insanın istediği her şeyi sınırsız miktarlarda sunabilecek olması.
I wonder if you mind if I'd borrow a small quantity of this.
Bundan az bir miktar ödünç alabilir miyim diyecektim.
Both ships report simulated hits in sufficient quantity and location to justify awarding the surprise engagement to Enterprise.
Her iki gemi de, Enterprise ile çarpışma niteliği taşıyacak yeterli niteliklerdeki darbe raporu veriyor.
- Is it a quantity surveyor?
- Bu inşaat eksperi mi?
You're a known quantity.
Sen tanınmış birisin.
You're known for quantity.
Sen tanınmış birisin.
For my part, I think that far too much attention these days is paid to quantity... and not nearly enough to quality.
Bence bugünlerde niceliğe nitelikten çok daha fazla dikkat ediliyor.
- That quantity of books!
- Çok kitap var!
We're going to kill and capture a large quantity of them.
Büyük miktarda düşmanı öldürecek ve esir alacağız.
We're talking about a large quantity of cocaine.
Büyük miktarda bir kokainden bahsediyoruz.
Has great quantity of bubbles, but it is well.
İnsanın boğazını gıdıklıyor ama güzel.
Now, theoretically, Waterlow, if a minute quantity of evil serum... were introduced into the bloodstream of an individual... that individual should be proof against contamination... by the evils of this world for the rest of his or her life.
Şimdi teorik olarak, Waterlow, Eğer küçük miktarda kötülük serumunu kişinin kan dolaşımına verirsek bu kişi hayatının geri kalanında onu yoldan çıkaracak bu dünyadaki tüm kötülüklere karşı dayanıklı olabilecek.
Burn mercury so that it absorbs oxygen, and measure the exact quantity of oxygen that is taken up between the beginning of the burning and the end.
Oksijeni absorbe eden cıvayı yak,... yanmanın başı ve sonu arasında tükenen oksijenin kesin değerini ölç.
If a given quantity of carbon an atom... combines to make carbon dioxide, it does so with two atoms of oxygen.
Belli bir orandaki bir atomluk karbon,... karbondioksit oluşturmak için birleştirilirse iki atom da oksijen ortaya çıkar.
But in my opinion, and I am biased, he leff behind an enormous quantity of wreckage - administrative wreckage.
Fakat bana kalırsa, ki taraflıyım, arkasında devasa bir yığın bıraktı, yönetimsel bir yığın.
Consider the quantity of toxic products we dump into our rivers.
Nehirlerimize akıttığımız zehirli ürün atıklarını düşün.
A four-cornered, folded square of paper, containing yes, a small quantity of gold dust, or gold leaf.
Dört köşeli, kare şeklinde katlanmış bir kağıt ve içinde de, evet, küçük miktarda altın tozu veya altın varak.