Quintessence перевод на турецкий
34 параллельный перевод
The quintessence of prosciutto.
Jambonun özü.
"Never seen in public in her later years apparently, without an offstage life the absolute quintessence of seclusion."
" Sonraki yıllarda asla halkın içinde açıkça görülmedi, kulislerden uzak tamamen inzivaya çekilerek mükemmel bir yaşam sürdü.
The paragon of animals! "Yet to me... what is this quintessence of dust?"
Oysa benim için... sadece bir tek toz zerresi. "
" Yet to me, what is this quintessence of dust?
Hala aklımda, toprağın özündeki.
And yet, to me... what is this quintessence of dust?
Oysa benim için... Sadece toz zerresi
Looking at you, I'm filled with the essence of... the quintessence of joy.
Sana bakarken, bir madenin özündeki neşenin esansını hissediyorum.
And yet, to me what is this quintessence of dust?
Ama benim için nedir insan bu özü toprak olan yaratık.
We used to say that I wrote parts for her... that let her play the quintessence of Helga.
Eskiden bunu, onun kendi özünü oynayabileceği roller yazıyorum diye ifade ederdik.
- Quintessence.
- Kendi özünü.
The quintessence of Resi.
Resi'nin kendi özünü.
Right, the quintessence of being...
Evet. O an gördüklerimi yansıtıyor ama bu görsellik sonsuza dek kalıcı.
In Mesoamerican history The quintessence of perfection that is he
Orta Amerika tarihinde mükemmeliyet timsali O'dur işte.
... make Jørgen Mortensen feel the quintessence of love and come over for a glass of Marsala.
"Jorgen Mortensen'in aşkın güzelliğine" "sahip olmasını sağla". "Ve bir bardak Marsala" "için geri gelsin".
And I, the quintessence of the man of our times, rush off to Vienna and at 19 Bergstrasse get down on my knees and say to him, "Master, guide me."
Günümüz insanının özetiyim. Vienna'ya gideceğim, Bergstrasse Yolu 19 Numarada diz çöküp "Üstat, bana yol göster." diyeceğim.
They're the quintessence of femininity.
Dişiliğin mükemmel örnekleri.
Well that seems to me, almost the quintessence of the Modern moment because there you have a...
Şey, bu bana nerdeyse "modern an" ın özünün özüymüş gibi gelir,
In the outcome of battle Mean a little out there in the sparkly quintessence.
Küçük bir belirti de olur.
You always say you can't stand them, they're the quintessence of middle-class hypocrisy.
- Onlara dayanamıyorum dedin. Onlar, orta tabaka riyakârlığının birer örneği.
And yet, to me, what is this..... quintessence of dust?
Ama benim için nedir insan..... bu özü toz yaratık?
You are the quintessence of the benevolence.
Sen hayırseverliğin timsalisin.
You, the quintessence, the purest concentration... the very substance of selfishness.
Sen ki, en saf ve konsantre bencilliği temsil ediyorsun!
He worked on quintessencelike. Still works.
En son çalışması Quintessence.
Fast facts?
- Quintessence?
The quintessence of life, I think.
Bence bu fotoğraf, yaşamın ta kendisi.
"The quintessence of life."
"Yaşamın ta kendisi."
So our cover will probably be the most famous ever... because it really will have the big quintessence of all time.
O halde, son kapağımız en ünlü kapağımız olacak... çünkü tüm zamanların en esaslı içeriğine sahip olacak.
Let's process some quintessence.
Hayatın ta kendisini tab edelim.
Oh, is that my quintessence?
Yaşamın ta kendisi bu mu?
There's your quintessence.
Yaşamın ta kendisini istemiştin, getirdim.
"The beauty of the world and the paragon of animals, yet to me, what is this quintessence of dust?"
"Evrenin göz bebeği insan, canlıların baş tacı! Ama benim için nedir insan, bu özü toz yaratık?"
Observe, child, the quintessence of devoted marriage, how carefully I attend to my dear husband's toilet...
İzle evladım, bağlılık dolu bir evliliğin özünü,
Gustaf? It sounds fancy, it's you?
Yasaklı hatlar.Quintessence kuramı hakkında yeni radikal kanıtlar.
Quintessence?
- Molly bize verdi.