Rakes перевод на турецкий
90 параллельный перевод
There's probably a dusty little man that rakes the centavos out every morning and blesses the credulous fools that throw them in.
Muhtemelen her sabah paraları tırmıkla toplayan küçük çirkin bir adam vardır ve paraları atan saf insanlara dua ediyordur.
It's the professor who rakes it in.
Bu işin profesörü de olsan, nafile.
All you gotta do is lay up and count it as the old lady rakes it in.
Tek yapman eşin vurgunu yaparken, parayı biriktirip saymak.
- I got the rakes on the Dutchman!
- Ağır ol. Ben onun adamıyım.
" He rakes and trims the grass
" O çimleri biçer, şekillendirir
Stamp collections, pulling chickweed from my dad's dichondra plants. Arranging rakes by sizes for my mom in the garage.
Pul koleksiyonum, babamın tarlasındaki otları yolmak annemin tırmıklarını boylarına göre dizmek.
There's no trees in Iraq, what are you sending them rakes for, you asshole?
Irak'ta ağaç yok ki. Ne demeye onlara tırpan gönderiyorsunuz sizi göt herifler?
Rakes and shovels and compost.
Tırmık, kürek ve gübre.
While NO MA'AM may look like a loose assortment of foot pads, rakes and rapscallions we are, in fact, a proud order of dignified men who serve our community with honor and panache.
Bud, "Kadına Hayır" örgütü paspas olmuş, çapkın adamlardan ve kabadayılardan oluşan gevşek bir bütün olarak görünebilir....... ama aslında topluma onur ve cakayla hizmet eden ağırbaşlı adamlardan oluşan gururlu bir örgütüz.
Just get me a scalpel some towel clips, a pair of rakes and a...
Bana bir tane neşter... ... bir iki havlu maşası, bir çift tarak... ... ve bir...
- That guy rakes it in.
- O adam manyak para kazanıyor.
Our garden center is running a special on potting soil and rakes.
"Bahçe bölümümüzde özel indirimde olan ürünler...."
One of those latter-day rakes... who'll earn a million a minute tomorrow...
Eski çapkınlıklarından... yarın dakikada bir milyon kazanacak...
Many officials, penniless rakes, and even nobles of Namwon tried endlessly to seduce her, but they all failed.
Ne çağırırsın beni? Ben meşgul bir insanım, tamam mı? - Çünkü ben Seul'lüyüm.
Supposed to sit in this piece of crap while the wind rakes through my hair?
Yani rüzgâr saçlarımı dağıtırken bu hurda yığınında oturmak zorundayım.
Rakes.
Tırpan.
Then, when your product comes out, your company rakes in all the profits.
Böylece sizin ürün çıkınca, bütün kârı şirketiniz götürecekti.
Mr. Plow, Homer space Sideshow Bob steps on rakes
Bay Plow, Homer uzaya gider. Figüran Bob tırmığa basar.
Oh, it might be for young rakes
Oh, bu gençliğin zamparalığından, olmalı.
And, Jennifer, C.J.'s problem is that he like any young man of pure heart and good intention is worried that you will always be more attracted to the rakes of this world.
Jennifer C.J.'in problemine gelince, iyi kalpli ve iyi niyetli her erkek gibi, senin bu dünyanın hovarda ve serseri erkeklerine çok daha fazla düşkün olacağından korkuyor.
For feeding, they glide through the water altering plankton with their sponge-like gill rakes.
Beslenmek için suda kayarak yol alır, süngere benzeyen solungaç dikenleriyle planktonları süzerler.
To the field of rakes!
Haydi tırmık bahçesine!
Diego said something about the field of rakes representing the careful dance of talking about your wife's weight.
Diego, tırmık tarlasının, eşinin kilosu hakkında konuşurken dikkatli dans etmeyi temsil ettiğini söylemişti.
Honestly, nothing rakes in the money quite like religion.
Din kadar para kazandıran başka birşey yok.
We've all been using rakes.
Hepimiz tarak kullanıyoruz.
Rakes of cocaine in your blood. More than "rakes" in fact.
- Ayrıca kokaine de rastlandı.
- To the field of rakes!
Haydi tırmık bahçesine!
[Earl Narrating] Diego said somethin about the field of rakes... representin'the careful dance of talkin'about your wife's weight.
Diego, tırmık tarlasının, eşinin kilosu hakkında konuşurken dikkatli dans etmeyi temsil ettiğini söylemişti.
Whatever happened to rakes?
Tırmık denen şeye ne oldu?
I want to get spades and some metal rakes.
Kürek ve metal tırmık da istiyorum.
Metal rakes.
Metal tırmıklar.
Oh, Penny, if cynicism burnt off calories, we'd all be as thin as rakes.
Penny, alaycı davranışlar kalorileri yaksaydı hepimiz tırmık gibi ince olurduk.
Man, two feet tall, and scared of rakes?
70 cm ve tırmıklardan korkuyor?
Spending 10 hours a day selling rakes in her old man's hardware store.
Babasının sahip olduğu hırdavat dükkânında günde 10 saat malzeme satarak geçireceksin.
It's found in long handles, such as garden rakes, spades, shovels.
Bahçe sopaları, bel ve kürekler gibi uzun saplarda bulunur.
Because it rakes in more money?
Hepsi daha çok para için.
- Rakes up passionate desires... lf you trust him...
- Çapkın tutkulu arzuları..
Everywhere you step, there are shovels and rakes and hoes.
Adım attığın her yerde, kürekler, tırmıklar ve çapalar var.
"more cogent than their theologians, " more poetic than their poets, or more reckless than their rakes! "
"Onların âlimlerinin bildiklerinden fazlasını bilen, ilahiyatçılarından daha ikna edici olan, şairlerlerinden daha şairane olan ve hovardalarından daha umarsız olan yoktur!"
Let us revenge this with our sticks, ere we become rakes.
Sıskalıktan tırmığa dönmeden önce sopalarımızla intikamımızı alalım.
Food rakes.
Yemek tırmığı diyorum.
My name is Charlie Rakes, I'm from Chicago.
Benim adım Charlie Rakes, Şikago'danım.
- Rakes told me to tell you they're coming for you next.
- Anlıyor musun? - Rakes, gelecek sefer sizin için geleceğini size söylememi istedi.
You give my regards
Özel vekil Rakes'e...
- to Special Deputy Rakes.
-... saygılarımı iletirsin.
Special Deputy Rakes was the one hired the men to do that to you.
Bunu sana yapan adamları Vekil Rakes kiralamış.
You send these to Rakes.
Bunu Rakes'e gönder.
Rakes was coming at us day and night.
Rakes sürekli peşimizdeydi.
They were the biggest stills Franklin had ever seen and we hid them deep in the woods where Rakes could never find them.
Franklin'dekilerin görüp görebileceği en büyük kazanlardı ve onları ormanda Rakes'in asla bulamayacağı bir yere sakladık.
But Rakes took him out of the picture altogether.
Ama Rakes, onu tamamen saf dışı bıraktı.
Charlie Rakes?
- Charlie Rakes mi?