Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ R ] / Relevance

Relevance перевод на турецкий

506 параллельный перевод
Its relevance escapes me.
Açıklayın lütfen.
The examination at Poiters by the Archbishop of Reims has no relevance.
Poiters'te Başpiskopos tarafınca yapılan incelemelerin bir geçerliliği yok.
Guernica's relevance is mainly historic and sentimental.
Guernica'ya olan ilginin sebebi daha çok tarihsel ve duygusaldır.
The defense considers Mrs. Lansdowne's testimony to be of extreme relevance.
Savunma, Bayan Lansdowne'nun ifadesinin kurallara uygun olduğunu düşünüyor.
I wish to enquire what possible relevance the testimony of a zoology professor can have in this trial.
Bir zooloji profesörünün şahitliğinin bu dava ile ne ilişkisi var öğrenmek istiyorum.
Why, it has every relevance.
Bir sürü ilişkisi var.
I don't see the relevance- -
Bunun ne önemi var anlamıyorum.
Mr. Bartlett, I fail to see the relevance of your last witness.
Bay Bartlett, son tanığınızın ilgisini göremedim.
Mr. Bartlett, do you think there is any real relevance in questioning the deceased?
Bay Bartlett, sizce merhumun sorgulanması gerçekten gerekli mi?
Its relevance - to the hierarchical structure of post-renaissance society... And its impact on the future of parochial organization, in an expanding agrarian economy.
Rönesans sonrası toplumun hiyerarşi yapısıyla ilgisi ve genişleyen tarım ekonomisinde kilise örgütünün geleceğine etkisi.
As for hearing Celestine Madeiros, who at the moment is on death row, I must conclude that it is of no relevance.
Ölüm sırasını bekleyen Celestine Madeiros'u dinlemenin dikkate alınmaması gerektiği kanaatine vardım.
What relevance do penguins have
Evet, penguenler.
It's in the manner of living and dying one finds relevance.
Önemli olan, ölümü erdemli yerde yaşamaktır.
- What relevance have these plans?
- Bu planların birbiriyle ilintisi nedir?
I fail to see any relevance.
Bir ilgi göremiyorum.
Your Honor, the relevance of the bone will become clear, I think, as I continue.
Efendim, kemiğin ilgisi sanıyorum, devam ettikçe ortaya çıkacak.
- I fail to see any relevance.
- Bir bağlantı göremiyorum.
Well, the meaningless fact of the fortune cookie or the turtle's egg... can't possibly have any relevance to the subject you're analyzing.
Şans kurabiyesinin veya kaplumbağa yumurtasının anlamsızlığı gerçeğinin incelediğin konuyla bir ilgisi olamaz.
I know you're not crazy about my stories, But i think you'll find this one poignant ; And not without a certain relevance.
Biliyorum benim hikayeme bayılmayacaksın ama bence, bazı bağlantılar olmadan içindeki dokunaklı olayı anlayacaksın...
I mean, they might have relevance to your own life, but a lot of things do.
Şarkıların hayatınızla bağları olabilir ama birçok şeyin var.
The specific issues of the conflict have no relevance.
Çatışmanın neden kaynaklandığının bir önemi yok.
Even if it says something that might be of relevance?
İlgimizi çekebilecek bir şey olsa bile mi?
Why do I have the feeling that question has some personal relevance?
Nedense bu, çok kişisel bir soru gibi geldi bana.
What's the relevance of this?
Bunun konuyla ne ilgisi var?
What is the relevance of who fired who?
Kimin kimi kovduğunun konuyla ne ilgisi var?
Dr Pavel's former research has no relevance here.
Dr. Pavel'in önceki çalışmaları konuyla ilgisiz.
When are you gonna come to me with something with relevance something that doesn't have a Roman numeral in the title?
Bana doğruyu söyle gerçek yaşamla ilgili adında Romen rakamı olmayan düzgün bir senaryo ne zaman getireceksin?
A distinction that has no relevance for lawyers.
Avukatların hiç umursamadığı bir değer bu.
He insisted to me that this may have relevance to another case he has in hand.
Elindeki farklı bir dava ile bu davanın bir ilişkisi olduğu konusunda ısrar ediyor.
I don't understand the relevance.
Olayla ilgisini anlamıyorum.
"What is the relevance of the janitor?"
"Kapıcının buradaki önemi nedir?"
For Sally, those words bore a particular relevance.
Sally için, bu kelimeler belirli bir alaka taşıyordu.
Your Honor, what possible relevance could this have to Mr. McCoy's criminal activities?
Sayın hakim, bu konu, Bay McCoy'un suçunu nasıl haklı çıkaracak?
Your Honor, if you'll allow some latitude... I can establish the relevance.
Sayın Yargıç, hoş görünüze sığınarak müsade ederseniz... konuya açıklık getirmek isterim.
Objection--the testimony has no relevance... to the issues in this trial.
İtraz ediyorum--Konuşulanların davanın... içeriğiyle bir ilişkisi yok.
The past has no relevance here.
Geçmiş geçmişte kaldı. Geçmişle bir alakası yok.
- I don't see the relevance...
- Konuyla ilgisini anlamıyorum...
I don't see the relevance of this.
Konuyla ne ilgisi olduğunu anlayamadım.
Madam archon, what relevance does Mr O'Brien's war experiences have?
Madam yargıç, Bay O'Brien'ın savaş tecrübelerinin konuyla ne alakası var?
Relevance?
İlgisi nedir?
I would ask you to bear this in mind... although, as with all worthwhile work for children... it's hoped what is said is of relevance to adults.
Bunu aklınızdan çıkarmamanızı istiyorum. Her ne kadar kelimeler olarak çocukları hedeflese de aslında söyledikleri ile büyükleri hedef alıyor.
- I don't know if it has any relevance or not.
Arada bir bağ olup olmadığını bilmiyorum.
I don't see the relevance.
Konuyla olan ilgisini göremiyorum.
What is the relevance of this?
Bunun ne ilgisi var?
You could indeed give up publishing for the stage Tell me, what relevance has this fine story to a scribe like myself?
Büyük bir aşk ve sabırdan söz ettiğin bu hikayeni çok beğendim ama hemen yayımlamamızı beklemiyorsun umarım.
I don't understand the relevance of the question.
Bu sorunun konuyla ilgisini anlayamadım.
The fact it's a game show has no relevance, it merely indicates my cultural origins.
İşin garibi yarışmada hiçbir konu yoktu ; sadece benim kültürel kökenim gösteriliyordu.
Relevance?
İlgisi ne?
He just asked us to believe that the money they make has no relevance.
Az önce kazandıkları paranız alakası olmadığına inanmamızı istedi.
We can solicit manuscripts based on what we feel is the relevance for the movement.
Her stratejik noktadan ve öncepheden... muhabirlerimiz yeni savaş teknikleri ve yolları hakkında bilgi gönderiyorlar.
This certainly has no relevance.
Niye buradayım?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]