Reserved перевод на турецкий
1,284 параллельный перевод
They've got reserved tickets for the evening.
Akşama bilet ayırtmışlar.
Step right in, madam, there's a window seat reserved just for you.
İçeri geçin bayan. Cam kenarında size özel bir yer ayrıldı.
Laurie only reserved four seats.
Laurie sadece 4 yer ayırtmış.
- We reserved a car.
Bir araba ayırtmıştık.
They're reserved for the queen.
Hepsi kraliçe için ayarlandı.
I've reserved our usual table.
Her zamanki masamızı ayırttırdım.
I've already reserved them for you.
Zaten ayırmıştım senin için.
I reserved the press time.
Basım zamanını ayarladım.
There'll be a special space in there reserved just for you, Quark.
Senin için özel bir yer ayıracağım, Quark.
We'll keep the same table reserved just for you.
Aynı masada sana bir yer ayıracağız.
I've reserved a place for us aboard the Valerius.
Valeryus'ta yerimiz hazır.
That's reserved for full members.
Hayır, oğlum. O ancak asil üyelerin ayrıcalığıdır.
We reserved some special seats so we can all sit together.
Özel koltukları ; beraber oturabilmek için ayırttık.
Most of these are reserved already.
Bunların çoğu çoktan ayrıldı.
This ward is reserved for air crash victims.
Bu bölüm sadece hava kazası kurbanları için kullanılıyor.
Road crews, chain gangs, are reserved for felons with five-year sentences or more.
Yol çalışmasında çalışmak için beş yıl ya da daha fazla hüküm giymiş olması gerekiyor.
Good, because I've reserved the best seats on the train.
İyi, çünkü trendeki en iyi yerleri ayırttım.
For madness would not err nor sense to ecstasy was ne'er so thralled but it reserved some quantity of choice to serve in such a difference.
Çılgınlık bile bu kadar şaşırtmaz insanı. Bu kadar bozmaz duyuları. Ayırt ettirir birbirinden bu kadar uzak iki insanı.
I reserved it. There's no problem.
Ben rezervasyon yaptırdım, sorun yok yani.
For the parents'evening, I've reserved two seats for you in the first row.
Veliler gecesi için size en önden iki yer ayırdım.
reserved maybe for raj singh himself.
Belki de Raj Singh için seçilirsin.
Reserved for the hepatics... There is nothing for the amnesics?
Karaciğer rahatsızlığı olanlara ayrılmış... amneziler için yeriniz yok mu?
She is so very reserved.
Çok çekingen.
I could never attach myself to anyone so completely reserved.
O kadar çekingen birine asla bağlanamam.
One cannot love a reserved person.
İnsan çekingen birini sevemez.
Eli here, his folks have a private seat reserved for family members... at Harvard Law School.
Eli'nin ailesinin Harvard Hukuk Bölümü'nde aile mensuplarına ayrılmış özel kontenjanları var da.
Hastings, this hotel that you reserved for us it has a chef of the first order?
Hastings, oteldeki aşçı birinci sınıf kategorisinden mi?
I would just like the reserved reading for these classes, please.
Ben sadece çalışmak için birkaç kitap istiyorum.
No the maniac farm will be reserved strictly for hopeless cases like a guy who gets a big tattoo on his chest of Liza Minnelli taking a shit.
Manyak tesisi dediğin böyle tamamen umutsuz vakalar için kullanılmalı. Mesela göğsüne kocaman bir sıçan Liza Minnelli dövmesi yaptıran herif gibi.
It's Thursday, and I've got your usual holosuite reserved.
Bugün perşembe ve her zamanki gibi sanal odanı ayırdım.
I'm sorry, but all the animals have already been reserved for celebrities.
Ve sonra bir susamuru kurtaracağım. Üzgünüm, ama bütün hayvanları ünlüler için ayırdık.
I'm not reserved at the moment.
Öyle bir lüksüm yok.
My love is reserved for another. You cannot mean....
Aşkımı başkasına saklıyorum.
And it's only a once-in-a-while thing reserved for really special occasions.
Kırk yılda bir çok özel durumlarda yapılır.
In a cemetery practically reserved for cops, we come across the tombstone of Officer Glenn Tunney.
Polislere ait bir mezarlıkta memur Glenn Tunney'nin mezarıyla karşılaştık.
- You have a seat reserved, front row next to Ruby Rhod!
- Opera için bilet kaldı mı? - En ön sırada yeriniz rezerve edildi. Ruby Rhod'un yanında.
You're quiet and reserved.
Sakin ve çekingensiniz.
The carriage house is reserved for Jim's clients and guests, such as yourself.
Arabalık, Jim'in müşterilerine, ve sizin gibi konuklara ayrıldı.
You have a table reserved for me.
Resepsiyon, benim adıma masa ayıracaktı.
I have my grave reserved for me, but it can wait until I am ready for it.
Mezarımı ayırttım, ama o güne kadar bekleyebilirim.
- When he gets back, we'll split. - I told you this table was reserved.
Size en başından oturmayın demiştim.
Because that part of the book shop is reserved for men. - Why?
- Çünkü kitapçının bu bölümü erkeklere ayrılmıştır.
Reserved... frustrated... inhibited... hesitant... closed-up... pulled together... egocentric... not hungry.
Kapalı... hayal kırıklığına uğramış... tutuk... ertelenmiş... kendini dışarıya karşı kapatmış... kendini toparlamış... ben merkezci... iştahsız... gerçekten bir yemek istemiyor musun?
Look at, the reserved place for Ahura Mazda.
Ahura Mazda'ya ayrılmış olan yere bakınız.
I reserved for two.
İki kişilik yer ayırttım!
These stools are reserved for my friends.
Bu tabureler arkadaşlarıma rezerve.
This place is reserved in memory of Neroon... until the day it is taken by The One who is to come.
Burası gelecek olan Seçilmiş Kişi tarafından alınana kadar Neroon'un anısını yaşatacaktır.
Oh, it's just that in the past he's been rather reserved about expressing himself that way.
Geçmişte kendini ifade etmeye çekinirdi.
Moscow reserved many surprises.
Moskova sürprizlerle doluydu.
Renowned socialite Pinky Virdon uses the VIP entrance reserved for the few who do not have to plan aeons in advance for an appointment.
Sosyetenin yenilenmiş güzellerinden Pinky Virdon randevu almak için hiç güçlük çekmeyen birkaç insanın kullandığı VIP girişini kullanıyor.
There is a seat reserved for them right beside the judge.
Onlar için hakimin sağında ayrılmış yerler var.