Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ R ] / Resolve

Resolve перевод на турецкий

1,765 параллельный перевод
We want to resolve this as quickly as possible without anyone getting hurt.
Bunu mümkün olduğunca hızlı, kimseye birşey olmadan sonuçlandırmak istiyoruz.
Well, clearly that's a private family matter, not one social services could resolve.
Belli ki bu aile içi bir durum. Sosyal hizmetleri ilgilendirmez.
i don't want her to die, helen, but that is exactly what will happen if you test my resolve.
Onun ölmesini istemiyorum, Helen. Ama eğer azmimi test etmeye çalışırsan kesinlikle olacak olan bu.
I don't want her to die, Helen, but that is exactly what will happen if you test my resolve.
Onun ölmesini istemiyorum, Helen, ama eğer azmimi test etmeye çalışırsan kesinlikle olacak olan bu.
They may be a peaceful species, but they aren't without resources or resolve.
Barışçıl bir tür olabilirler, ama imkanları ve azimleri yok değildir.
To test our resolve.
Kararlarımızı denemek için.
We can resolve this.
Bunu çözebiliriz.
I send an envoy to resolve any misunderstandings.
Anlaşmazlıkları çözmek için bir elçi göndereceğim.
I was hoping you and I could resolve this dispute and broker a treaty. ... between the Republic and the great clan of the Hutts.
Bu anlaşmazlığı çözüp, Cumhuriyet'le büyük Hutt ırkı arasında bir anlaşma tesis edebileceğimizi umuyorum.
To test our resolve.
Azmimizi sınamak için.
"we will surely work to resolve the matter to the satisfaction of both the farmer and Monsanto."
... meseleyi hem çiftçi hem de Monsanto açısından tatminkar bir çözüme kavuşturmak üzere çalışacağız. "
As it continues its unrelenting rise, the company defends its vision of a transgenic world "that will resolve the problems of famine and the environment in perfect harmony."
Amansız büyümesini sürdürürken, açlık ve çevre sorunlarını mükemmel bir uyum içerisinde çözeceğine inandığı trans-genik bir dünya vizyonunu savunmaya devam ediyor.
I wanted Gus'dad to do it, but there was a genealogy issue I just couldn't resolve.
Babamı, Gus'ın oynamasını istemiştim. Ama çözemediğim bir ırk sorunu vardı.
I will never resolve you.
Seni asla bağışlamayacağım.
Not knowing doesn't resolve things, you bastard.
Bilmemen hiçbir şeyi çözmüyor, adi herif.
What a shame, there's only one way to resolve this.
Ne yazık. Bu işi çözmenin tek bir yolu var.
Remind me how you resolve a conflict That has existed since the beginning of mankind.
Bana insanlığın başından beri olan bu çatışmanın çözümü nasılmış söyler misin?
And we will not bow a bunch! Our resolve is strong!
Ve ne kıpırdayacağız ne de boyun eğeceğiz, niyetimiz ciddi.
Maybe now we can resolve this whole thing.
Belki şimdi bu işi çözüme ulaştırabiliriz.
Eddie, I know how painful it must have been to lose your wife and daughter, but this is no way to resolve those feelings.
Eddie, karını ve kızını kaybetmenin ne kadar acı verici olduğunu bilirim. Ama bu acıları dindirmenin yolu bu değil.
so i hope we can resolve our objectives before they return.
Umarım onlar geri gelmeden meselemizi çözebiliriz.
And whatever you have to tell me, the faster we can resolve this. We can maybe even save whoever you attacked last night.
Yani ne olursa olsun bana anlatmak zorundasın, bu işi hemen çözer ve belki de dün gece saldırdığın kişiyi kurtarabiliriz.
Perhaps even British resolve takes a knock when one loses one's partner.
Belki bir İngiliz bile, ortağını kaybedince çok kötü etkileniyordur.
We managed to resolve the last image in Agent Scott's optic nerve before he died.
Ajan Scott'ın optik sinirindeki ölmeden önceki son görüntüye ulaşmayı başardık.
It is about the resolve.
Mesele kararlılık.
That will resolve this issue.
Bu, meseleyi çözecektir.
You cannot... weaken my resolve.
Siz benim... Siz benim niyetimi bozamadınız.
All we want to do is resolve this before anyone else gets hurt.
Tek isteğimiz başka biri incinmeden bu işin bitmesi.
Because you have something you need to resolve
Çünkü bir şeyi çözmen gerekiyor.
And I would resolve things between us.
Michael'a yanına gider ve aramızdakileri çözerdim.
I don't know, resolve things, something, with my son if...
Ne bileyim, oğlum konusunda bir şeyler yapabilirdim.
Sean, we can resolve this, peacefully, right now, if you make the right choice.
Sean, eğer doğru seçimi yaparsan bunu barışçıl olarak çözebiliriz.
We can't go anywhere until we resolve this thing.
Bu sorunu çözmeden hiçbir yere gidemeyiz.
I resolve...
Sigara...
I resolve to not quit smoking.
Sigarayı bırakamayacağım.
Interfering with the captain's orders will not help resolve our current crisis.
Kaptanın emirlerine karşı gelmek şu anki krizi çözülmesine faydası dokunmaz.
I need some time to resolve her mental conflict.
test sonuçlarına bakıp ona göre yol alacağız.
If you ask me, keeping an open line of communication is the best way to resolve conflict.
Bana sorarsan iletişim kanalını açık bırakmak, sorunları çözmenin en iyi yoludur.
They looked at it and they had a resolve, "We're not losing anymore."
Baktılar ve şu sonuca vardılar : "Artık kaybetmeyeceğiz."
We need to talk and see if we can resolve a few things.
Konuşup birkaç şeyi çözebilir miyiz diye bakmamız gerek.
- We... did manage to resolve a few issues.
- Evet, biz birkaç sorunu çözüme ulaştırabildik.
These enemy strikes weaken us in the eyes of the world and strengthens the resolve of those who hate us.
Bu düşmanca saldırılar, dünyanın gözünde bizi zayıf düşürüyor. Bizden nefret edenlerin ise elini güçlendiriyor.
Stop, we'll resolve this.
Durun, bir çözüm bulacağız.
We just need to show some fucking resolve.
Bu lânet olası şeyi çözebileceğimizi göstermeliyiz.
is this going to resolve?
Bu durum geçecek mi?
If you resolve all those injustices, they will consider the Court as nothing.
Bütün bu adaletsizlikleri çözerseniz, onlar sarayın hiçbir işe yaramadığını düşünürler.
I think we can resolve, then, in good conscience and without objection... to relocate the patient to a facility suited for and humane to his condition.
O8 O zaman sanırım gönül rahatlığıyla ve oy birliğiyle hastayı durumuna daha uygun bir yere nakletmeye karar verebiliriz.
I... I resolve to be bolder.
Daha cesur olmaya karar verdim.
Well, I resolve to fall in love.
Âşık olmaya karar verdim.
It'll be easier to resolve things quickly.
Kim senaryoda olmayan bir şey söylerse, 10 dolar öder.
Jim would often stay overnight at the resort if he needed to be there late to resolve an issue.
Jim, genellikle geceleri otelde kalırdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]