Ringer перевод на турецкий
548 параллельный перевод
She'll be going through the ringer for a while.
Bir süre cok zorluk cekecek.
She's a dead ringer for her.
Neredeyse ikizi gibi.
James Ballard, stationmaster and bell - ringer and the proud winner, only an hour before his death of the Beldon Cup for his beautiful Miniver rose.
Ve ölümünden yalnızca bir saat önce güzel Miniver gülü ile kazandığı Beldon kupasının gururlu sahibi, istasyon şefimiz James Ballard.
He's a ringer, a wrestler!
Adam tam bir güreşçi!
- And that was the ringer.
Kural dışı vurmuştu.
You're all dressed up, but you're a dead ringer for one of them dirt-eaters we traded shots with last night.
İyi giyinmişsin, ama geçen gece çatıştığımız o pislik yiyicilerin zangocu gibi konuşuyorsun.
I feel like I've been put through a ringer!
Kafam zangoça telefon bağlamış gibi çınlıyor!
Hey, did anybody ever tell you you're a dead ringer for...
Hey, kimse sana tıpatıp benzediğini söyledi mi...
Tell me, Mr Radovich, what is a ringer?
Söyleyin Bay Radovich, tıpatıp derken ne demek istiyordunuz?
Mr Bradley, if you don't mind my saying so, I think you're a ringer.
Bay Bradley, söylememde bir sakınca görmezseniz, siz tıpatıpsınız.
Ringer!
Ringer!
You heard Ringer testify Kincade shot Mr Whiteside in self-defence.
Ringer'ın ifadesini duymadın mı Whiteside olayı nefsi müdafa imiş.
I held out for a verdict of guilty until it was pointed out that Mr Ringer had sworn on the bible to tell the whole truth and nothing but the truth.
Ringer sadece gerçeği söyleyeceğine dair kitap üzerine yemin edene kadar benim kararım da suçlu olduğu yönündeydi.
Shake hands with the gent who did the reviving, Jed Ringer.
Beni ipten kurtaran adamla da tanışmanı isterim, Jed Ringer.
Are you admitting that Ringer lied to the court?
Mahkemenin kararına karşı mı çıkıyorsun?
Don't ever turn your back on Jed Ringer.
Jed Ringer'a asla sırtını dönme.
Start your trip without the Bullion, we've been double-crossed.
Anlaşılan mal gelmiyecek, Jed Ringer bizi sattı.
By Jed Ringer?
Jed Ringer'mı?
He is, I thought Ringer was supposed to take care of him?
Evet, ama Ringer onun işini bitirmeyecekmiydi?
- Keep him from enjoying it.
- Ringer'ı ipe götürür.
Let him take Ringer for us.
Ringer'ı bize o getirsin.
Why couldn't that be Ringer?
Ringer olduğunu söyle.
Ringer left town last night I checked through his room and found this bill of sale for your father's cattle.
Ringer dün gece kaçmış, odasını ararken babana ait sürünün satış makbuzunu buldum.
Looks like he's the man I'm looking for.
Demek aradığım adam, Ringer.
No, Jed Ringer.
Hayır, Jed Ringer'ı.
Tell him if anything happens to Jed Ringer, I'm going to come back and kill him.
Ona söyle, Jed Ringer'ın başına bir şey, gelirse onu kendi ellerimle öldürürüm.
I heard you was looking for Jed Ringer.
Jed Ringer'ı aradığını duydum.
You're cornered, Ringer.
Kaçamazsın, Ringer.
Don't you do it, Ringer!
Sakın onu dinleme, Ringer!
It's your last chance, Ringer.
Bu son fırsatın, Ringer.
I better tell him about Ringer.
Onlarla konuşmalıyım.
Then it wasn't Ringer.
Katil Ringer değil mi.
Because you thought it was Ringer he had a good chance to kill you.
Çünkü beni dinlemezdin, Ringer nasıl olsa ölecekti.
Well, sir, that picture on the bulletin board out there it's a dead ringer for my girl.
Dışarıdaki panodaki resim kız arkadaşıma çok benziyor efendim.
YOU NEED A RINGER, ERIC. I KNOW WHAT I NEED.
- Nalı çubuğa geçir Eric.
The bell ringer rings the village bell and stinks like an old goat as well!
Zangoç köydeki çanı çalar Üstelik yaşlı bir keçi gibi kokar
The bell ringer with his stick, we hope he drops dead quick!
Zangoç elinde tutar sopasını İnşallah çabuk bulur belasını
- The bell-ringer!
Zangoç bu!
The bell-ringer.
Katedralin zangocu.
As for the alarm ringer... we'll drop his suspension...
Alarmı çalana gelince... Uzaklaştırma cezanı kaldıracak ve bütün her şeyi unutacağız.
I am the bell ringer.
Çan çalıcısıyım.
Crazy bell ringer was right.
Kaçık çan çalıcısı haklıydı.
She's your dead ringer.
Ölü kardeşim.
Man, you was a dead ringer for Clouseau.
Evet, Clouseau kılığına girmişsin.
Where did you find this ringer?
- Onu nereden buldun?
Another ringer, sir.
Yine tam on ikiden, efendim.
Sure, so we get ourselves a ringer, right?
Onun için de biz de bir profesyonel alacağız, değil mi?
Henty, you brought in a ringer, did you?
Henry, bir profesyonel getirdin, öyle mi?
- His ringer's spotted our ringer.
- Onun profesyoneli bizimkini tanıdı.
I didn't know they'd get a ringer.
Usta oyuncu bulduklarını ne bileyim?
Hey, that's a ringer.
Bir atnalı.