Rivers перевод на турецкий
2,046 параллельный перевод
Water vapor condensed and fell in torrential downpours on Earth, and rivers appeared.
Dünyanın mükemmel yörüngesi yağmuru su olarak muhafaza etmesini sağladı. Su yatakları oluştu.
The rivers shaped the surface of the Earth, cutting their channels, furrowing out valleys. They ran toward the lowest places on the globe to form the oceans.
Bu su yatakları tıpkı vücudumuzun damarları bir ağacın dallarıymışçasına dünyaya hayat verdi.
Waterfalls, water vapor, clouds, rain, springs, rivers, seas, oceans, glaciers.
Şelaleler, su buharı bulutlar, yağmur, su kaynakları, ırmaklar, denizler, okyanuslar ve buzullar...
Thus, clouds form over the oceans and bring rain to the landmasses, whose rivers carry water back to the oceans.
Bu yüzden, bulutlar okyanus üzerinde şekillenir ve kıtalara yağmuru getirir, ve nehirler bu suları tekrar okyanuslara taşır.
Even today, the majority of humankind... lives on the continents'coastlines... or the banks of rivers and lakes.
Bugün bile, insanoğlunun büyük çoğunluğu sahil şeritlerinde ya da nehirlerin, göllerin kıyılarında yaşıyor.
But toxic pesticides seeped into the air, soil, plants, animals, rivers and oceans.
Ancak zehirli böcek ilaçları havaya, toprağa, bitkilere, hayvanlara, nehirlere ve okyanuslara karıştı.
The Colorado River, which brings water to these cities, is one of those rivers that no longer reaches the sea.
Bu şehirlere su getiren Kolorado nehri de artık, diğer nehirler gibi denize ulaşamıyor.
More and more of these glacier-fed rivers... are merging together and burrowing through the surface.
Buzulların beslediği nehirler birleşmeye ve giderek yüzeyin daha derinliklerine ulaşmaya başlıyor.
In summer, the rivers no longer flow.
Yaz aylarında nehirler akmıyor.
The glaciers of the Himalayas are the source of all the great Asian rivers — the Indus, Ganges, Mekong, Yangtze Kiang.
Himalayalardaki buzullar İndus, Ganj, Mekong, Yangzi Jiang gibi büyük Asya nehirlerinin kaynağı.
We still have half the world's forests, thousands of rivers, lakes and glaciers... and thousands of thriving species.
Hala ormanlarının yarısına sahibiz, binlerce nehre, göle, buzullara ve binlerce canlı türüne de.
Keep our rivers clean.
Nehirlerimizi temiz tutalım.
I have stopped rivers from flowing, but there is one thing I could never do.
Doğaya hükmettim. Akan nehirleri durdurdum.
Rivers of Blood.
KAN NEHİRLERİ.
You know there's, there's rumored to be excellent noodling in the rivers around Boston.
Söylenen... Söylenenlere göre Boston çevresindeki nehirlerde çok iyi elle balık yakalanıyormuş.
I had to cross rivers in the middle of a storm, at night.
Gece, fırtınalı bir havada nehri geçmem gerekmişti.
" The earth, the rivers, the night..
" Yeryüzü, nehirler, gece...
" The earth, the rivers, the night..
Yeryüzü, nehirler, gece...
" This earth, the rivers, the night..
" Bu dünya, nehirler, gece...
"This earth, the rivers, the night.."
"Bu toprak, nehir, gece..."
Rivers, boy.
Nehir, oğlum.
Rivers.
Nehir.
I swing wide so as not to scare the fish. But preferably in rivers.
Balıkları kaçırmamak için oltamı çok uzaklara atarım ama nehirleri tercih ederim.
Rivers are dangerous.
- Nehirler tehlikelidir.
Then they started creating the earth, but saw it was too flat, and they started creating the hills, mountains, creeks, rivers, the trees, the shrubs.
Sonra yeryüzünü yaratmaya başladılar, fakat düz olduğunu fark ettiler, ve tepeleri, dağları, dereleri, nehirleri, ağaçları ve de çalıları yaratmaya başladılar.
He's somewhere in a province that crosses two rivers, a mountain range and 600 leagues of forest?
Yani, içinde iki nehir bir sıra dağ ve 600 fersah orman bulunan bir eyalette mi?
To understand, when you look at the mountains or the lakes, or the rivers, and to feel that being a part of it, to feel that this flesh that's standing here is that place.
Anlamak için, dağlara, göllere, ırmaklara baktığınızda, onların bir parçası olduğunuzu hissetmek için, orada duran bedeninizin aslında oranın ta kendisi olduğunu hissetmek için
We took the rivers and encased them in concrete.
Nehirleri aldık ve betona yerleştirdik.
Some of it goes to water tables, and the rest goes into rivers.
Bir kısmı yeraltı sularına, gerisi nehirlere karışıyor.
¶ Mountain's high, long flowing rivers ¶ ¶ Birds are singing, sun is setting ¶
# Yüksek dağlar, akan upuzun nehirler... #... kuşlar ötüyor, güneş doğuyor.
Rivers of France.
Fransa'nın akarsuları.
Well, today's lesson is about rivers.
Pekala, bugün akarsular konusunu işleyeceğiz.
The famous rivers : they are the Aube, the Loing, the Oise, and the Loing.
En önemli kolları Aube, Loing, Oise ve Loing'dir.
- Rivers.
- Irmakları.
This country was forged by wildcat entrepreneurs who struck out across an untamed continent to find mountains of timber and rivers of gold.
Bu ülke, yabani bir kıtada kereste dolu dağlar ve... altından nehirler bulmayı arzulayan gözüpek girişimciler sayesinde kuruldu.
You have a real thing about rivers and streams, don't you?
Nehir ve akıntılara karşı özel bir ilgin var, değil mi?
And so Arathorn and his rangers led the grieving family North, past the mighty rivers and through the vast forests of Rhudaur.
Ve Arathorn ve kolcuları Kuzey Ailesinin, Güçlü nehirleri geçerek ve Rhadaur'un geniş ormanları içinden.
There's so much love here that rivers are also called mothers here.
Burda büyük bir kısım çok sevdikleri ırmaklara anne diye seslenirler.
We'll close the road, and leave one way to be able to go out rivers.
Bariyerleri şuradan itibaren kuracağız ve araçlar nehrin kıyısından devam edecek.
# On rivers of ribbon and sailboats of song... #
¶ nehirlerin üzerinde ve şarkının yelkenlileri... ¶
The fish in the sea, rivers and lakes are slow cooked by the fire in the universe.
Denizdeki balıklar, nehirler ve göller yavaşça pişiriliyor. gökyüzündeki ateş tarafından.
Let's drink to the forest, the rivers and the mountains!
Hadi ormana, nehirlere ve dağlara içelim.
The water from three rivers.
Üç ayrı nehir suyunun karışımından.
What's really nice about the calves being born is that for about eight months while they've been developing, they've been carried around by the mums across the plains, they've been stampeded by hyenas and lions, they've criss-crossed crocodile-infested rivers, and here they are being born to join in.
Buzağıların doğumlarında gerçekten hoş olan doğduktan sonraki 8 aylık gelişim sürecinde anneleri tarafından ovalar boyunca taşınmış olmaları, aslanlar ve sırtlanlar tarafından izlenmiş olmaları, timsah kaynayan nehirleri geçmeleri ve şimdi sürüye katılmak için doğdular.
Over half a billion salmon in the Pacific Ocean start on a 3,000-mile journey, returning to spawn in the rivers where they were born.
Pasifik Okyanusu'ndaki yarım milyardan fazla somon balığı 3,000 millik yolculuklarına başlar ve yumurtlamak için doğduğu nehirlere geri döner.
Although it will be months before the salmon enter the rivers below these frozen peaks, one species that has spent the winter sleeping up here is already anticipating their return.
Somon balıklarının donmuş dorukların altındaki nehirlere gelmelerine daha aylar varken bile tüm kışı burada uyuyarak geçiren bir tür somonları dört gözle bekliyor.
After four years at sea, half a billion Pacific salmon are going home, back to fresh water to lay their eggs in the rivers where they themselves were hatched.
Denizde geçen 4 yıldan sonra yarım milyar Pasifik somonu evlerine tatlı sulara geri dönüyor. Bir zamanlar doğdukları nehirlere yumurtalarını bırakmak için.
They are making their way back to their birthplace in one of its many freshwater rivers and streams.
Birçok akarsu ve çay üzerinden doğdukları yere geri dönüyorlar.
Where the forests are still undisturbed, the soil, held by millions of tree roots, filters the water, keeping the rivers flowing clean and pure.
Ormanların el değmemiş yerlerinde milyonlarca ağaç köküne tutunan toprak suyu filtreleyerek akarsuları temiz ve saf hâlde tutar.
There are thousands of rivers flowing into the sea, and the salmon have to find the particular one that will lead them to their birthplace.
Denizlere dökülen binlerce ırmak mevcut ve somonlar, onları doğdukları yere götürecek belli bir ırmağı bulmak zorundadır.
Rivers of blood never find themselves an ocean
"Kızıl nehirler okyanuslara asla ulaşmaz."