Rolls перевод на турецкий
2,429 параллельный перевод
Or whatever second line or street parade rolls by - Without a fucking permit?
İzinsiz olarak ikinci hattın veya geçit töreninin geçtiğini!
Well, if you want, I can let you take down the pizza rolls.
Evet. Ama onlara benim yaptığımı söyleyeceksin.
How many rolls?
Kaç makara gerekli?
I sold 6,000 rolls of wrapping paper to get here.
Buraya gelmek için 6000 rulo paket kağıdı sattım.
So it looks like we'll need our bed rolls, and it might be tight quarters, so I'm gonna do a little touch-up.
Yerimiz de dar olabilir o yüzden ufak bir rötuş yapacağım.
Okay, so this girl pulls over her truck rolls down the window and then opens up the glove box.
Pekâlâ, kız aracı kenara çekiyor, camı ve torpido gözünü açıyor.
It's an open Rolls Royce. And I wondered if you might like a spin in it.
Ve benimle turlar mısınız diye merak ettim.
I'll call Fritz and see if he can locate her from the Federal Immigration rolls.
Fritz'i arayıp, Göçmen Bürosu kayıtlarına bakmasını isteyeceğim. Bir şey mi vardı.
"with ten commandments, you get egg rolls."
"10 emirle birlikte, egg roll ( çin böreği ) de al."
It was like 4 : 00 in the afternoon, and this dude rolls up in a black Cutlass, just unloads on me.
Öğleden sonra 4 : 00 gibiydi. Ve bu herifler siyah bir Cutlass ile geldiler, bana ateş açtılar.
And this whole landscape is testament to the erosive power of this stuff, this mixture of ice and rock as it rolls down this valley over hundreds of thousands of years and creates this astonishing landscape.
Ve tüm bu görüntü, bu buz ve kaya karışımının yüzbinlerce yıl boyunca bu vadiden yuvarlanarak bu şaşırtıcı manzarayı yaratan aşındırıcı gücünün kanıtıdır.
So the poor family has to clean up 32 rolls of toilet paper in the morning?
Sonra zavallı aile sabahın köründe tuvalet kağıdı mı arasalardı?
I just wanted to make pizza rolls.
Sadece pizza ekmeği yapmak istemiştim.
Microwave is for pizza rolls!
Pizza için mikrodalga kullanılır!
Give me that sheet of dinner rolls!
Şu ekmek poşetini ver bana!
I just feel, I feel fat, like I had rolls hanging over those gold shorts.
Sanki şişmanmışım da hepsi o altın şorttan sarkıyormuş gibi hissettim.
I'm sure the teasing will die down by the time my tenth reunion rolls around.
Eminim 10. toplantım geldiğinde sataşmayı bırakırlar.
I think it's getting to you. Usually this stuff rolls right off your back. But lately you've been belligerent, angry, pushing people away.
Genelde böyle şeyler arkandan çevrilirdi ama son günlerde, kavgacı sinirli ve itip kakan birisi oldun.
And Tootsie Rolls?
Çikolata da var.
Water just rolls off and it takes any dirt with it.
Üzerinden süzülen su, bütün kiri birlikte görülür.
Okay. There's the snap. Quarterback rolls right.
Birbirlerine giriştiler,... oyun kurucu sağ kanada yöneliyor,... feyk atıyor.
What if he rolls over on his back And his cloaca fills with mucous?
Ya sırt üstü dönerse ve dışkılığı sümük dolarsa?
Over a hundred dollars. Two rolls of duct tape. flash drive.
Yüz dolardan fazla para iki adet koli bandı, flaş disk.
Those little candies attached to rolls of paper.
Hani yuvarlaktır ve kâğıdın üstünde olur?
But that's just the way she rolls.
Ama bu onun yoludur.
Speaking of rolls...
Yol demişken...
He gets busted, his operation rolls up,
Bu işe kalkıştığında da yakalanacak.
She rolls into the pool looking like Paris Hilton, but when she comes out, she's lost her life and all her jewelry.
Havuza Paris Hilton gibi giriyor ve dışarı çıktığında hem hayatını hem de takılarını kaybediyor.
Oh, and those eye rolls - like you think you are So much better than me! Am I supposed to just sit here
Oh, ve o dönen gözler - benden çok daha iyi olduğunu düşünüyormuşsun gibi bunlara öylece oturup katlanmam mı gerekiyor?
Oh, and those eye rolls, like you think you're so much better than me.
Ve o gözlerini devirmeler, sanki benden çok daha üstünmüşsün gibi.
She rolls a mean cigar as well, huh?
Üstelik bir de sigara mı sarıyor?
Played over a few hours, it uses dice rolls to determine the outcome of events.
Birkaç saat oynadıktan sonra bazı olayların sonuçlarını karara bağlamak için zar atılır.
And there he is with a diamond stick pin and a Rolls-fucking-Royce.
O ise pırlanta kravat iğnesi ve kahrolası Rolls Royce'uyla geziyordu.
I could quite possibly be elated very soon, but part of me just feels like we are just marking time till the next crazy rolls in.
Muhtemelen biraz sonra kendimle gurur duyacağım, ama bir parçam bir sonraki çılgın olaya kadar yerimizde sayacakmışız gibi hissediyor.
I'm not the kind of guy who rolls over on his own people, so you can forget about it.
Ben arkadaşlarını satan o tiplerden değilim.
For a couple rolls of scotch tape.
Süre bitince de kırtasiyeciye gidip birkaç tane şeffaf bant satın alıyorlar.
I better get those rolls before they're incinerated.
Onları yakmadan önce rulo haline getirmeliyim.
You see those little egg rolls they eat?
Yedikleri küçük şeyleri görmüyor musun?
Is this because I took A couple of rolls of toilet paper?
Bütün bunlar birkaç tane tuvalet kağıdı almamla mı ilgili?
Can you send me a few rolls?
Bana da bir kaç rulo yollayabilir misin?
- Come on, Jay, there might be sausage rolls.
- Hadi ama Jay, belki sosisli börek vardır.
- Why would there be sausage rolls?
- Neden sosisli börek olsun ki?
- We had sausage rolls when my nan died.
- Büyük annem öldüğünde bizde vardı.
They still might have sausage rolls, though.
Ama yine de sosisli börek olabilir.
- Told you there'd be sausage rolls.
- Sosisli börek olacağını söylemiştim.
Pastrami puffs, pizza rolls.
Pastırmalı puf. Pizza ekmekler.
Them egg rolls, man, got the best of her.
O börekler onu fena dağıttı.
They got, uh, peppered corn on the cob, broccoli slaw, mm, and some homemade sweet rolls.
Şuna bakın. Biberli ızgara mısır, brokolili lahana salatası ve ev yapımı tatlı ekmekler varmış.
Seriously, if you guys need more rolls, Lux and I could do another grocery run- - since we're dating.
Cidden, eğer daha fazla rulo köfte isteyen varsa Lux ve ben diğer markete gidip alabiliriz, ne de olsa çıkıyoruz.
What kind of car is it?
- Ne çeşit bir araba? - Üstü açık Rolls Royce.
Just rolls off the tongue, huh?
Dilin alışması lazım ne dersin?