Saying перевод на турецкий
97,030 параллельный перевод
Look, and I'm gonna keep saying it.
Bak, söylemeye devam edeceğim.
- All I'm saying is that... we should start over somewhere else, okay?
- Demek istediğim... başka bir yerde yeniden başlayalım.
Yeah, you and your dad keep saying that.
Sen de baban da sürekli böyle söylüyorsunuz.
I didn't know what the hell I was saying.
Ne dediğimi bilmiyorum.
Why do you keep saying that?
Neden devamlı bunu söylüyorsun?
He chases me around my room at night saying, "I'm gonna get you."
Geceleri beni odanın içinde "Seni yakalayacağım." diyerek kovalıyor.
[man speaking in Japanese] Saying "I enjoy, playing with fire" sounds strange... but I do enjoy cooking with a flame.
"Ateşle oynamayı severim" garip bir söz ama alevle pişirmekten keyif alıyorum.
You can't even go down the street without someone waving or saying "G'day" to you, you know.
Yolda yürürken illa biri el sallayıp "Merhaba" der.
The only guidance I got was from your friend Oleg, who just kept saying "sluttier."
Sadece arkadaşınız Oleg... bana yardımcı olmaya çalıştı, onun da tüm dediği "daha kokoş olsun" du.
I just got a call saying Randy was in an accident in Manhattan.
Randy Manhattan'da bir kaza geçirmiş.
I'm saying I already have a buyer.
Zaten bir alıcım olduğunu söylüyorum sadece.
Is that your way of finally saying thank you?
Nihayet teşekkür ettiğin anlamına mı geliyor bu?
And I remember being a kid and our reverend saying,
Çocukken pederimiz şöyle derdi...
You keep saying "we."
- Onun hayatını değiştirir bu.
I thought I heard my boy saying he needed me.
Oğlumun bana ihtiyacı oldu unu sandım.
This is more than just a wave of loneliness, isn't it, that you're not saying.
Yalnızlık hissetmekten fazlası bu, değil mı? Söylemediğin bir şey var.
I'm not saying I've got fucking dyscalculia, but if I'm gonna put my ass on the chopping block, I want to make sure I'm not missing something.
Toplama yapamıyor değilim ama kendimi riske atacaksam hiçbir şeyi gözden kaçırmadığıma emin olmak istiyorum.
You're saying I don't anymore?
- Artık bilmediğimi mi söylüyorsun?
All I'm saying is I'm really happy that you're...
Tüm söyledim senin şey olmandan gerçekten mutluluk duyduğum...
You were saying something before I acted like an asshole.
Ben bir pislik gibi davranmadan önce, bir şey söylüyordun.
I was saying I'm happy you're here and settling in.
Burada olduğuna sevindiğimi söylüyordum. ... ve yerleştin.
He was just standing there, and he... he kept saying...
Sadece orada duruyordu, ve o... şunları söylüyordu...
That's all I'm saying.
Tek söylediğim bu.
Are you saying...
Ne demeye...
I'm saying what you're doing is dangerous.
Diyorum ki, yaptığın şey tehlikeli.
What is she saying now?
Şu an ne söylüyor?
Stop saying that!
Kapa çeneni!
Well, I'm not saying you're lying... per se, but you are holding back.
Yalan söylüyorsunuz demiyorum... Amma velakin ki bir şeyler saklıyorsunuz.
You're just saying that to get me to join your circus.
Bunu sırf sirkine katılmam için söylüyorsun.
The outfit's a bit much, that's all I'm saying.
Kıyafet biraz aşırıya kaçmış, tüm söylediğim bu.
If I had seen a voyeur peeping in Ms. pain's window, and I am not saying that I was ever there, I would be certain it was this guy.
Bayan Pain'nin penceresindeki röntgenciyi görseydim ve orada olduğumu söylemiyorum bu adam olduğuna emin olurdum.
- Pretend I'm saying something really funny.
Çok komik bir şey söylemişim gibi davran.
What do these fools keep saying?
Bu aptallar ne deyip duruyor?
I don't mean to overstep, sir... but the people out there... I don't care what they're saying.
Haddimi aşmak istemem efendim... ama dışarıdaki insanların ne dediği umurumda değil.
Look, that's what I'm saying. The road to 26 votes is not an easy one.
Kastettiğim bu. 26 oy kolay değil.
Everything you're saying you could've read in the paper.
- Gerçek bu. Bunları gazetede okumuş olabilirsin.
I am not saying I don't believe you.
Sana inanmadığımı söylemiyorum.
He is to be King of Mercia, they are saying.
Mercia'nın kralı olacak diyorlar.
The Ealdormen of the Witan, they're saying.
Witan'ın sancak beyi diyorlar.
- I was just miming the song. - You are saying...
Şarkıyı tekrarlıyordum!
Well, I mean, it's technically under, but you know what I'm saying.
Yani teknik olarak altında ama ne dediğimi anlıyorsun.
You know what I'm saying?
Demek istediğimi anlıyor musun?
No one would ever accuse him of saying too much, but when he went into action, it was a beautiful thing to behold.
Kimse onu çok laf ediyor diye suçlayamazdı. Ancak harekete geçtiği zaman bu seyri güzel bir şeydi.
So you're saying this can still work.
Yani bunun hala işe yarayabileceğini mi söylüyorsunuz?
They think he's in the metro area, but that's like saying the needle's somewhere in the haystack.
Şehirdedir diye düşünüyorlar ama samanlıkta iğne aramak gibi bir şey bu.
You understand what I'm saying?
Beni anlıyor musun?
I appreciate you saying that.
Bunu duymak güzeldi.
So, you're saying the vice president is linked to the man who tried to assassinate the president?
Yani Başkan Yardımcısı, Başkan'ın suikastçısıyla bağlantılı, öyle mi?
So, how much longer are they saying it's gonna be?
Daha ne kadar sürecekmiş?
And you're saying no?
Buna "hayır" mı diyorsun?
Look, I'm just saying.
Kaç büyük bankanın CEO'su hapse atıldı kı?