Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Scope

Scope перевод на турецкий

1,257 параллельный перевод
You are under a truth-O-Scope.
Şu an yalan makinesindesiniz.
Oh, they're doing a scan on her with that scope thing, yeah.
Şu şey aletiyle tartama yapıyorlar.
Let's see now. We have the Monsterometer... Flipper-finder, Hoax-a-Scope, which is important for the looking and finding -
Canavar ölçerimiz var yüzgeç bulucusu, alan tarayıcısı ki aramada ve bulmada çok önemli.
Let's try and immobilise one and put it under the scope.
Birini durdurup mikroskoba koymayı deneyelim.
No incisions, no scope marks, no cutting of any kind.
Tıbbi alet kullanılmamış, endoskopi yok, kesik izi yok.
You're not going to solve anything until you get a scope into him.
İçini görmeden hiçbir şeyi çözemezsiniz.
78 million kilometres from Earth, beyond the scope of the most powerful telescopes, the surface of this planet was a total mystery.
Dünya'dan 78 milyon kilometre uzaklıkta ve en güçlü teleskopların bile göremediği bu gezegenin yüzeyi tam bir gizemdi.
I want you all to know that I have demanded an internal investigation unprecedented in scope and rigor.
Kapsam ve gösterilen özen açısından emsalsiz bir soruşturma talep ettiğimi bilmenizim isterim.
Lower the scope.
Periskop insin.
Raising scope.
Periskop yukarı.
We will show you that the accused, through his mind-set and actions, ignored the rules of engagement... and went far beyond the scope of his authority... to intentionally order the murder... of 83 innocent people.
Size şüphe götürmez şekilde kanıtlayacağız ki suçlanan kişi, eylemleriyle saldırı kurallarını göz ardı etmiştir. Ve kendine verilen yetkilerin dışına çıkarak 83 masum insanın katledilmesi emrini verdi. Hem de kılı bile kıpırdamadan.
And such puny scope!
Ayrıca konusu da cılız.
It had gotten a little larger in scope.
Z aman içinde kalınlaşmaya başladı.
Got you on the scope, Frank.
Seni görüyorum, Frank.
Really, it's not a question of this agency, or that agency, it's more a question of potential, of opportunity, market size, scope, range, global appeal... all of this.
Bu, gerçekten şu ajans veya bu ajans meselesi değil daha çok potansiyel, fırsat pazar genişliği, olanak, dünya çapında cazibe bütün bunların meselesi.
They have no perspective whatsoever No scope They might as well be living in the 19th century... because they have no idea of what's going on... and if you try to tell'em that they wanna fuckin'kill you
Perspektif sahibi değiller dar ufuklular 19'uncu yüzyılda yaşayanlar gibiler... çünkü ne olup bittiğinden haberleri yok... ve bunu onlara anlatmaya çalıştığında seni öldürmek isterler
A Jesuit priest found 102 of them using a telepathy scope.
Bir İsa rahibi telepati görüşü ile onlardan 102 tane buldu.
- Telepathy scope.
- Telepati görüşü.
What's a telepathy scope, dude?
Telepati görüşü de ne ahbap?
We need to suggest the scope of the crimes.
Suçların faaliyet alanını belirtmeliyiz.
Keep an eye on that scope.
Gözünü göstergelerden ayırma.
The scope of Islamic civilisation has now reached levels which certainly were not accomplished by any other known civilisation of the world.
İslam medeniyetinin ufku dünyanın hiçbir medeniyetinin ulaşmayı başaramadığı bir noktadaydı artık.
But none would evemmatch its size and scope.
Fakat hiçbiri, alan ve genişlik bakımından ona ulaşamamıştır.
Keep an eye on the scope just in case.
Ne olur ne olmaz sen yine de tetikte ol.
Tara and I can scope out the burned-out school.
Tara'yla ben de yanan okula bakalım.
I could go back, scope it out, track him if I have to.
Oraya dönüp gerekirse onu takip edebilirim.
Well, our scope is being serviced.
Ses tellerini gördün mü? Gözlem aleti tamirde.
Yes. We have to scope him. Call the Attending.
Gözlem aletiyle incelemek zorundayız Şef doktoru arayacağım.
I need the fiber-optic scope.
Fiberoptik laringoskop lazım.
But our malpractice insurance no longer covers her doing anything outside the scope of normal nursing practices.
Ama usulsüz tedavi sigortamız, hemşirelik dışında yaptığı şeyleri kapsamıyor. - Elemanımız az.
I need a thigh cuff and a Doppler scope.
Kan basıncı ve Doppler cihazı lazım.
What they scope... I'll follow.
Verdikleri karara... uyacağım.
- You wanna just scope it out, see who's here?
- Kim var, kim yok bakalım mı?
That's my prizewinning Smell-a-Scope.
Bu benim ödüllü Koku-skop'um.
Limit the scope to receipt of the jewelry and by whom.
Aramayı takıların faturası ve kimden alındığına kadar indirin.
Stick to the scope.
Sınırı aşmayın.
I'm getting a scope for my BB gun.
Hava tüfeğim için dürbün alıyorum.
Fine. then let's broaden the scope.
- Konuyu biraz daha açalım.
Scope showing activity in section four alpha to our left.
Sahada aktivite gözüküyor. Alfa 4. Solumuza doğru.
But the scope doesn't lie.
Fakat alet yalan söylemiyor.
We can do things like these cartoons that are amusing... as a sort of a light entertainment... or we can do work that is more serious... in scope, in feeling, and that deals with issues... emotional, spiritual, political... of great importance.
Bir tür hafif eğlence olarak bunun gibi eğlenceli resimler çizebiliriz ya da duygusal, ruhani, politik olarak büyük değer taşıyan daha ciddi eserlere yönelebiliriz.
McArthur is dragnetting the bay and is not really missing us, so I was thinking we could stick around and scope out the place a bit.
McArthur körfezi tarıyor ve bize ihtiyacı yok. Diyordum ki burada kalıp, burayı biraz kolaçan etsek.
I give the truth scope!
Gerçeğe boyut kazandırırım!
All human activity lies within the artist's scope.
Sanatçının alanına bütün insan davranışları girer.
Across the ocean in 1 7 th century England, two courtiers of Queen Elizabeth I were also immeasurably broadening the scope of the quest for Atlantis.
Okyanus ötesinde, 17.nci yüzyıl İngiltere'sinde, Kraliçe I.nci Elizabeth'in iki saray görevlisi... Atlantis macerasının kapsamını sınırsızca genişletiyorlardı.
Hand me the night-spectrum spotting scope.
Gece tayfı görüş skobunu ver.
The enlargement of the escape scope hereafter is expected.
İleride kaçış alanının genişlemesi bekleniyor.
Goddard, bino-scope mode.
Goddard, bino-skop modu.
I'm not quite sure howthat fits into the scope of their investigation.
Soruşturma şartlarına uyup uymadıklarından emin değilim.
I give the truth scope!
gerçeği söyleyeyim!
All human activity lies within the artist's scope.
Bütün insanı aktiviteleri artistik olanları.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]