Selfless перевод на турецкий
582 параллельный перевод
Just as you demonstrate the highest self-sacrifice in this Nation... so does this youth wish to be selfless.
Kendinizi bu halka nasıl feda edeceğinizi gösterdiniz... bu gençlik de bencil olmayacaktır.
A beautiful, selfless, kind-hearted woman who built her entire life around her son.
Bütün hayatını oğlunun üzerine kuran güzel, özverili, düşünceli bir kadın.
Dear, it breaks my heart for you. But what you have to oppose now is the history of your own selfless and perfect motherhood.
Sevgilim, çok üzgünüm ama fedakâr ve mükemmel analık geçmişine karşı çıkmak zorundasın.
She's completely selfless in her prayers.
Dilekte bulunurken konuşmuyor.
Priest... I saw her praying for her father's victory. Her face was totally selfless, and very beautiful.
Babası için dua eden suratına bakıyorum.
Why can't you be as selfless as the woman?
Sen de onun gibisin.
For successful and selfless work educating and bringing up children, to award in the RSFSR :
Başarılı ve özverili çalışmaları ile eğitim ve çocuk yetiştirme dalında ödül alan vatandaşlarımız :
My only motive is a selfless concern for my fellow men.
Tek yaptığım, bir arkadaşım için didinmek.
A totally selfless man.
Bencillikten uzak bir adamsın.
He claims that man is only a tool for the use of others that he must think as they think act as they act and live in selfless, joyless servitude to any need but his own.
İnsanın, diğerlerinin düşündüpü gibi düşünen, hareket ettikleri gibi hareket eden, benliği olmadan yaşayan, kendinden başka herkesin ihtiyaçlarına hizmet eden, başkalarının kullanımı için bir araç olduğunu iddia eder.
They've made me feel young and noble and selfless again, like when I used to break windows and run from the police.
Pencereleri taşlayıp polislerden kaçtığım günlerdeki gibi kendimi yeniden genç, asil ve özverili hissetmemi sağladılar.
Plus absolute, selfless obedience.
Üstelik mutlak, koşulsuz itaate sahip.
She sees him as a selfless, devoted pillar of strength.
Kadın erkeği özgecil, sadık bir kuvvet olarak görür.
For the selfless courage and fortitude shown in fighting for the freedom and independence of our Motherland,
Özverili cesaret ve metanet için, özgürlük ve kurtulıuş için, mücadele gösteren
BUT WITH THAT ONE SELFLESS ACT,
Ama o kişisel eylem ile...
FATHER MARK, IT IS DUE TO YOUR UNDYING FAITH AND SELFLESS DEVOTION TO THE CHILDREN OF THIS COMMUNITY- -
Peder Mark, sizin inancınız ve tüm bu çocuklara ve insanlara karşılıksız kendinizi adamanız sayesinde amacımıza ulaştık.
He was a selfless, courageous man.
O özverili, cesur bir adamdı.
Go and find a shelter in selfless love.
Git ve insanüstü sevginin kendi sığınağını ara.
Where can I find selfless love?
: Peki ben insanüstü sevgiyi nerede arayayım?
The fact that there is in the world people like you, so... entirely selfless and with a voice so beautiful,
Aynen öyle, aslında dünyâda sizin gibi özverili ve güzel sesli insanların olması...
But now that you're aware of the problem of our country's independence, begin an investigation of this swarm of generous and selfless Americans - specialists, technicians, lecturers, consultants - who arrive each day under various names.
Bağımsızlığımız hakkında konuştuğundan beri Gereğinden fazla bilgilendirilmiş. Tüm şu amerikalılar nasılsa Pek bir cömert ve ve ilgili
What a typically selfless gesture That he should send this fridge, of all of his fridges To be with us tonight.
Nasıl özverili bir jest onca buzdolabının arasından aramıza bu akşam bu dolabını göndermesi.
Doctor, surgeon, proctologist And selfless fighter against human suffering Whose doorbell was the one above the hero of our story tonight- -
Doktor, cerrah, anüs uzmanı ve insan acılarının özverili savaşçısının kapı zili, bu akşamki kahramanımızınkinin üzerindeydi.
Anyone who works for Uncle is selfless
Amca için çalışan herkes fedakardır
The purpose, monsieur, is to honor... one of the city's most dedicated... brave and selfless public servants.
Amacımız efendim... Şehrimizin en cesur, kendini işine adamış... çalışanını onurlandırmak.
I believe that any candidate for high public office, who has pledged himself, as have I, to the eradication of organized crime and all the filth that it engenders had better possess whatever selfless dedication, whatever sheer guts may be required to stand alone
Benim yaptığım gibi, örgütlü suçun ve ondan kaynaklanan bütün pisliklerin kökünün kazınmasına söz vermiş yüksek kamu görevine aday herhangi birinin kişisel riske aldırmadan tek koruması kendi inançlarının verdiği cesaretle tek başına ayakta durması için gerekli özveriye ve tam metanete sahip olması
I don't want to get into the particulars of the voting results without first thanking our new building inspector, Mr von Bohm, for the selfless, tireless, generous and far-sighted way that he handled the, till now, biggest building project ever in our little city.
Öncelikle, küçük kasabamızın bugüne kadar gördüğü en büyük inşa projesini, özverili, yorulmaz, cömert ve sağduyulu bir biçimde ele almasından dolayı, Bay von Bohm'a teşekkürlerimi iletmeden oylama sonuçlarının detaylarına geçmek istemiyorum.
Very selfless and devoted.
Son derece fedakar ve iyi niyetli.
It's selfless, committed, overflowing!
Aslında kendi kendime bile yetmiyorum.
Perhaps his greatest flaw was that he was too selfless.
Belki de onun en büyük kusuru, başkalarını çok fazla düşünmesiydi.
Two selfless martyrs.
İki özverili şehit.
His love will be selfless.
Ve hesapsızca sever.
Do I detect a little selfless act?
Bencil olmayan bir davranış mı yoksa?
There's still this matter of the selfless act.
Ortada hâlâ şu bencil olmayan davranış meselesi var.
- It was a teeny bit selfless.
- Bu çok ama çok küçük bir özveri.
I can't tell the Continuum you committed a selfless act.
Süreklilik'e dönüp, özverili bir harekette bulunduğunu söyleyemem.
My profit's my reward for selfless service to God and country.
Benim kazancım Allah'a ve ülkeme özverili hizmetimin ödülüdür.
I told myself that was the selfless way, the loving way, instead of the chickenshit way.
Sevginin yolunun kendimi bir kenara bırakıp, o daha istemeden onun ihtiyaçlarını karşılamak olduğuna inandırdım kendimi.
Selfless, courageous.
Cesurca, fedakarlık dolu bir davranış!
And here is to Harry, for his quick thinking, for his grace under pressure and for his brave and selfless act.
Ve bu da Harry'ye, hızlı düşündüğü, basınç altındaki asaleti ve cesareti ve özverili tavrı için.
Yes, I sense goodness a selfless nobility, and a strange sadness.
Evet, iyilik hissediyorum bir asalet ve garip bir hüzün hissediyorum.
Oh, that's profound and so selfless.
Uh, bu konuda kesinlikle endişelenmene gerek yok. Güzel, güzel, güzel.
He's one of the most selfless people I have ever met.
Şimdiye kadar tanıdığım en fedakar insanlardan biridir.
This is such a generous, selfless act.
Bu çok büyük bir fedakarlık.
You did something good and selfless.
İyi ve merhametli bir şey yaptın.
She was as selfless a friend as I have ever had.
Sahip olduğum en bencillikten uzak arkadaştı.
He orders a fruity, yet selfless, glass of cabernet.
O da "tatlı ama özgecil" bir bardak kırmızı şarap istedi.
How selfless.
Bu ne bencillik.
Xena, I died doing a selfless act.
Zeyna... ben bencil olmayan bir hareket yaparken öldüm.
It was the sweetest, most courageous... and selfless thing anyone's ever done for me.
Bu şimdiye kadar benim için yapılmış en tatlı, cesurca, özverili şeydi.
"Brave, selfless and willing to die." His Excellency respects such qualities.
"Cesur, özgecil ve ölmeye hazır." Kendileri bu özelliklere saygı duyar.