Seoul перевод на турецкий
1,724 параллельный перевод
A conference is in town from Seoul.
Kasabada Seul'den bir konferans var.
We'll check this out for a few days and go back to Seoul.
Birkaç gün daha bu dava üzerinde durup Seul'a geri döneriz.
Don't even think about coming near Seoul.
Seul yakınlarına gelmeyi aklından bile geçirme.
But Seol Gong Chan sshi was sooo willing to help me out...
Ama Seoul Gong Chan bana yardım etmede istekliydi.
This star... Seol Gong Chan sshi, should I give it to you?
Bu yıldızı, Seoul Gong Chan, sana verebilir miyim?
Seol Gong Chan sshi, thank you for giving me something like this.
Seoul Gong Chan, bana verdiğin bu şey için teşekkür ederim.
I heard her aunt took her to Seoul.
Teyzesinin Seul'a götürdüğünü duydum.
When Jia decided to move to Seoul, I felt so relieved.
Jia, Seul'a taşınmaya karar verdiğinde, çok rahatladım.
Do you think it's cold in Seoul right now?
Sence Seul'da şu an hava soğuk mudur?
I have to go to Seoul.
Seul'a gitmem gerekiyor.
Can I come with you to Seoul?
Seninle gelebilir miyim?
Dongdaemun Black Market, Seoul.
Dongdaemun kara borsası, Seul.
Goodbye Mom SEOUL, 10 YEARS LATER
ELVEDA ANNE
If I didn't reach Seoul on time, I will be in trouble.
Seul'e zamanında varamazsam başım derde girebilir.
Seoul Hotel to Gong Chan.
Seoul Hotel, Gong Chan'ın.
Got to be a good cousin for Seol Gong Chan.
Seoul Gong Chan için de iyi bir kuzen.
Ah SA! I can ask my friend to roam in Seoul.
Seul'ü gezmek için arkadaşımı arayabilirim.
Roam Seoul?
Seul'ü gezmek mi?
The tallest building in Seoul.
Seul'ün en yüksek binasına.
Didn't you say you want to roam Seoul?
Seul'ü gezmek istediğini söylememiş miydin?
Our miss Seoul must sing.
Bayan Seol şarkı söylemelisiniz.
My dad escapes just a day before the Seoul excursion.
Seul gezintisinden sadece bir gün önce babam kaçtı.
Since you've prepared so much, let's go back to Seoul.
Mademki bu kadar çok hazırlandın, haydi Seul'e geri dönelim.
Since we're going back Seoul, just take this as an excursion.
Seul'e geri döndükten sonra, küçük bir gezinti yapabiliriz.
He's being crazy. Seoul!
Çıldırmış olmalı.
Actually, today, I met Yoo Rin's dad at the Seoul station.
Aslında bugün, Yoo Rin'in babasıyla karşılaştım.
For two days, starting tomorrow, Seoul and Jeju island hotels will be accommodating important Japanese businessmen.
Seul ve Cecu Otelleri bugünden itibaren iki günlüğüne Japon işadamlarını ağırlayacak.
The Voice who has been in contact with Hyun Jun told him more of his parents and their past and persuaded Hyun Jun to stop an impending terrorist attack from taking place in Seoul
Hyun Joon'a ailesinden bahseden kişi, onu, Kore'de gerçekleşmek üzere olan nükleer terörü bitirmeye ikna etti.
IRIS is planning a terrorist attack in Seoul
İRİS, Seul'e nükleer saldırı yapmak üzere.
In Seoul's central district a nuclear explosion is going to take place
Seul'un göbeğinde, nükleer bomba patlatacağız.
Hey that if a terror attack is really going to take place in Seoul should we give a heads up to our family
Gerçekten bir nükleer saldırı olacaksa ailelerimize söylemeliyiz, değil mi?
You don't have any relatives in Seoul, do you
Seul'da hiç akraban yok değil mi?
That nuclear bomb we must let it off in Seoul
Nükleer bomba Seul'de patlamalı.
The orders we received was to detonate the bomb in Seoul when we're done
Aldığım emre göre, nükleer bombayı tamamlayıp Seul'un ortasında patlatmalıyım.
Whenever I see the reddish squid, whenever I was in the middle of Seoul's monument in Nam San tower,
Ne zaman kırmızımsı kalamar görsem,... ne zaman Seul'un ortasındaki Nam San kulesine gitsem,
There are cars that crossed our military inspection points without stopping, and they're in Seoul at this moment.
Kuzey Kore araçları, hiçbir denetim olmadan askeri sınırı geçtiler ve şu anda Seul'deler.
The vehicles have been escorted into Seoul.
Araçlar, hedef Seul'e ulaştı.
IRIS is preparing for a nuclear terrorism attack on Seoul right now.
İRİS, Seul'e nükleer saldırı yapmak üzere.
We will explode a nuclear bomb in the middle of Seoul.
Seul'un göbeğinde, nükleer bomba patlatacağız.
You don't have any relatives in Seoul, do you?
Seul'da hiç akraban yok değil mi?
Oh, when did you say you were coming to Seoul?
Seul'e ne zaman geleceğini söylemiştin?
That nuclear bomb must go off in Seoul.
Nükleer bomba Seul'de patlamalı.
The order I received was to complete the assembly of the nuclear bomb, and set it off in Seoul.
Aldığım emre göre, nükleer bombayı tamamlayıp Seul'un ortasında patlatmalıyım.
The Voice who has been in contact with Hyun Jun told him of his parents'past and persuaded him to stop and impending terror attack in Seoul
O "Ses" Hyun Joon ile buluşunca ona ailesinden bahsetti ve Seul'de gerçekleşecek olan nükleer saldırıyı durdurmaya ikna etti.
Didn't I ask you to leave Seoul ASAP
Seul'u bir an önce terk etmeni söylemiştim.
That nuclear bomb must be let off in Seoul
Nükleer bomba Seul'da patlamalı.
When that happens we'll no longer be in Seoul
O anda Seul'da olmayacağız.
Eom Gi Hun Chairman has an ulterior motive for coming to Seoul
Komite üyesi Yeon Gi Hoon'un bir amacı var.
He plans on detonating the bomb in Seoul
Seul'da hazırladığımız nükleer bombayı patlatmayı düşünüyor.
The Chairman should be planning to leave Seoul before the bomb detonates
Büyük ihtimalle, Yeon Gi Hoon patlamadan önce, Seul'u terk etmeyi planlıyor.
This place is like downtown Seoul.
Seul'un orta yerindeyiz.