Serious перевод на турецкий
43,692 параллельный перевод
But it all comes from a very serious and real desire to change the world, to help people who might otherwise fall through the cracks.
Fakat her şeyi dünyayı iyi anlamda ve gerçekten değiştirmek için yapıyor. Kimsenin yüzüne bakmadığı insanlara yardım etmek için uğraşıyor.
If you were serious about this, you wouldn't have me lead you through traps that you set up.
- Ciddi olsaydın kendi kurduğun tuzaklarda seni benim yönlendirmemi istemezdin. Bunun tehlikeli bir yanı yok.
You need a big gut. I'm serious. If you plan on using this flesh bag on Meredith, she'll... well, actually after a couple of bloody Marys, she'd probably be into it.
Eğer bu bedeni Meredith için kullanacaksan birkaç kokteylden sonra muhtemelen bundan hoşlanır.
It gets serious.
Durum ciddileşiyor.
Wait, wait, wait, wait, wait, I'm serious.
Üçgen'e yaklaşıyoruz. Bekle, bekle, bekle.
I-I'm serious.
Ciddiyim.
How serious is it?
Durumun ciddiyeti nedir?
The situation is not as serious as you believe.
Durum sandığınız kadar ciddi değil.
It appears the situation is more serious than I was told.
Durum benim bahsettiğimden daha ciddi bir hâl aldı.
It's probably nothing serious, right?
Bir şey yoktur, değil mi?
But Highway 36 is the only evacuation route, so there's a very serious traffic jam.
Fakat tahliye güzergahındaki tek yol 36. otoban. Bu yüzden de aşırı trafik var.
More serious is the condition of the reservoir, which cannot yet be confirmed.
Daha vahimi ise su tankının durumu henüz doğrulanamadı.
This is more serious than the situation with the nuclear reactor.
Bu, nükleer reaktörün durumundan daha ciddi.
Sir, I... I have a serious problem.
Efendim, benim ciddi bir sorunum var.
Come on, are you serious?
Cidden mi?
Didn't you learn that you should do as a goblin says when he's being serious?
Goblin ciddileştiğinde onun dediği gibi yapman gerektiğini öğrenmedin mi? Dikkatli ol.
Are you serious?
Cidden mi?
- It means serious and dignified.
- Ciddi ve haysiyetli anlamına geliyor.
Don't have such a serious expression on your face!
Öyle ciddi ciddi bakmayın, beni korkutuyorsunuz.
I'm being serious right now!
- Şu an gayet ciddiyim.
- Are you serious?
- Gerçekten mi?
Are you saying whoever ran this guy over is in serious trouble?
Bu ufaklığı kim ezdiyse başı dertte mi demek istiyorsun?
These are serious accusations, Master Jim.
Bunlar ciddi suçlamalar Usta Jim.
Things that have serious implications.
Ciddi sonuçları olabilecek şeyler.
- You were serious?
- Sen ciddi miydin?
This is serious!
Ben ciddiyim!
Are you serious?
Gerçekten mi?
I'm serious.
Doğru ama!
I'm serious.
Ciddiyim ben!
We're serious.
- Şaka yapmıyoruz.
It seems serious.
Ciddi görünüyor.
Something serious almost happened!
Neredeyse ciddi bir şey olacaktı!
Something serious really could have happened to you!
Gerçekten sana daha ciddi şeyler olabilirdi!
It means I'm serious.
Yani ciddi konuşuyorum demek.
Seeing that could somehow make a serious trauma to you, would that still be okay?
Bunu görmek sende ciddi bir travma yaratabilir. Yine de iyi olacak mısın?
You're so serious about morals and yet you're dating a mortal while hiding your true identity?
Öyleyse senin gibi biri ölüm meleği olduğunu gizleyerek bir insanla nasıl çıkar?
No, I'm serious.
Hayır, çok ciddiyim.
- Are you serious?
- ciddi misin?
That could have very serious consequences.
Bu çok ciddi sonuçlar doğurabilir.
They say your ghosts are a serious problem.
Hayaletlerinizin ciddi bir sorun olduğunu söylüyorlar.
The world is too stupid to see that Moscow was serious.
Dünya, Moskova'nın ciddi olduğunu görmek için aptalca.
We understand that what happened here last night is a very serious matter around these parts, but, as far as the Bureau's concerned, it's not exactly 9 / 11 part two.
Dün gece burada olanların bu civarlarda çok ciddi bir mesele olduğunu anlıyoruz ama büroya göre bu pek de 11 Eylül'ün devamı sayılmaz.
- Is it getting serious?
- İşler ciddileşiyor mu? - Hayır.
Ed, I'm serious.
Ed, ben ciddiyim.
Are you guys being serious right now?
Şu an ciddi biri misiniz?
So you are being serious.
Yani ciddi biri oluyorsun.
Dead serious, right now, NSYNC, all right?
Öldü ciddi, şimdi, NSYNC, tamam mı?
It may indicate a far more serious condition.
Çok önemli bir durum arz edebilir.
You said it yourself. "Serious condition."
Kendi kendine ciddi bir durum olduğunu söylüyordun.
I have to keep my skills sharp. I'm serious about this, Jones.
- Bu konuda ciddiyim, Jones.
You're serious?
Ciddi misin sen?