Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / She doesn't know

She doesn't know перевод на турецкий

4,248 параллельный перевод
No, I mean that Detective Sanchez has a crush on that horrible Emma lady, and she doesn't even know his name.
Hayır onu demiyorum, Dedektif Sanchez şu Emma cadısına fena tutulmuş. Kadın onun adını bile bilmiyor.
She doesn't even know where we live.
Nerede oturduğumuzu bile bilmiyor.
She doesn't know things.
Olayları bilmiyor.
Because she took off with my baby, and I don't know where, and when I call her, she doesn't pick up.
Çünkü bebeğimle beraber gitmiş ve nerede olduğunu bilmiyorum ve onu aradığımda cevap vermiyor.
She doesn't know.
Hiçbir şey bilmiyor.
Their parents don't know and she doesn't want you to know.
Aileleri bilmiyor ve o senin öğrenmeni istemiyor.
She doesn't want anyone to know.
Kimsenin bilmesini istemiyor.
She doesn't even know your darkest secrets.
Gerçek karanlık sırlarından haberi bile yok zaten.
Joan doesn't know she's adopted.
Joan evlatlık olduğunu bilmiyor.
So, she's a woman who doesn't know he's in Seoul now.
Onun Seul'da olduğunu bilmeyen bir kadın yani.
She doesn't know the name of the guy, only where he hangs out in the park.
Adamın adını o da bilmiyor ama nerede bulabileceğimizi biliyor.
She doesn't know what the story is by design.
- Plan böyle olduğu için hikâyeyi bilmiyor.
She doesnt... she doesn't know you, does she?
Seni... seni tanımıyor, değil mi?
She doesn't know anything about you, so what makes you think you know everything about her?
Seninle ilgili hiçbir şey bilmiyor, öyleyse sen neden onu tanıdığını düşünüyorsun?
You're just a scared wee girl, who doesn't know who she is or what she's doing.
Sen ufacıcık korkak, hiç kimsenin ne yaptığını bilmediği kim olduğunu bilmediği kızsın.
( Johnny ) No, she doesn't, but it's a life-or-death situation, you know?
Evet, hak etmiyor ama bu ölüm-kalım meselesi.
It's not like she doesn't know I'm out there.
Orada olduğumu biliyor ki.
She doesn't know your name or where we're going.
Adını da, nereye gideceğimizi de bilmiyor.
Because Julia just moved here from Chicago and she doesn't know anybody yet, so I've only got a 36-hour window before she meets a guy with an actual job.
Çünkü Julia az önce Chicago'dan taşındı ve henüz kimse bilmiyor, yani çok az bir vaktim var gerçek bir işi olan adamla tanışmadan önce.
Luckily, she's just a kid and she doesn't know anything about us and what we're up to.
Şanslıyız ki, yaşı daha küçük. Ne bizim kim olduğumuz, ne de neyin peşinde olduğumuza dair en ufak bir fikri bile yok.
She doesn't know I take vervain.
Mine kullandığımı bilmiyor.
- She doesn't know that.
- O bilmiyor ki.
I can't tell you if she doesn't want you to know.
Eğer bilmeni istemiyorsa sana söyleyemem.
Because she took off with my baby, and I don't know where, and when I call her, she doesn't pick up.
- Çünkü bebeğimle beraber gitmiş... ve nerede olduğunu bilmiyorum ve telefonlarıma cevap vermiyor.
Your mother doesn't know, does she?
Annen bilmiyor, değil mi?
Because she doesn't know how to approach you, so I said I would try.
Çünkü sana nasıl yaklaşacağını bilmiyor, ben de benim deneyeceğimi söyledim.
She doesn't know you're the Vigilante's delivery boy, does she?
Senin Kanunsuz'un ayakçısı olduğunu bilmiyor, değil mi?
And the beauty of going with Margaux is she doesn't know everything we've been through.
Margaux ile gitmenin güzelliği ise onun neler yaşadığımız bilmiyor olması.
- Harvey, you know I'm right, and it's what you told Scottie- - it's the truth, and just because she can't see it doesn't mean we have to live with it.
- Harvey, haklı olduğumu biliyorsun Scottie'ye söylediğin şey tamamen gerçek ve bunu göremiyor diye kabullenmemiz gerekmez.
Could be she knows something she doesn't even know.
Bildiğini bilmediği bir şey bile biliyor olabilir, değil mi?
They were right because she's alive again, but she doesn't even know that I exist.
Haklıymışlar çünkü o tekrar hayatta ama benim varlığımdan haberi bile yok.
She doesn't know unless you tell her.
Sen söylemediğin sürece farkına varmaz.
Maybe she doesn't know what threats are real and what's not, so she just attacks all of them.
Belki hangi tehdit gerçek hangi değil bilmiyor ve hepsine saldırıyor.
Probably she doesn't want you to know anything about it.
Muhtemelen bu konuda bir şey bilmeni istemediğindendir.
She doesn't know.
Bilmiyor.
She's just a baby, she doesn't even know how to twerk yet!
O daha bir bebek. Twerk yapmayı bile bilmiyor daha!
She doesn't know.
Bilmiyormuş.
She wrote a check for $ 140,000, and he doesn't know what it's about.
140 bin dolarlık bir çek yazmış ve ne hakkında olduğunu bilmiyor.
Don't listen to her, Andy. She doesn't know you like I do.
Seni benim tanıdığım kadar tanımıyor.
She doesn't know!
Hiçbir şeyi bilmiyor.
She knows the word, doesn't know the meaning of it.
Kelimeyi biliyor manasını bilmiyor.
You know, Stephanie doesn't realize how lucky she is.
Stephanie ne kadar şanslı olduğunun farkında değil.
She doesn't even know she's being lied to by her own heart.
Kendi kalbi tarafından kandırıldığının bile farkında değil.
Because Gail in accounting is pregnant and she doesn't know who the father is.
Çünkü muhasebedeki Gail hamile ve babanın kim olduğunu bilmiyor.
She says she doesn't know who would leak any names and she would die before doing so herself.
İsimleri kimin sızdırdığını bilmediğini ve bunu yapacağına ölmeyi tercih edeceğini söylüyor.
I know she doesn't subscribe to your podcast.
Podcast yayınını dinlemediğini biliyorum.
You know what? Forget I asked. She doesn't.
- Neyse, sorduğumu unut.
Robbins doesn't know that we're dating, does she?
Robbins çıktığımızı bilmiyor, değil mi?
Just like that. She doesn't know.
O bilmiyor değil mi?
She doesn't know how to please you.
Seni nasıl memnun edeceğini bilmiyor.
She really doesn't know anything.
Hakkaten bir şeyden anladığı yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]