Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Similar

Similar перевод на турецкий

5,893 параллельный перевод
Marty you understand that the risks of donation are similar to those involved with any major surgery, such as bleeding and infection?
Marty, organ bağışlamanın herhangi büyük bir ameliyatta olduğu kadar kanama ve enfeksiyon olasılığı içerdiğini biliyor musun?
And if we have lived off of similar affairs since, that was not my intention.
Eğer o zamandan bu yana benzer şekilde yaşamışsak, benim niyetim bu değildi.
Are his symptoms similar to that of the other boy?
- Diğer çocukla benzer belirtileri mi var?
Does she work in a similar field to you?
Seninkine benzer bir alanda mı çalışıyor?
Well, from what I hear, we share a similar history.
Duyduğum kadarıyla geçmişte aynı şeyleri yaşamışız.
Similar to lamb.
Kuzuya benzer bir şey.
It's very similar to our 50-Cal.
Bizim 50 kalibremize çok benziyor.
Maybe the most recent killing is a hate crime similar to Matthew Shepard.
Son cinayetleri Matthew Shepard'ınkine benzer nefret cinayeti olabilir.
Were the markings similar on everyone?
İzler hepsiyle benzer mi?
And the handwriting is similar.
El yazısı buna benziyordu.
I know the conversion method's similar to meth.
Dönüştürme yönteminin methe benzer olduğunu biliyorum.
It would be similar, but better.
Buna benzerdi ama daha iyi olurdu.
Your bosses in Moscow... say, "Cannot connect with answering service. Report similar issues."
Moskova'daki patronların "Telesekretere ulaşılamıyor." "Benzeri bir sorun yaşanıyorsa haber verin," diyor.
I found a number of similar aliases... all staying in cities where exotic murders occurred and all referencing a notorious figure.
Buna benzer bir kaç takma ad daha buldum... Hepsi de egzotik cinayetlerin işlendiği şehirlerde kalmış ve hepsi de kötü şöhretli olaylara gönderme yapıyor.
He wants us to save ourselves using a similar diversion.
Neyse, kurtulmamız için dikkatlerini aynı şekilde dağıtmamızı istiyor.
The allegations from the second wife in New Zealand look similar to the death of the first wife.
Yeni Zelanda'daki ikinci eşin iddiaları da ölen ilk eşin durumuyla benzerlik gösteriyor.
You know the other beta testers, the ones that got arrested, they all suffered similar mental breaks like the one I had.
Tutuklanan diğer tüm beta deneycileri benim yaşadığım akli bozuklukların benzerlerini yaşadılar.
Get a list of patients who have had similar surgeries.
Benzer ameliyatlar geçiren hastaların listesini iste.
All due respect, we've gone down a similar path with mixed results.
Saygısızlık etmek istemem ama, bunu daha önce yapıp karmaşık sonuçlar aldık.
Also, the words for depressed and happy are very similar in dog.
Ayrıca üzüntülü ve mutlu kelimeleri köpeklerde çok benzerdir.
similar to a bishop and rook handicap...
Fil ile kaleyi karşılıklı feda etme açmazı gibi yani.
Did you check with other precincts for similar cases?
Çevreyi benzer dava var mı diye araştırdınız mı?
The public needs to be made aware that if they receive a note similar to the ones he's already sent, they need to contact 911 immediately.
Halkın gönderdiklerine benzer not alırlarsa derhal 911'i aramaları konusunda uyarılmalı.
Korsak : Both these guys are similar.
Bu iki adam da birbirine benziyor.
I'll run the profile through NCIC for similar crimes.
Benzer olaylar olup olmadığını görmek için veri tabanına bakacağım.
I've seen similar fracture patterns caused by aggressive CPR.
Şiddetli kalp masaj yüzünden de böyle çatlakların oluştuğunu gördüm.
It is similar to the M.R.I. device in Charleston, but without the view screen.
Charleston'daki M.R.G.'nin bir benzeri. Fakat ekranı yok.
I have similar figurehead issues With all-father odin.
Benim de herkesin babası Odin ile aynı göstermelik sorunlarım var.
We've had some subjects come down with similar symptoms.
Aynı semptomları gösteren başka deneklerimiz de oldu.
You were transferred here from Seoul because of a similar problem, right?
Seul'den buraya benzer bir sorundan dolayı transfer oldunuz, değil mi?
You guys are too similar, and that's why you don't get along.
Siz birbirinize çok benziyorsunuz ve bu yüzden iyi geçinemiyorsunuz.
I've seen similar measures taken at other crime scenes to mask the odor of a decomposing human body.
Ceset kokusunu önlemek için suç mahallerinde buna benzer şeyler görmüştüm.
Aaron Webb tried a similar tactic on me, you know.
Aaron Webb de benzer bir taktikle yaklaştı, biliyor musun?
Well, I suppose Steve and I always have shared a similar aesthetic.
Sanırım Steve ile her zaman benzer estetik zevkimiz vardı.
( Giggling ) Oh, I mean when you're baked, you know, Indiana and India sound... ( Chuckles ) very similar.
Kafan güzelken Indiana ve India kulağa çok benzer geliyor.
- Yes, and perhaps you can strike a similar deal with the new owner, whomever that may be.
Evet, belki yeni sahibi kim olacaksa, onunla benzer bir anlaşma yapabilirsin.
Starting with our primate ancestors, we see hands and limbs that look very similar to our own.
Primat atalarımızdan itibaren kendi el ve uzuvlarımıza çok benzeyen yapılar görürüz.
And of course, it does compare to other animals that are similar from other parts of the world and we can use those to learn other aspects of Hynerpeton.
Ve elbette dünyanın başka yerlerinde bulunan benzer hayvanlarla karşılaştırılabilir ve onları kullanarak da Hynerpeton'un başka özelliklerini öğrenebiliriz.
Both embryos have a head, a body, a tail, and many other similar features.
İki embriyonun da kafası, vücudu, kuyruğu ve başka birçok benzer yapısı vardır.
Cliff wondered if a gene like hedgehog might play a similar role in chickens.
Cliff, hedgehog gibi bir genin tavuklarda da benzer bir görevi olabileceğini düşündü.
The thing that struck me the most when I first opened the skate egg was how shockingly similar that embryo looks to a chicken embryo, a mouse embryo, a human embryo.
Tırpana balığı yumurtasını ilk açtığımda en çok dikkatimi çeken şey bu embriyonun bir tavuk, fare veya insan embriyosuna ne kadar benzediğiydi.
As an embryologist, I should have understood - of course they'll look similar, but still, when you see that, you're thinking, " There's 400 million years of evolution
Bir embriyolog olarak, bu kadar benzer görünmelerine hiç şaşırmamalıydım ama yine de ilk gördüğünüzde şöyle düşünüyorsunuz :
My father and I have had similar troubles.
Babam ve ben, benzer sorunlara sahiptik.
The symptoms of psittacosis and meningococcus are similar... for example, the sensitivity to light... but you're ignoring the other factors. The other factors.
Psitakoz ve menenjitin belirtileri çok benzer mesela ; ışığa duyarlıIık ama diğer faktörleri göz ardı ediyorsunuz Diğer faktörleri.
I went through something similar.
Ben de benzer şeyler yaşadım.
Assailant's description is strangely similar to the one Sheriff Sworn issued for your sister a while back...
Saldırganın tanımı ilginç şekilde bir süre önce kardeşini arayan Şerif Sworn'a benzer.
Marcella's great-nephew, Carter Bradford, spent a decade chasing the perfect wave, while his cousin, Devin, ended up in similar financial straits after buying herself out of three bad marriages.
Bu arada, kuzeni Devin de üç başarısız evlilikten sonra kendini benzer bir ekonomik darboğaz yaşarken bulmuş.
There's a similar substance adhering to the walls.
Camlara yapışmış, cevhere benzeyen bir madde var.
The approach is so similar to the bear's that it's hard not to suppose that the Polar bear inspired the Inuit thousands of years ago.
Eskimolar binlerce yıl önce kutup ayısından esinlendikleri için bu yaklaşımın ayılarınkine benzemesi hiç de şaşırtıcı değildir.
I saw a Turk perform something very similar at Nottingham Fayre.
Nottingham Karnavalında bir Türk'ün çok benzer bir şey yaptığına tanık olmuştum.
Love is the answer... reporting similar accounts... of widespread service interruptions.
Hizmet kesintileri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]