Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Skeletons

Skeletons перевод на турецкий

626 параллельный перевод
Whoever killed him was counting on one thing... that skeletons all look alike.
Onu kim öldürdüyse, bir tek şeye güveniyordu. Bütün iskeletlerin aynı olduğuna.
Any skeletons in the closet?
Bir sır falan mı var?
Family skeletons, probably.
Aile sırları saklıdır herhalde.
Lamphere skeletons come rattling out of every closet.
Lamphere'ın sırları her dolaptan çıkıp duruyor.
Five or six years, there'll be a dozen skeletons... around them busted tanks.
Yakında deponun etrafı su bulamayan insanların iskeletleriyle dolacaktır.
Talking of skeletons, have you seen that new thing at the Strand?
İskeletlerden konuşurken, Strand'daki yeni filmi gördünüz mü?
Some skeletons are prodigious travelers, sir.
Bazı sırlar çabuk yayılır bayım.
It's a... it's a catacomb, where they gather skeletons from ancient cemeteries.
Eski mezarlıklardaki kemiklerin bir araya toplandığı yeraltı mezarlığı.
These are the skeletons of people who died two, three, and even four hundred years ago.
Bu iskeletler iki, üç hatta dört yüzyıl önce ölmüş insanlara ait.
The last I heard, you were up the Amazon digging for old skeletons.
Duyduğuma göre, Amazon'un üst taraflarında eski iskeletler için kazı yapıyormuşsun.
But all these skeletons and drawings were lifeless.
Ölü kemikleri ve sanatçı izlenimler aynı değildir.
There are skeletons in every closet.
Her dolapta iskeletler var.
I can't understand why I didn't spot this stuff... when I hauled those skeletons out of here and stacked them on the other side.
İskeletleri buradan öbür tarafa taşırken neden bunu daha önceden fark edemediğimi anlayamıyorum.
Skeletons with bloated stomachs came here seven or eight times a night.
Karnı davul gibi şişmiş iskeletlerin hergece 7-8 tanesi geliyordu.
Those embalmed skeletons?
Yoksa mumyalanmış iskeletlerle mi?
Two years after these incidents, they found two skeletons, one mysteriously holding the other in a fond embrace.
Bu olaylardan iki yıl sonra, biri, diğerine tuhaf bir biçimde sarılmış iki iskelet bulundu.
Next you'll tell me you saw skeletons.
İskelet gördüğünü de söyleyecek misin?
And they'll say to our skeletons what heroes we was.
Ne kahraman olduğumuzu iskeletlerimize söyleyecekler.
They make toys in the shape of skeletons, bread in the shape of cadavers and skulls of sugar and chocolate.
Oyuncaklar, ekmekler ve şekerden kurukafalar yaparlar. Evlerinde çiçekli, yemekli ayinler hazırlar, yer içerler.
Stop the skeletons rattling and all that.
İskeletlerin takırdamasını durdurur.
- Skeletons?
- İskeletler mi?
Skeletons.
İskeletler?
Skeletons of brick buildings are overgrown with weeds and wild flowers.
Taş barakalar duruyor. Yabani otlar ve çiçekler tarafından istila edilmişler.
To a pilot looking down from the altitude of his flight, though, these skeletons of the buildings appear quiet, peaceful and even beautiful, and people down below look like ants or cockroaches ; therefore, it does not take too much courage to rake them with machine-gun fire.
Yukarıdan bakınca bombalanmış bu evler, sakin ve barışçıl görünüyorlar. Hatta güzel. İnsanlar karıncalar ve böcekler gibi görünüyor.
Ken JII the Valley of the Skeletons?
Ken JII İskelet Vadisi mi?
I said the Valley Skeletons of.
Vadisi İskeletleri dedim.
Ten little skeletons in 10 little closets.
10 küçük hücrede 10 küçük iskelet.
Skeletons and iron maidens. They're all Earth manifestations.
Hepsi Dünya belirtisi.
No... not only without appeal, what I can see there is just a pile of skeletons
Hayır. İtirazım sırf ona değil, resimde gördüğüm tek şey bir yığın iskeletti.
The soldiers in Red Wood showed me a bunch of gnawed up skeletons of eaten Indian children.
Kızıl Ormanda askerler, bana bir sürü yenmiş Kızılderili çocukların kemirilmiş iskeletlerini gösterdiler.
On the left you can see a necropolis with 400 skeletons.
Solunuzda 400 iskeletli mezarlığı görebilirsiniz.
It is the decaying bodies and skeletons of these religious martyrs... That you will see on your tour.
Gezide görecekleriniz, bu din şehitlerinin... çürüyen cesetleri ve iskeletleridir.
- No skeletons in the cupboard?
- Ve utanç verici bir sır yok?
The death cry of thousands of young women who were already reduced to skeletons, and their... their futile attempts, which they knew by any logic that they can't succeed, to jump out from the lorries which take them to the gas chambers
Zaten bir deri bir kemik kalmış kadınların feryatları duyuluyordu. Ve nafile çabalar...
Their vast, vacant skeletons... sadly sighing to the sky.
Muazzam, boş iskeletleri hüzünle göğe doğru iç çekiyor.
For exampIe, you know the ancient graveyard... well, when they first opened it... they found 500 skeletons.
Eski mezarlığı biliyor musun? Orası ilk defa açıldığında.. 500 iskelet vardı.
He saw many horses upside down and blue skeletons floating up to the promised land.
Bir çok ölü at ve... ... Umut Ülkesi'ne uçan mavi iskeletler görüyordu.
Ms. Mata Hari and her Skeletons in the Closet.
Bayan Mata Hari ve Dolabındaki İskeletler!
Ms. Mata Hari and her Skeletons in the Closet.
Bayan Mata Hari ve Dolabındaki İskeletler.
If you go slow, take your time and you look real close, you can find skeletons of these weird-lookin'fishes in the hardpan... long, long gone.
Yavaşça hareket eder, acele etmeyip, gerçekten yakından bakarsan, toprakta o garip görünüşlü balıkların çok eskiden kalma iskeletlerini görebilirsin.
Don't you know their vaults are full of skeletons?
Bilmiyor musunuz o mezarlar kemiklerle dolu.
There bain't be a man in the whole of Wessex with finer skeletons than I!
Bu centilmene yol verin! Fark etmediniz mi?
Hey! There bain't be a man in the whole of Wessex with finer skeletons than I!
Tüm Wessex'de en harika iskeleti olan adam benim!
They look like skeletons this year. Hi.
Bu sene iskelet gibiler.
Their skeletons should be separated, rather than a pile of bones.
Onların iskeletler olmalı. Ama hepsi bir arada ve yığın halinde değil.
Von Steiner has sent you five skeletons, guarantees that you'll turn up in Paris for his propaganda victory.
Von Steiner sana beş iskelet gönderdi, Paris'te zafer propagandası yapmak için.
Well, the skeletons are out of the closet now, huh?
Sırlar artık açığa çıktı.
They've all got far too many skeletons in their cupboards to join in with enthusiasm.
Oyununuza katılmak istemeyecekleri kadar çok sırları olduğunu söylemem gerek!
All witches, all skeletons, all jack-o'- lanterns gather'round and watch.
Bütün cadı, iskelet ve balkabağı maskeliler televizyonunuzun etrafında toplanın ve izleyin.
All witches, all skeletons, all jack-o'- lanterns...
Bütün cadı, iskelet ve balkabağı maskeliler
Skeletons and skulls of different creatures.
Çeşitli hayvanların iskelet ve kafatasları.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]