Sloane перевод на турецкий
1,263 параллельный перевод
Sloane is bold like that.
! Sloane cesur bir adam, sen de çok abartıyorsun.
There's three.
Sloane kasaya bağlı olan üç bomba koydurmuş.
I am now standing in Sloane's... tastefully minimalistic office.
Şu anda Sloane'un zevkle döşenmiş, sade bürosundayım.
Yeah, you didn't wanna kiss me, but working for a scumbutt like Sloane, that's alright by you?
Evet, beni öpmek istememiştin ama Sloane gibi bir pislik için çalışmanın senin için mahzuru yok, öyle mi?
- Only Sloane can.
- Hayır, sadece Sloane yapabilir.
Sloane gave me the finger.
Sloane bana "parmağını" verdi.
This morning, before all this... you wanted to talk to Sloane.
Bu sabah, bunlardan önce, Sloane'la konuşacaktın.
- Sloane might want Hassan dead but the CIA needs him alive.
Sloane, Hassan'ın ölmesini istiyor olabilir ama CIA onu canlı istiyor.
My father can give Sloane the intel, and we'll make it an SD-6 mission.
O Sloane'a bilgiyi iletir ve beni oraya SD-6 gönderir.
You have to make Sloane believe that you've received intel about Hassan's weapons stockpile.
Hassan'ın silah deposuyla ilgili bu bilgiyi aldığına dair... Sloane'ı ikna etmen gerekiyor.
Arvin Sloane.
Arvin Sloane.
I'll buy time for us with Sloane.
Sloane'u ben idare ederim.
I need access to Arvin Sloane.
Arvin Sloane'a ulaşmalıyım.
I can get you to Sloane, but only if you promise to let me keep the antidote.
Seni Sloane'a götürebilirim. Ama panzehiri almama izin vereceğine söz ver.
Sloane first.
Önce Sloane.
That I would render Sloane unconscious, and deliver him to Sark.
Sloane'u bayıltıp Sark'a teslim etmenin bir yolunu bulacağımı.
Arvin Sloane killed my fiance.
Arvin Sloane nişanlımı öldürdü.
Sloane is scheduled to attend an Alliance meeting in Tokyo.
Sloane Tokyo'da Müttefikler'in toplantısına katılacak.
Sloane's on his way to Japan.
Sloane Japonya'ya gidiyor.
Tell him we will hand him Sloane the night before his Alliance meeting.
Müttefikler toplantısından önce Sloane'u ona vereceğimizi söyle.
She had Sloane killed.
Sloane'u öldürterek.
Sloane actually brought Sark to the Alliance and presented him as their new ally.
Sloane, Sark'ı Müttefikler'e soktu. Yeni yandaşları olarak.
And thanks to me, Sloane's standing has never been higher.
Benim sayemde Sloane'un yeri sağlamlaştı.
Patriots. Believing they work for the U.S. Government. None of them realizing the information they gather is only being used by heartless men like Arvin Sloane for an organization that would trade their lives for a profit in a heartbeat.
Onca insan, onca vatansever orada durmuş Amerikan hükümeti için çalıştığını sanıyor ama topladıkları bilgilerin, hiç düşünmeden onları feda edecek bir örgüt hesabına çalışan Arvin Sloane gibi kalpsiz bir adam tarafından kullanıldığını bilmiyorlardı.
That's when he went to see Sloane.
O da Sloane'u görmeye gitti.
Sloane just talked to me.
Sloane az önce benimle konuştu.
Arvin Sloane talking about justice.
Arvin Sloane adaletten bahsediyor.
What does Sloane want you to do?
Senden ne istedi?
Sloane's wife.
Sloane'un karısı.
If the people who cared about her don't speak because of him, there's no justice in that.
Ve onu önemseyenler, Sloane bahanesiyle cenazesinde konuşmazsa, bu hiç âdilâne olmaz.
SLOANE :
Hayır.
Sloane was about to have me executed!
Sloane beni öldürtecekti.
Sloane expects you to disable the firewall so that SD-6 can hack in and directly download the specs for the Next Gen weapons.
SD-6'nın girip, silahla ilgili bilgileri indirmesi için Sloane sistemdeki koruma duvarını kaldırmanı istiyor.
I'd go, but Sloane's headed to London.
Kendim giderdim ama Sloane Londra'ya gidiyor.
And this doesn't even take into account things like Badenweiler or stealing page 47 from Sloane's vault or the way you kept Khasinau from getting that ampule.
Bunlar Badenweiler'daki, Sloane'un kasasından 47. sayfayı çalmak ya da Khasinau'nun o ampulü ele geçirmesini engellemek gibi küçük işleri içermiyor bile.
Last year, Sloane sent a team of agents into the Carafu Art Museum in Algiers, after an OPEC minister donated a collection that Sloane believed might contain Rambaldi artifacts.
Geçen yıl, OPEC başkanı Cezayir'deki Kherefu Sanat Müzesi'ne bir koleksiyon bağışlayınca,... Sloane içinde Rambaldi eserleri olabilir diye bir grup ajan göndermişti.
We heard that from the bug in Sloane's study.
Sloane'un odasındaki mikrofondan duyduk.
Sloane won't let them kill Emily.
Sloane buna izin vermez. Emily'yi öldüremezler.
The decision will not be made until after Sloane has met with the head of Alliance security.
Sloane Müttefikler güvenliğinin şefiyle konuşmadan son karar verilmeyecek.
My father's disabled the SD-6 satcom intercept, so there's no way Sloane can find out.
Babam SD-6'nın uydu bağlantılarını bozdu. Sloane'un bu olayı öğrenmesi imkansız.
Arvin Sloane is a man of integrity and courage.
Arvin Sloane haysiyetli ve cesur biridir.
Sloane got back from London last night, a full partner of The Alliance.
Sloane dün gece Londra'dan döndü. Müttefikler'in tam ortağı oldu.
Her death and his immediately being let in.
Onun ölümü ve Sloane'un hemen ortak yapılması tesadüf değil.
To hear Sloane tell it, it's all about God and country.
Sloane'u bir duymalıydın. Utanmadan ülkeden ve Tanrı'dan bahsetti.
Now, Sloane is obviously looking for something specific.
Sloane'nun özel bir şey aradığı belli.
Schmidt will scan the disk, analyze what's on it, and spit up a bogus copy that's close enough to the original to fool Sloane.
Schmidt diski tarayıp içindekini analiz edecek ve Sloane'u yanıltacak kadar iyi bir kopyasını yapacak.
- You do it with Sloane.
- Görevlerde ve Sloane'layken bunu başarıyorsun.
Sloane wants the information ASAP.
Sloane bilgiyi hemen istiyor.
Sloane sent the disk to Alliance headquarters in London.
Sloane diski Londra'daki Müttefikler merkezine gönderdi.
- And so is Sloane.
- Sloane da öyle.
Sloane's here.
... Sloane burada.