So he is перевод на турецкий
9,391 параллельный перевод
I didn't yell about what a heel he is, so she thought I was taking his side.
Babamın ne kadar kalleş bir herif olduğunu hiç dile getirmediğim için annem onun tarafında olduğumu sandı.
So now he is dead?
Öldü mü, yani?
My God, he is so beautiful.
Aman Tanrım, inanılmaz güzel.
So what we do is we step in, we offer the thief a better price than the one he's already got.
İçeri girdikten sonra hırsıza şu anda elinde olandan daha iyi bir parça önermeliyiz.
So, uh, where is he?
Arkadaşın nerede?
When your mom is bipolar and your dad is so passive that he sometimes doesn't talk to his son for weeks on end, not because he's mad at you but because he forgets you're there, you grow up with nothing good, and you begin to think you deserve nothing good.
Bipolar bir annen varsa ve baban da oğluyla üst üste haftalarca kızdığından değil varlığının farkında olmadığından konuşmayacak kadar pasifse bu iyi yetişmemişsin demektir ve iyi bir şeyi hakketmediğini düşünmeye başlarsın.
It got to where Hammer was so sick of losing business to him that he... He promised to put an end to it.
Bu iş artık Çekiç'in işini baltalamaya başladığında bu işe bir son vereceğine söz vermişti.
So what you're telling me is he's not good enough for you, but he's good enough for me?
Yani Gabriel'ın size yakışmadığını ama bana yakıştığını mı demeye getiriyorsunuz?
Okay, well, Dean wanted it burned, so is he pissed?
Tamam. Dean yakmanı istiyordu, sinirlendi mi?
So, Jay is saying he's from, like, a mirror-world.
Jay, tıpkı bir yansıma dünyadan geldiğini söylüyor.
If Franz is under investigation, he put him there so he can get a cut of the deal.
Eğer Franz soruşturma altındaysa, bu adam onu oraya koymuştur sırf anlaşma yapabilsin diye.
If the attorney general is so interested in my courtroom he can come tell me himself.
Eğer Başsavcı, mahkeme odamda neler olduğuyla bu kadar ilgileniyorsa... -... buraya gelip kendisi söyleyebilir.
He's a donor, so his body is gonna help save lives of people who need organs to live.
Vücudu yaşamak için organa ihtiyacı olan insanları kurtarmaya yardım edecek.
She is a tool to get Stefan's humanity back because there is no doubt that he and Caroline are fangs deep in bodies right now, so the sooner we get our supernatural born killers out of circulation, the better.
Çünkü şüphe yok ki o ve Caroline köpek dişlerini insanlara saplıyorlar. İyisi mi biz bir an önce doğaüstü katillerimizi sirkülasyondan kurtaralım
So I called my dad to let him know that Kai's gone, but all he wants to know is where the ascendant is.
Kai'nin gittiğini haber vermek için babamı aradım tek sorduğu yükselenin nerede olduğuydu.
If it means so much to him, that could be where he is.
Onun için bu kadar önemliyse, oraya gitmiş olabilir.
He called me a couple times, but problem is, it came up as caller ID blocked, so I can't just hit return.
Beni bir iki sefer aradı, ama sorun şu ki, arayanın numarası görünmediğinden, yani hiç geri dönüş yapamadım.
So the Crown's contention, if you can credit it, is that he wrote the poisonous letters himself.
Mahkemenin bakış açısına itimat edebiliyorsan o kötü niyetli mektupları kendisi yazmış olabilir.
So, we get to the area and, sure enough, there is this naked guy, and he's just walking up the street... refuses to put on clothes or get in the car, and Bernie suggests that we...
Bölgeye girdik ve tabii ki... Çıplak bir adam vardı ve sokakta yürüyordu. Kıyafetlerini giymeyi veya arabaya binmeyi reddetti.
So we'll wait until he is.
Herşey düzelene kadar bekleyeceğiz.
So, killer shoots Hurd, unbuttons his shirt, tries to take the bullet out because he has a gun that is registered to him, and he's worried about ballistics.
Katil Hurd'ı vurdu, gömleğini açtı ve mermiyi çıkarmaya çalıştı çünkü adına ruhsatlı silahı var ve balistik incelemeden korktu.
So, what, is he, uh...
- EL...
So this is why he's been experimenting on patients with frontal-lobe damage.
Demek bu yüzden, ön lob hasarı olan hastalar üstünde deney yapıyorsun.
So there I am with a dead battery, and this cop is saying to me, he says, you know, you can give it a jump start just by coasting it down the hill.
Polis gelip bana diyorki, Diyorki, bilirsin işte, vurdurabilirsin, Yokuş aşağı koyver gitsin işte.
He lawyered up, but they found evidence that he had texted Bentley the week before she was murdered, so job well done.
Avukatlandı. Bentley'e o öldürülmeden önceki hafta mesaj attığı kanıtı bulundu. - İş tamam.
- Or... he saw you... for what Julia is now so willing to look past.
- Ya da senin Julia'nın şu an görmezden geldiği halini görmüştür.
So where is he? He's stashed.
Saklanıyor.
And he says he was just bragging. So their case is shaky.
Sadece palavra ve hepsinin saçmalık olduğu söylediğinde ise...
How is it that, Even with a gun pointed at his head, That he is so...
Nasıl oluyor da başına bir silah doğrultulmuşken bile bu kadar sakin kalabiliyor?
How is he connecting these victims so quickly?
Yani evet, Bill evlat edinildiğini biliyordu, ama gizliydi. Kurbanlar arasında nasıl bu kadar çabuk bağlantı kuruyor?
So what time is he picking us up?
- Bizi kaçta alacak?
And Bobby is hot, so you know he has cute friends.
Bobby de seksi olduğundan hoş arkadaşları olduğunu biliyorsun.
I was scared to move out here, but he told me the biggest risk is never taking any, so...
Buraya gelmekten korkmuştum ama o bana en büyük riskin hiç risk almamak olduğunu söylemişti.
My hunch... one of them is killing off his co-scums so he can keep the money for his scum-self.
İçgüdüm diyor ki, bunlardan birisi diğerlerini öldürüyor böylece parayı kendisine saklayacak.
He was particularly aggressive in his pursuit of those who sought to profit from their hoaxes, so... perhaps his persistence is the reason he now lies here.
Aldatmacalarından menfaat sağlayamaya çalışanların peşindeyken özellikle agresifleşirdi. Belki de burada yatmasının nedeni inatçılığıdır.
'So it wasn't just like a, " Oh, here he is.
'Yani "Ah sen. Merhaba merhaba" gibi değildi.
So where is he?
Nerede o?
"So, we're gonna do it like they do it in the real world, " which is if somebody has a problem with somebody else, "he will go to an underworld court, and he will plead his case."
"Biz de gerçek dünyada nasıl yapılıyorsa öyle yapacağız birinin bir başkasıyla bir derdi varsa bir yeraltı mahkemesine gidecek ve dava açacak."
He is saying lies and stories for his TV show so people will watch.
İnsanlar izlesin diye programında bu yalanlar ve hikâyelere gerek olduğunu söyledi.
So the logical explanation is that he went where 140 million other people went... into thin air.
Mantıksal açıklaması ise kocası 140 milyon kişiyle birlikte... sırra kadem basmıştı.
So where is he?
E nerede yani?
As he is judged, so shall all others.
O yargılandıysa, diğerleri de yargılanacak.
So where the hell is he?
Nerede bu adam?
Pray they find him and he has this flash drive you say is so valuable.
Onu ve sözünü ettiğin şu flash belleği bulmak dua etmekten çok daha hayırlıdır.
He talks to Colonel Glen about Odelle Ballard, and then he talks to this guy, who just so happens to do military business in Mali?
O Albay Glen'le Odelle Ballard hakkında konuşuyor, ve sonrada bu adamla konuşuyor, Onlar sadece Mali'de mi askeri iş yapıyorlar?
So did you make plans to see him again, or is he just gonna send you a postcard?
Onu tekrar görmeyi planlıyor musun? Yoksa sana sadece kart mı atacak?
Listen, uh, Nick is really hurting right now, and I just need you to call in the prescription so I can pick it up, but I'm really worried about him, and I think he really, really needs it.
Bakın, Nick şu an çok kötü durumda. Siz reçeteyi yazsanız da ben de gelip alsam. Onun için çok endişeleniyorum.
So, I don't think he'd be interested in any of this if he didn't think there was a possibility, a very real one, that we might be able to answer one of the biggest questions there is.
Bu yüzden, hiçbirine ilgi duyduğunu sanmıyorum. Bir olasılık olduğunu düşünmediyse, çok gerçek bir olasılık daha büyük sorulardan birine cevapyalabiliriz.
I dropped Ivan's name, so they're sending a foreman over with a key, but he is stuck at another site, so he can't be here for about an hour.
Ivan'ın adı her kapıyı açar. Ustabaşı anahtarları işçilerden biriyle gönderecekmiş. Adam başka bir inşaatta çalışıyormuş.
So, it appears that this young Kyle is an accomplished pianist before he even touched the keys.
Demek ki bizim küçük Kyle'ımız daha tuşlara dokunmamışken bir dahi oluvermiş.
- [Chuckles] - So, look, all Flynn needs is a little murder somewhere, and he'll perk right up.
Bakın, Flynn'in ihtiyacı olan tek şey ufak bir cinayet.
so help me god 213
so here we are 139
so here i am 152
so help me 186
so help you god 85
so here goes 21
so here we go 38
so here's the deal 105
so heavy 22
so he says 85
so here we are 139
so here i am 152
so help me 186
so help you god 85
so here goes 21
so here we go 38
so here's the deal 105
so heavy 22
so he says 85