So i'll ask you again перевод на турецкий
50 параллельный перевод
So I'll ask you again.
Şimdi sana yeniden soracağım.
"My love, it's so hard for me you. " knowing that I'll not you again, forever... "
Aşkım, sensizlik ve seni sonsuza kadar göremiyeceğimi bilmek çok zor... "
She'll make you a real boy, I'll make her a real woman and all will be right because you held my hand and saved my brain so that once again my customers may ask for me by name :
O seni gerçek bir çocuk, ben onu gerçek bir kadın yapacağım. Dünya düzelecek çünkü sen elimi tuttun ve beynimi kurtardın. Böylece müşterilerim tekrar beni ismen isteyebilecekler :
So I'll ask you again, what kind of God is that?
bu yüzden yeniden soruyorum. bu nasıl bir Tanrı?
But I'm really scared I'm gonna lose my job, so, Santa, if you help me, I promise I'll never ask for anything ever, ever, ever again, ever
Ne kadar yumuşak, yıkanabilir süet gibi.
So I'll ask you again.
O yüzden tekrar soruyorum.
Chris, you've gotta learn how to talk to girls. So I'll ask you again :
Chris, kızlarla nasıl konuşacağını öğrenmelisin, o yüzden tekrar soracağım.
So i'll ask you again.
Bak. bir daha soruyorum.
Yeah, I'm not public, so I'll ask again, who are you?
Evet, ben sivil değilim, kimsiniz demiştim?
I'll give you so much of love, you'll never crave love again
Sana o kadar çok sevgi vereceğim ki, bir daha asla ask için yalvarmayacaksin.
So I'll ask you again. Just let it go.
Şimdi tekrar söylüyorum bırak gitsin.
So again, I'll ask you to concentrate :
Tekrar soruyorum, iyi düşünün :
You have these two gorgeous ex-girlfriends back in town, and I'm trying so hard to be okay with it, but I have to ask you a question, and I promise, I'll never ask it again.
2 muhteşem eski sevgilin kasabaya geri döndü... ben de kendimi, bu durumu dert etmemek için zorlamaktayım ama sana bir şey sormam gerekiyor. Ve söz veriyorum bir daha asla sormayacağım.
So I'll ask you again, and if you don't respond, you'll be held in contempt of court.
O yüzden tekrar soruyorum ve yanıt vermezseniz, mahkemeyi aşağıladınız sayarım.
SO, I'LL ASK YOU AGAIN.
O yüzden tekrar soracağım.
So, I'll ask you again.
- Şimdi bir daha soracağım.
So I'll ask you again :
Bu yüzden tekrar soruyorum :
Well, I like horse racing, Manhattans, briefs, not boxers, all of which makes us equally likely to lie, so I'll ask you again.
Pekala, ben at yarışını seviyorum, Manhattans, slip don, boxerları değil, bütün bunlar aynı derecede bize yalan söyletir, o yüzden size tekrar soracağım.
So I'll ask you again.
tekrar soracağım.
So if you don't have any further objections, I'll ask you again
Beni reddetmenin başka nedeni yoksa tekrar soruyorum :
So I'll ask you again.
So I'll ask you again.
So I'll ask you again.
O yüzden tekrar soruyorum,
If I do what you ask, I'll hear God again, yes? Yes. So what's next? Answer your phone.
Sırada ne var?
So I'll ask you again.
O yüzden tekrar sorayım.
A very smart woman pointed out to me earlier today that I may not always be the best at noticing or caring what's going on with other people, so I'm just gonna ask you again.
Çok akıllı bir kadın bu sabah, benim, diğer insanların hayatında neler olduğu konusunda çok dikkatsiz ve ilgisiz olduğumu vurguladı. O yüzden tekrar soracağım.
We don't have time for jurisdictional games, so I'll ask you again, what's your interest in Spooner?
Yetki alanlarıyla ilgili oyun oynayacak vaktimiz yok. Tekrar soruyorum... - Spooner'a ilginizin nedeni nedir?
- So I'll ask you again.
- Sana tekrar soruyorum.
So I'll ask you again.
O yüzden tekrar soruyorum. İlgileniyor musun?
So I'll ask you again.
Tekrar sorayım sana...
So, I'll ask you again, for the last time,
O yüzden tekrar soruyorum, son kez,
This department doesn't deserve to pay for his transgressions, so I'll ask you again.
Bu departman onun günahlarını ödemeyi bunu hak etmiyor bu yüzden tekrar soruyorum.
So..... I'll ask you again. I don't know. Don't wind me up, Sean, I'm really tired.
Bu yüzden tekrar soruyorum.
So I'll ask you again, is that what you were doing on the street today?
Bu yüzden bir kez daha soracağım, bugün sokakta yaptığınız bu muydu?
So I'll ask you again.
- Tekrar soracağım.
I know she was with Jessica, I know she was here... and I know you know how to find her, so I'll ask you again.
Jessica ile olduğunu biliyorum. Burada olduğunu biliyorum. Onun nasıl bulunacağını bildiğinizi biliyorum.
So I'll ask you again.
Bu yüzden tekrar soruyorum.
So I'll ask you again.
Tekrar soruyorum.
I don't believe you answered my colleague's question, Dr. Wells, so I'll ask it again.
Meslektaşımın sorusunu cevaplamadığınızı görüyorum. Tekrar soracağım o yüzden.
So I'll ask you again, where can I find him?
O yüzden tekrar soruyorum, nerede bulabilirim onu?
- so I'll ask you again. - ( electricity buzzing )
Tekrar soracağım.
So, I'll ask you again... Are you a one or a zero?
O yüzden tekrar soruyorum, sen 1 misin yoksa 0 mı?
So I'll ask you again.
O yüzden tekrar soracağım.
So I'll ask again. Could you live with the fact that you did nothing to save your children's lives?
Çocuklarınızın hayatlarını kurtarmak için hiçbir şey yapmadığınız gerçeğiyle yaşayabilir misiniz?
So I'll ask you again, Bob.
Çok açık.
The gun used to murder Reese, Gray, Dunn, Tamika, and her baby, so I'll ask you again.
- Reese, Gray, Dunn, Tamika ve bebeğini öldürmek için kullanılan silahı. O yüzden tekrar soracağım.
So, I'll ask you again.
Şimdi bir kez daha soruyorum.
So, I'll ask you again.
Bu yüzden, tekrar soracağım.
That Mer's right, that Owen's had the love of his life and so have I, and once it's gone, everything else is just filler and you'll never, ever have that feeling again.
Mer haklı. Owen'ın bir tane hayatının aşkı vardı. Benim de.