So much for that перевод на турецкий
1,154 параллельный перевод
Well, so much for that happy ending.
Mutlu son için, bu kadarı fazla.
So much for that.
Başım büyük dertteydi.
So much for that theory.
Bu teori buraya kadar.
So much for that lead.
İpucu için bu kadarı da fazla.
So much for that.
Bu beni aşar.
So much for that plan!
Bu o plan için çok fazla!
So much for that oath.
Bir yemin için oldukça fazla.
Gentlemen, if you're smart, you will want me as much for my dedication and ability as for the fact that I am going to ditch you right now and run like hell across town so that my kid knows that what matters to me most is him.
Beyler, eğer biraz zekiyseniz, siz benden kendimi adamamı ve yeteneğimden fazlasını isterken ben sizi şu anda bırakmalı ve şehrin diğer tarafına olabildiğince hızlı bir şekilde ulaşmalıyım. Böylece oğlum ne olursa olsun hayatımdaki en önemli şeyin o olduğunu bilecek.
Don't ask yourself so much whether this or that is good for you.
- İyi olup olmadığı hakkında bu kadar çok soru sorma.
Dear Novalyne, thank you for your invitation to call, but you honestly can't expect me to enjoy ridicule and contempt so much that I'd come back for another dose.
Sevgili Novalyne davetin için teşekkürler, ama dürüstçe, beni beklemeyin. Alay ve küçümsemenin tadını çıkarın, o kadar, diğer bir doz için tekrar gelirim.
Is that so much to ask for?
Çok şey mi istiyorum?
I have so much respect for you for not going to that cab driver audition.
O aptal seçmelere gitmediğin için sana ne kadar saygı duyduğumu anlatamam. - Gittim.
They feared me so much, they had to lock me away for eternity, and when they did that, they were saying that the individual's rights will be protected only so long as they don't conflict with the state.
Benden çok fazla korktuklarından, sonsuzluktan uzak tutabilmek için, beni kilit altına aldılar, ve bunu yaptıklarında, kişisel hakları korumak için, bu şeyi yaptıklarını söyleyip durdular.
She gave me Hilly and for that I'm eternally grateful...'cause I love him so much.
Bana Hilly'i verdi, bunun için ona her zaman minnettarım... çünkü oğlumu çok seviyorum.
Thank you so much, especially for shooting him right between the eyes... so that it doesn't look like an accident... because the people at Octopus will know he was coming here to close us down.
Çok teşekkürler, özellikle iki kaşının arasından vurduğun için.. böylece kaza gibi görünmeyecek.. Çünkü Octopus'taki insanlar onun buraya kapatmak için geldiğini biliyorlar.
Thank you so much for the dinner. That was great.
Yemek için teşekkürler, gerçekten harikaydı.
- So much for easy. - What is that?
- Şimdiye kadar kolaydı.
The sacrifice of the one who remained... who believed so much in his caste that he would lay down his life for them... that would determine which caste would be dominant among us.
Kaçmayanın gösterdiği fedakârlık toplumuna duyduğu inançtan dolayı verdiği can mensubu olduğu sınıfımızı iktidara taşıyacak.
So, how much the creepy is it... that this Marcie's been at this for months? Spying on us.
Marcie'nin bunu aylardır planlıyor olması ne kadar tüyler ürpertici bir durum.
Well, it seems that her Chihuahua, Ferdinand is just mad for paté, so much so that at a recent Junior League luncheon,
Onun köpeği Ferdinand. Onun Ona, deli oluyor.
Oh, now, is that so much for a mother to ask?
Bir anne için bunu istemek çok mu?
I'm fine. So much of that's staged for TV.
Biliyor musun, programda bir sürü şey reytingler için... tezgahlanmıştı.
You think... You think people like me care so much about things... that we would kill for them?
Sence benim gibi insanlar, eşyalara birilerini öldürebilecek kadar fazla mı değer veriyor?
It's a little unusual for a girl of that age to be in so much trouble, don't you think?
O yaşta bir kızın o kadar belâya bulaşması garip, öyle değil mi?
And you have so much... instead of always yearning for what you're missing... or what it is that you're imagining you're missing.
Ve sen çok şeye sahipsin. Kaçırdığın şeylere yakınmak yerine ya da kaçırdığını hayal ettiğin şeylere üzüleceğine elindekilerle mutlu ol.
Cloud, lce Vigor is buried with my late father to preserve his body I am very moved that you would risk so much for a loved one
Eğer onu sizden ödünç alabilirsem, her koşulu kabul ederim.
It's gotta be weird for him too, now that we know so much.
Onun için de garip olacak. Onun sırrını öğrenmiş olduk.
That's probably why you had so much trouble asking for a simple date.
Bir kadına çıkma teklif etmekte bu yüzden çok zorlandınız.
Gosh, thank you so much for bailing me out that way.
Beni kurtardığınız için teşekkürler
I had so much anger for that poor, little kid...,... I never gave her a chance, and you helped me deal with that.
Ben şu zavallı, küçük çocuğa karşı çok fazla öfkeliydim, asla ona bir şans vermedim... ve sen bana bununla uzlaşmam için yardım ettin.
Look, all I'm saying is that... given everything that I do around here, why do I care so much... that I can't make spaghetti and meatballs for my husband as good as his mother?
Bak, demek istediğim... yaptığım onca şey varken, neden, kocama annesi kadar... güzel spaghetti ve köfte yapamadığımı bu kadar kafama takıyorum ki?
Thais have so much respect for their monarch that up until Rama III changed the law no one could utter His Majesty's name.
Taylar krallarına o kadar saygılılar ki 3'üncü Rama kanunu değiştirene kadar kimse hükümdarın adını ağzına alamıyormuş.
So how much would I have to pay for that?
Peki bunun için ne kadar ödeyeceğim?
If you want me to blurb you a novel, I could do that. So much for power and control, big guy.
- Romana tanıtım yazısı yazabilirim.
There's so much that I have yet to do for music for my queen, for my country.
Hala müzik için yapacak çok şeyim var ve Kraliçe, ülkem için.
So much so, that I keep looking for that in every man I meet.
Hatta o kadar ki, her gördüğüm erkekte onu arar oldum.
Thank you so much for saving me from that place.
Beni o yerden kurtardığın için teşekkür ederim.
For that and for so much else, I love you and I admire you.
Bunun için ve çok daha fazlası için seni seviyorum ve sana hayranım.
As long as you love me so much, I swear that I'll sacrifice all that's mine for you, my love.
O kadar çok seviyorsan beni sana söz veriyorum. Herşeyimi sana vereceğim, sevgilim.
If I had realised that earlier this past year would have been so much easier for me.
Eğer bunu daha erken fark etseydim geçen sene benim için daha kolay olurdu.
- I know, I know, I know and I hate myself so much for it that I wish I had died in that fire! I just...
- Biliyorum ve bunun için kendimden o kadar nefret ediyorum ki, keşke o yangında ölseydim.
I liked them so much that I bought some for myself.
Onlar çok hoşuma gitmişti ve ben de yenilerini aldım.
No, it's just that I care so damn much about little Ben that it was more important for me to see him succeed.
Hayır sadece ufak Ben'i o kadar çok önemsiyorum ki onun başarısını görmek benim için daha önemli.
Everybody wants to find her soul mate... but there's so much time for that.
Herkes ruh eşini bulmak ister... Ama buna daha çok zaman var.
I know we didn't spend much time together... but I think some of my good taste was rubbing off on you, and I'm so happy for that.
Biliyorum birlikte pek vakit harcamadık sanırım iyi zevklerimden bazılarını senden almışım. - Ve bu yüzden çok mutluyum!
Lord, is it so much to ask that you to not let us suddenly burst into flame for no apparent reason, I mean, come on, Amen.
Tanrım, belli bir sebep olmaksızın bizim aniden alevlere boğulmamıza izin vermemeni dilemek çok mu olur? Yani, hadi ama! Âmin.
I just, you know, after all that religions conversation, I realize... it's probably not so good for him to be spending so much time with someone... who doesn't believe that his life is important in the scheme of things
Ben sadece, bilirsin o dini konuşmadan sonra... zamanını hayatına evrensel anlamda önem vermeyen biriyle... geçirmesinin doğru olmadığını düşündüm.
I will fill this place with so much sunshine... that a man who has been staring at the sun for 5O years, will have to blink.
Burayı öyle güneş ışığıyla dolduracağım ki Güneşe 50 yıl bakan, gözünü kırpmak zorunda kalacak.
- Thank you so much for bringing that up.
- Bunu hatırlattığın için çok teşekkür ederim.
So, I wanted to share him with you before he went... so that you can see for yourselves how much you can accomplish in this world... with a little persistence and determination.
İşte bu nedenle sizlere..... hayatta dayanarak ve azim ederek.. neler başarabileceğinizi göstermek istedim. People'daki boşanma makalesini okudun mu?
Toby, the reasons you're in here, the- - the alcoholism and the hitting the little Brockwell girl, your mother and I can't help but think that we're... to blame for so much of it.
Toby, burada olma nedenin... alkolizm ve Brockwell'in küçük kızına çarpman, annenle bunu düşünmeye engel olamıyoruz ama bunun... için suçlu olan bizleriz.