Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / So we're

So we're перевод на турецкий

25,200 параллельный перевод
We're out here, so we have to go!
Buradayız, o hâlde kaçabiliriz.
- Yeah, so since you're the only reason we're here, what have you seen that could help us get out?
- Burada olmamızın tek müsebbibi sen olduğuna göre bize yardımı dokunabilecek bir şey görebiliyor musun?
Why do you think we're so ready to settle for a worthless piece of land like Spain or the south of France?
İspanya ya da Güney Fransa gibi değersiz topraklara yerleşmeye neden razı olduğumuzu düşünüyorsun?
As a reminder, we're entering some rough air, so please remain in your seats with seatbelts fastened.
Sert bir havayla karşı karşıyayız... Lütfen koltuklarınızda emniyet kemerleriniz bağlı şekilde oturunuz.
The key is not to let anyone know what we're screening for, so our questions have to be a little off.
İşin sırrı kimseye neyin peşinde olduğumuzu belli etmemek. O yüzden sorularımız biraz alakasız.
So we're just gonna let this happen?
Yani öylece bunun olmasına izin mi vereceğiz?
We're not all so impressed.
Açıkçası senden etkilenmedik.
So we're all there at the Clam, just kind of making music together, and then Peter, of course, had to join in and clap his hands, and I said, "Eh, that's enough of that."
Hepimiz Clam'deydik, bir çeşit ritimle müzik yapıyorduk, ve sonra Peter, tabi ki, kendini dahil etmek için ellerini çırpmaya başladı, ve ben de dedim ki : "Eeeh yeter bu kadar."
- You're good? - Yeah, yeah, yeah, we're just, uh, we were, um, yeah, we're looking for an address, but I-I think we're on the wrong street, so, uh...
- Evet, evet, evet, iyiyiz biz bir adres arıyorduk fakat sanırım yanlış mahalleye geldik.
But, hey, we're about to take off, so just...
Ama biz acele etmekten bahsediyorduk.
'Cause we're getting out of here alive, so... don't say anything you might regret.
Buradan sağ çıkacağımıza göre... sonraan pişmanlık duyacağın şeyler söyleme.
So we're not gonna tell her?
Yani ona söylemeyeceğiz?
So, we're not just taking down a piece of shit here.
Yani sadece boktan bir şeylerle uğraşmıyoruz.
We're fighting for someone's life. So you wait for me.
Başkalarının hayatı için de mücadele ediyoruz.
We're analyzing thermal residue to look for any electromagnetic component to these weapons - so that we can create a countermeasure.
Bu silahlar için elektromanyetik bileşenli termal kalıntıları analiz ediyoruz böylece bunlara karşı önlem alabiliriz.
So, it is a Danvers family tradition that, before the meal, we go around and we say what we're thankful for, so...
Yemekten önce sırayla şükran duyduğumuz şeyleri söylemek Denvers ailesinin geleneklerindendir.
Nobody thought to, so we're running two vics off this Nightingale guy.
Nightingale denen bu adamın iki kurban gerisindeyiz.
All right, so we're about to head to the service.
Pekala, cenazeye gitmek üzereyiz.
So we're 1,000 % sure we can't just shoot this asshat, save Lincoln here and now?
Şimdi hemen burada... bu göt kafalıyı vuramayacağımıza... ve Lincoln'ü kurtaramayacağımıza kesinlikle eminsin değil mi?
Well, interesting, but we're on a very tight schedule right now, so...
Çok ilginç ama şu anda biraz acelemiz var. O yüzden...
We're doomed. Oh, we are so...
- Hapı yutarız!
Point is, we get to know him, so we're there when he trips over his dick.
Mesele şu ki önce onu iyice tanıyacağız. Sonra da sikinin üstüne düştüğünde enseleyeceğiz.
Well, I married a little Catholic girl, so we're even.
Ben de Katolik bir kızla evlendim, eşit sayılırız.
So we're doing this?
Yapıyor muyuz yani?
We're so close to finally finding a home.
Sonunda, bir evimiz olmasına çok yakınız.
Max, we're doing really well, so why not enjoy our success a little?
Max, gerçekten iyi kazanıyoruz yani neden başarımızın keyfini biraz çıkarmayalım ki?
I'm so sorry we're late.
Geç kaldığımız için çok üzgünüm.
So we're looking at another person here?
Başka biri daha mı var?
Well, we didn't see you last night, we're not gonna see you today, so we thought we could have breakfast together.
Dün gece görüşemedik, bugün de görüşemeyeceğiz. O yüzden kahvaltıyı birlikte yapalım dedik.
- So you know what we're gonna do?
- Yani ne yapacağız biliyor musunuz?
So we're going into a room full of trained killers with guns that have 100 % kill rate.
O zaman öldürme oranı % 100 olan silahlara sahip eğitimli katillerin dolu olduğu bir odaya giriyoruz.
So, we're gonna need a list of those clients.
Müşterilerinin bir listesine ihtiyacımız olacak o zaman.
We got people waiting on us to deliver, so you're gonna help them make it right. ( phone ringing ) MARCUS :
Teslimat yapmamızı bekleyen insanlar var, bu yüzden düzeltmemize yardım ediceksin.
You tried to kill me twice, so I'm sure it doesn't have the same impact, but we're in this together.
Beni iki kere öldürmeye çalıştın, yani aynı etkiyi yaratmaz ama biz beraberiz.
All I know is that those two thugs think that we're the only people in here, so hopefully Sly and Cabe know what's going on and are trying to figure out how to get us free.
Tek bildiğim bu iki herif burada yalnızca bizim olduğumuzu sanıyor yani umarım Sly ve Cabe neler döndüğünü biliyordur ve bizi nasıl kurtaracaklarını bulmaya çalışıyorlardır.
So we're gonna go medieval on their ass.
O zaman Ortaçağ nasıl olurmuş gösterelim bakalım.
Well, you're the behaviorist, so what do we do?
Davranış bilimci olan sensin, ne yapalım o zaman?
So you put those qualities alongside my contacts and my reputation, and the fact that we're no longer under the thumb of the Yakuza, think of the profit we could make.
Yani bu yetenekleri benim bağlantılarımın ve itibarımın yanına koyduğunuzda, artık Yakuza'nın baskısı... altında da değiliz, kendimiz kazanç sağlamayı düşünebiliriz.
As this storm continues to sweep east, the National Weather Service has issued severe weather warnings at this time, so we're going to continue to see heavy rainfall throughout this evening and into tomorrow.
Fırtınanın doğuda etkisini devam ettirirken Ulusal Meteoroloji Kurumu ağır hava şartlarının devam edeceği uyarısında bulundu. Kısaca sağanak yağış bu akşam ve yarın da etkisini sürdürmeye devam edecek.
But we're really pressed for time here, so...
Ama şu an zamanımız kısıtlı. Tamam, tamam.
So long as we're being communicative.
Açık yürekli olduktan sonra sorun çıkmaz.
Wexler's men have sabotaged the train and split, so now we're on a runaway that's gonna crash into Frankfurt in less than 20 minutes.
Wexler'ın adamları treni sabote edip defolup gittiler, biz de 20 dakika içinde Frankfurt istasyonuna çarpacak olan trenden kurtulmayı deniyoruz.
So, we're not gonna be doing this the easy way.
Yani, bu işi kolay yoldan halledemeyeceğiz.
So, we're just supposed to erase her legacy, like she never existed?
Hiç var olmamış gibi onu unutmamız mı bekleniyor?
So, if we kill him, we're back at square one.
Onu öldürürsek başa döneriz.
Well, we're not dead, so I'm gonna say it did.
Ölmedik, işe yaradı derim.
So that we don't tip anyone off we're crashing the party.
Davetsiz misafir olduğumuzu anlamasınlar diye.
We're not from Wakanda, so he doesn't have to be friendly.
Bizler Wakanda'dan değiliz o yüzden bize dostça davranmasına gerek yok.
Well, according to the sign, the maximum occupancy of this room is five, so, we're good.
Tabelaya göre bu odanın maksimum kapasitesi beş kişi. Yani bir sıkıntı yok.
Um, we're here the first Thursday of every month, so please come back and tell your friends.
Her ayin ilk persembesi buradayiz. Lütfen yine gelin ve arkadaslariniza da söyleyin.
It was really, really good, um, so... um, yeah, we're all heading out now, so, um, I probably won't catch you tonight, but, um... maybe we can talk tomorrow.
Gerçekten çok iyiydi. Simdi çikiyoruz. Herhalde bu aksam sana yetisemem ama belki yarin konusuruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]