So we're on the same page перевод на турецкий
71 параллельный перевод
Just so we're on the same page, who's crazier here?
Şuna açıklık getirelim. Hanginiz daha deli?
You'll have to refresh my memory so we're on the same page.
Aynı şeyden bahsedebilmemiz için hafızamı tazelemelisin.
So we're on the same page, I need you to know you sound insane.
Ee, biz aynı sayfada mıyız? İçindeki çıldırmış sesi bilmek istiyorum.
So we're on the same page, when we find this cult we kill them.
Galiba aynı fikirdeyiz, vampir mezhebini bulduğumuzda onları öldüreceğiz, değil mi?
Okay, just so we're all on the same page, I'm flying right now.
Pekâlâ, birbirimizi anlayalım, şu anda uçuyorum.
All right, so we're on the same page, right?
Sonunda anlaştık, değil mi?
All right, okay, fine, so we're on the same page, then.
Tamam, peki, iyi, o zaman ikimizde aynı fikirdeyiz.
We're on the same page now, so we shouldjust focus on that.
Şu anda hedefimiz aynı ve ona odaklanmalıyız.
Nicholson will be in in 15 minutes for the pitch, so let's grab everybody and make sure we're all on the same page.
Nicholson 15 dakika kadar sonra sunuma gelecek. Herkesi toplayıp fikir birliği sağlayalım.
So we're on the same page.
Biz aynı sayfadayız.
Good, so we're on the same page. - No.
- Güzel, demek aynı şeyden bahsediyoruz.
I think so, too. I just wanted to make sure we're on the same page.
Aynı düşündüğümüzü bilmek istemiştim.
Just so we're on the same page.
Bunu bir açıklığa kavuşturalım.
I'm glad, in a way, that you're here, you know, so we can get on the same page, all right, man?
Bir yandan da, burada olmana seviniyorum. Her şeyi konuşarak çözebiliriz böylece, değil mi dostum?
So we're all on the same page, right? About giving the man to these girls.
O zaman sanırım hepimiz aynı şeyi düşünüyoruz, bu adamın kızların ölümünden sorumlu olduğuna.
- So now we're all On the same page.
- Yani şu an hepimiz aynı sayfadayız.
So we're on the same page, right?
Pekala aynı şeyleri gördük, değil mi?
Yeah, yeah, all right, but just so we're on the same page,
Evet, evet, tamam. Yeter ki birbirimizi anlayalım.
I just want to be clear on that so we're all on the same page.
Bu konunun altını çizmek istedim. Aynı dili konuştuğumuzdan emin olmak için.
Just so we're on the same page.
Böylece aynı fikirdeyiz.
Okay, so we're on the same page, great.
Peki, demek anlaştık. Harika.
Okay, so we're on the same page, great!
Peki, demek anlaştık. Harika.
- So we're on the same page.
- O zaman aynı saftayız.
- So I guess we're on the same page.
Aynı taraftayız sanırım.
So we're on the same page
Bir noktada buluşuyoruz demek.
So we're on the same page, I wanna be stone-cold out before anything goes in.
Tamam, sonuçta dediğime geliyorsun. Herhangi bir şey içeri girmeden önce kaskatı kesilmek istiyorum.
Just so we're on the same page, are we still together or am I allowed to go back upstairs?
Emin olmak için soruyorum, hala beraber miyiz, yoksa yukarıya çıkma iznim var mı?
I'm just so glad that we're on the same page.
Aynı şekilde düşündüğümüz için çok memnun oldum.
I appreciate the great turnout, but just so we're all on the same page, this is not a rally to legalize marijuana.
Katılımınız için minnettarım ancak aynı tarafta olsak da bu marihuananın yasallaştırılması eylemi değil.
So, you know, we're on the same page.
Yani, bu konuda hemfikiriz.
We're going to run through the facts now... So that we are all on the same page.
Aynı noktada buluşmak açısından olayı çabucak bir gözden geçirelim.
Sheriff Mullery, just so we're on the same page, in cases like these, we, the CBI, have sole jurisdiction.
Şerif Mullery, açıklık getirmek için söylüyorum böyle davalarda tüm yetki bizde, yani CBI'da olur.
So we're on the same page?
- Kesinlikle.
Hello. Okay, so we're all on the same page here?
Hepiniz olayı biliyorsunuz, değil mi?
just so we're on the same page here.
Aynı şeyi konuştuğumuzdan emin olmak istiyorum da.
So we're all back on the same page.
O zaman hepimiz aynı noktadayız.
Just so we're on the same page,
Şartlar eşit.
I'm so glad we're on the same page about this.
Aynı şekilde düşündüğümüze sevindim.
All right then, so we're all on the same page.
Tamam o zaman, hepimiz aynı yerdeyiz.
So we're pretty much on the same page, then.
Yani hemen hemen aynı fikirdeyiz.
So glad we're on the same page.
Aynı fikirde olmamıza çok sevindim.
Okay, just so we're on the same page, you're supposed to locate Briggs and take him into custody.
Şu konuda hemfikir miyiz? Briggs'in yerini bulup onu tutuklatman gerekiyordu.
And just so we're on the same page, what woman are we talking about?
Ben de durumu anlayayım diye, hangi kadından bahsediyoruz?
So now that we're on the same page, What about you and Neal?
Şimdi ikimiz de aynı şekilde düşündüğümüze göre, Neal'la ikinize ne olacak?
Just so we're on the same page, I'm trying to downplay his revenge fantasies so I'm not sure the best thing right now is a teeny tiny killing spree.
Hemfikir olduğumuza göre, intikam fantezilerini önemsiz göstermeye çalışıyorum, bu yüzden minicik şeyleri öldürme çılgınlığının iyi bir şey olduğuna emin değilim.
Oh, I'm so relieved to hear we're all on the same page.
Aynı ortak noktada buluştuğumuz için gerçekten çok rahatladım.
Okay, but just so we're on the same page :
Tamam, ama bir konuda hemfikiriz.
So we're all on the same page, that's me, Will McKenzie, seemingly Bristol University's least popular undergraduate.
Hepimiz aynı fikirdeyiz. Bu benim. Will McKenzie.
So just want to make sure we're on the same page about everything.
Aynı fikirde olduğumuzdan emin olmak istedim.
Let's run this just so we know we're all on the same page.
Herkes aynı şeyi biliyor mu diye kontrol etmek için bir kez daha üzerinden geçelim.
So... you and I, we're on the same page about this.
Bu yüzden... Sen ve ben, bu konuda aynı durumdayız.