So we just перевод на турецкий
10,583 параллельный перевод
So we just got to stake out whatever the next one is.
Sıradaki düğünün nerede olacağını bulacağız işte.
So we just sat through a train wreck, and you want to put on a dress and have a night out?
Yani öylece bir tren kazasını sonuna kadar oturup izledik. ve sen bir elbise giyip dışarda bir gece geçirmek mi istiyorsun?
So we just need to light the lighthouse?
Feneri aydınlatmamız gerekiyor yani?
Now, we're trying to get you admitted, but we're pretty crowded, so just try to relax, and the doctor will check on you in a little while.
Şimdi seni hastaneye kabul etmeye çalışıyoruz ama büyük bir kalabalık var. Rahatına bak. - Doktor birazdan gelip bakar sana.
He's been through a lot, so let's just try and make things as routine and normal for him as we can.
Zor şeyler yaşadı, bu yüzden olabildiğince normal olmayı deneyelim.
Um... I think it was just our bond, you know? Um, and also, we had two other kids, so we needed to be there for them.
Birbirimize olan bağlılığımızdı sanırım ve tabi ilgilenmemiz gereken iki çocuğumuz daha vardı.
And- - and the- - and the new body parts were all over the place, and we were exploring, and I was, like, 14, and it was just... so incredible, and I had so much fun,
Ve... ve... Ve yeni beden parçaları her bir tarafta, ve keşif yaptık 14 yaşında gibiydik, bu çok çok inanılmazdı....... ve çok eğlendim ve bunu başka kimseye anlatamam.
So, we just let that bitch get away?
Bu kaşarın yaptığının yanına kâr kalmasına izin mi vereceğiz?
It's just that, what we do, it's so dangerous and scary, and it's made me afraid of any kind of commitment and I just
Ama yaptığımız iş tehlikeli ve korkutucu ve ben de...
So, we just write a check?
- Çek yazıyoruz o hâlde?
So we should just pretend we're cool with our daughter abandoning us forever?
Yani biz şimdi kızımız bizi sonsuza kadar terk etmeyecekmiş gibi mi davranalım?
You know, we just want to encourage his music, so we're taking the boys to the Foo Fighters concert this weekend.
Onu müzik konusunda cesaretlendirmek için çocukları bu hafta sonu Foo Fighters konserine götürmeyi planlıyoruz. Ama...
Just as lost as we are, so must be Sultan.
Bizim kadar Sultan da ne olacağını bilemiyordur.
So, I think we're just about done here.
Yani, sanırım burada işimiz bitmek üzere.
So, do me a favor... pretend it never happened, and we'll just put this weekend behind us, okay?
Bu yüzden bana bir iyilik yap ve hiç yaşanmamış say. Bu hafta sonunu arkamızda bırakalım tamam mı?
Just guide us through this stinking factory so we can get to the joint next door.
Bizi bu pis kokulu fabrikadan geçir de bitişiğindeki binaya gidebilelim.
So... -... we should stop thinking altogether... - And just do.
Yani diyorum ki bu kadar düşünmeyi bırakıp...
Well, to be honest with you, I just lived 168 years of mistakes, grief, and pain on a perpetual loop, so I'm down to just skip to the part where we get drunk.
Dürüst olmak gerekirse daha yeni 168 yıllık hata, keder ve acıyı sonsuz bir döngüde yaşadım bu yüzden direk sarhoş olduğumuz aşamaya geçmek istiyorum.
I'd really like it if we could just solve this here so we wouldn't have to drag it on.
Burada çözebilirsek çok memnun olurum. Böylece sürüncemede kalmaz.
So Ruvé's probably gonna question you on your party boy past, but if she does, we just got to- - oh, if she does, just steer the conversation back towards the issues.
Ruve muhtemelen parti çocuğu geçmişini sorgulayacaktır, eğer öyle bir şey yaparsa - Öyle bir şey yaparsa ana konuya geri döneceğim hemen.
So we can just- -
- Biz de buradan - - Hayır.
If we do not do our jobs perfectly, then people die and not just strangers but friends, family, and loved ones, so think about that every time you crack a joke or make light of what it is that we do!
İşlerimizi kusursuzca yapmazsak insanlar ölüyor. Yabancılar da değil, arkadaşlarımız, ailemiz, sevdiklerimiz ölüyor. Yani espri patlatırken veya işimizi tiye alırken bunu düşünsen iyi olur!
So many promises were made to save the city, but it all just fell apart, and we were the ones left in the rubble.
Bu şehrin kurtarılacağını söyleyip durdu herkes. Ama hiçbir şey işe yaramadı. Canı yanan da biz olduk.
Oh, just so you know, I didn't tell Lois where we're going, and I couldn't be touched until I was two.
Şunlardan haberin olsun : Lois'e nereye gittiğimizi söylemedim. Ve 2 yaşıma kadar temas kuramıyordum.
Of course. All right, now when Joe gets here we're just going to tell him he needs to lighten up on Brian, and then we'll all talk this thing out so we can move past it.
Pekâlâ, Joe buraya geldiğinde Brian'a karşı yumuşaması gerektiğini söyleyeceğiz ve bunu çözüme kavuşturup geçmişe gömeceğiz.
Shelby's already off work, so I'll just grab the ring and we can bring it back before they close.
Shelby'nin mesaisi bitti şimdi yüzüğü alacağım ve mağazayı kapatmalarından önce onu iade edebiliriz.
All right, if we want Cleveland to stop spending all his time with Jerome, we got to remind him how much fun we are. So let's just have fun.
Pekâlâ, Cleveland'ın tüm vaktini Jerome ile geçirmeyi bırakmasını istiyorsak ona ne kadar da eğlenceli olduğumuzu hatırlatmalıyız.
I just see him walking around with his hands down his pants all day, and he's just so fat and weird, so we feel bad.
Ve o kadar şişman ve acibe ki kendimizi çok kötü hissettik.
- so we're just gonna, um...
-... bu yüzden gitmeliyiz.
And so, we just ended up coming here, and I, um... uh...
Ve kendimizi buraya attık... Pekâlâ, her şey yolunda, bir tanem.
Just so you know, Sheriff, we had some trouble at our construction site the other night.
Bilin diye söylüyorum Şerif, geçen gece şantiye alanında bir sıkıntımız oldu.
I just thought we could get him, So i did what i always do, rush in.
Bir an onu yakalayabiliriz sandım, hep yaptığımı yapıp acele ettim.
We just got here, Peter, so no.
Biz sadece hayır yani, burada Peter var.
It just feels so free. I can... We can literally say, "Okay, now we wanna go north," and just...
Biz kelimenin tam anlamıyla şimdi kuzeye gitmek istiyorum ve sadece, tamam söyleyebiliriz.
So, um, I was wondering when you were planning on going into town, just because, you know, I wanna know that we are gonna have enough time to prepare all of that corn.
Bu yüzden, um, ı merak ediyordum. Kasabaya oluyor planladıklarını zaman, Bildiğiniz gibi, çünkü, ı istiyorum biliyorum.
We are all under a lot of stress, so let's just sit down, drink some of that incredible Chardonnay and calm the fuck down.
Biz bütün stres altında Bu yüzden, Sadece oturalım O inanılmaz chardonnay bazı içilir.
They said, right, we got to get the job done, so if we can't do it by cunning and daring, we'll do it by brute just force with this bloody great engine.
Doğru söylediler, işi halletmek zorundaydık, o yüzden kurnazca yapamayız ve Cesurca, bu kanlı büyük motordan sadece kaba kuvvetle yapacağız.
maybe we should exchange addresses and so on... so that would be just... silly.
Bence adres bilgilerimizi falan birbirimize vermeliyiz. Ama birbirimizi muhtemelen bir daha görmeyeceğimizi biliyoruz. Yani aptalca bir şey olurdu.
I thought we had a future once, but I gave him his chance and he refused, so now I just feel sorry for him.
Bir zamanlar geleceğimiz olduğunu sanırdım. Ona bir şans tanıdım ve reddetti. Şimdi ona acıyorum sadece.
So, I guess... we just both need to remember that what's important... is that you never... ever... touch my stuff.
Sanırım... ikimiz de neyin önemli olduğunu unutmamalıyız... asla... ama asla... eşyalarıma dokunmayacaksın.
We don't have much time, so let's just jump right in.
Bu yüzden harekete geçelim.
Oh, I also want to get "Brianna-donna-ding-dong" in there, just so we have it.
Sırf söylendiği için "Brianna-donna-ding-dong" sözünüde buraya eklemeliyim.
Just as surgeons have no fear of blood, so we priests are no longer afraid of scandal and sin.
Cerrahlar nasıl ki kandan korkmazsa biz rahipler de ayıp veya günahtan korkmayız.
So what? We're just supposed to give up?
Vaz mı geçeceğiz biz şimdi?
Just... we don't know her, so we were trying to guess.
Yani... Onu tanımıyoruz. Biz de tahmin yürütüyorduk.
So why don't we just make it simple, Foster?
Niye işi kolaştırmıyoruz Foster?
Yeah, I think that's just what she needs me to do now, and so perhaps we should just try and remember how it was in all those moments when it was good for all of us, okay?
Şu anda böyle yapmamı istiyor. O yüzden şimdilik güzel günleri hatırlayıp nasıl zamanlardı diye düşünmeye çalışalım, olur mu?
And so we should just hope that people believe the for-profit, private institution didn't conspire against the young man on financial aid who was constantly bullied even before people found out he was apparently gay?
Kar amacı gütmeyen, özel bir kurumun daha önce açıkça gay olduğu tespit edilmiş, sürekli sindirilmiş, mali yardım alan genç adama komplo yapmadığına insanların inanmalarını umacağız.
So, you know, we just took a long, hard look at our lives and said, "It ain't working."
Hayatlarımıza derinlemesine bir bakış attık ve "Böyle yürümüyor" dedik.
And so, we might say... one life gone... one sinful life... but one person is not just one person.
Yani diyebiliriz ki bir hayat yitip gitti günahkar bir hayat ama bir insan yalnızca bir insan değildir.
So what, we just kill Savage and leave Carter a brainless drone?
Ne yani? Savage'ı öldürüp Carter'ı beyinsiz bir halde mi bırakacağız?
so weird 79
so we can talk 27
so we're done 24
so we have a deal 18
so we are 21
so we're even 45
so well 31
so we're back to square one 28
so well done 18
so we thought 26
so we can talk 27
so we're done 24
so we have a deal 18
so we are 21
so we're even 45
so well 31
so we're back to square one 28
so well done 18
so we thought 26
so weak 25
so we wait 28
so we're agreed 16
so we're cool 21
so we're okay 18
so were you 70
so we're good 84
so were we 18
so we can 22
so we meet again 26
so we wait 28
so we're agreed 16
so we're cool 21
so we're okay 18
so were you 70
so we're good 84
so were we 18
so we can 22
so we meet again 26
so we're clear 36
so we 119
so we go 16
so we got 16
so we're gonna 18
so we're 46
so we agree 19
so we did 36
so we have 34
so we'll 17
so we 119
so we go 16
so we got 16
so we're gonna 18
so we're 46
so we agree 19
so we did 36
so we have 34
so we'll 17